Dünyanın ilk halk banyolarından biri M.Ö. 2500 yıllarında bugünkü Pakistan sınırları içindeki Indus Vadisi'nde inşa edilmişti. 1900'lerin başlarında yapılan kazılarda ortaya çıkan banyonun yapımında fırınlanmış tuğlalar kullanılmıştı. O dönemde temizlik, kirlerden arınma dini inançlarla bağlantılı görülüyordu. MÖ 300 yıllarında halk banyoları Romalılarda da yaygınlık kazandı. Çoğu insan için ağır bedensel çalışmanın ardından, temizlenilecek tek yer bu halk banyolarıydı. Kadınlı erkekli bu banyolara çıplak girilir, insanlar burayı toplanma ve görüşme alanı olarak kullanırdı. Daha sonra Halk banyoları dünyaya yayıldı ve her ülkenin kendi kültürü ve gelenekleri doğrultusunda ismini ve şeklini aldı. TÜRK HAMAMI Türk hamamının kökeni Roma ve Bizans banyolarına dayanıyor. Bedensel temizlik ile ruhsal temizlik ilişkilendiriliyordu. 600'lü yıllarda giderek yayılan hamamlar doğum, düğün gibi önemli olayların kutlandığı yerler haline gelmişti. Bugün de hamamlar insanların bir araya geldiği, dinlendiği bir yer. Üç kısımdan oluşan hamama girerken bir havlu, bir çift terlik ve kese verilir. Sıcak suların aktığı, mermerle kaplı buharlı bölmede tellaklar banyo yapanlara kese ve masaj yapar. Türk hamamlarında Kadın ve erkek hamamları ayrıdır. Çıplaklık ise tercihe bağlıdır. İstanbul'un en ünlü tarihi hamamı olan Cağaloğu Hamamı 1741'de inşa edilmiştir. RUS BANYASI 900'lü yıllarda Rusya'da banya, banyo toplumsal yaşam içinde merkezi önem kazanmıştı. Slav mitolojisinde Bannik adlı banya ruhu bile vardır. Onun banyolarda saklandığı ve saygısızlık edenlere sıcak su ve taş attığına inanılır. Rusya'da tarih boyunca ağır bedensel işler yapan köylülerin birincil temizlenme aracı ortak banyalar iken, zenginler kendi özel banyolarının keyfini çıkarmıştır. Banyoda huş ağacı dallarıyla insanların kendisini kırbaçlaması ruhu terbiye etmenin yanı sıra gözenekleri açıp kan dolaşımını artırma amaçlıdır. Rus banyalarında çıplaklık herkesin tercihine bağlıdır. Moskova'daki en eski ve en ünlü banyalardan biri 1806'da inşa edilmiş Sanduny Banya'dır. JAPON ONSENİ Japonya'da onsen adı verilen kaplıcalar vardır. Volkanik aktivite bakımından canlı olması nedeniyle kaplıca sayısı da fazladır. Bu kaplıcaların banyo, sağlık, ruhun temizlenmesi ve yenilenme amaçlı kullanılması Budizmin yayıldığı 500'lü yıllara kadar gider. Onsenler doğal oluşumlar olduğu için bazılarının kullanımı binlerce yıl öncesine dayanır. Japonya'da onsene girmenin belli kuralları vardır. Bu kaplıcalara ancak çıplak girilebilir. KORE JİMJİLBANGI Kore banyoları olan jimjilbangda kadın-erkek ayrımı ve çıplaklık kuralı geçerlidir. Güney Kore'de bu banyolara ailece gidilir. Bunların kökeni de ülkedeki kaplıcalara dayanır ve bazıları bin yıldan uzun süredir kullanımdadır. Kore banyolarının özgünlüklerinden biri de saunalarda, buhar odalarında ve sıcak banyolarda kullanılan yeşim taşı ve çömlek gibi materyallerdir. Türk hamamları gibi burada da kese vardır. Fakat kan dolaşımını artırırken aynı zamanda deriyi nemlendirmek için su ile birlikte süt de kullanılır. Seul'daki en ünlü jimjilbang Dragon Hill Spa'dır. Binada sağlık, temizlik ve güzellikle ilgili organizasyonların yanı sıra internet kafe ve sinema da bulunmaktadır. KIZILDERİLİ TERLEME ÇADIRLARI Amerika'ya yerleşen Avrupalıların Kızılderililerdeki ter çadırlarından bahsi 1600'lere kadar gidiyor. Çadırın ortasında ateşte ısıtılmış taşlar bulunur. Taşlara su dökerek buharlaşmayı sağlayan kişi aynı zamanda çadırdakilerin dua ve şarkılarını yönetiyor. Bu sırada ruhlara hediye olarak tütün sunuluyor. Diğer banyolardan farklı olarak terleme çadırlarındaki ritüeller birkaç saat sürüyor, hem bedeni hem de ruhu son sınırına kadar zorlamak esas alınıyor. Bu süre içinde hava almak ve su içmek için kısa aralar da veriliyor. FİN SAUNASI Finlandiya, kelimenin tam anlamıyla saunalarla dolu desek yeridir. Ülkede toplam iki milyon sauna bulunduğu, yani her iki-üç kişiye bir sauna düştüğü tahmin ediliyor. Fin kökenli olan sauna kelimesi de sıcak buharlı banyo anlamına geliyor. Buradaki buhar da ısıtılmış taşların üzerine su dökerek üretiliyor. Finlandiya'da saunanın ne kadar eskilere dayandığı bilinmiyor. Ancak bu gelenekte soğuk iklimin önemli bir etken olduğu belirtiliyor. Saunaların banyonun yanı sıra hijyenik bir ortam gerektiren et işleme, ölüleri gömülmeye hazırlama gibi işlerde de kullanıldığı sanılıyor. Finlandiya'da sıcak buharlı ortamdan çıkıp kara gömülerek kan dolaşımını canlandırmak banyo geleneğinin bir parçası olarak görülüyor. Hala kullanımda olan en eski saunalardan biri, güneydeki Tampere kentinde 1906'de inşa edilen Rajaportin Saunası'dır.