Boşu boşuna mı şehit oldular?
Abone olÇelik, bundan önceki siyasetçileri işlerini iyi yapmamakla suçladı, binlerce Mehmetçiğin bile bile ölüme gönderildiğini söyledi..
Çelik, partisinin Adana teşkilatının düzenlediği 3. Dönem
Siyaset Akademisi eğitimlerinin, Seyhan Belediyesi Kültür
Merkezi'nde gerçekleştirilen ''Demokrasi Kültürü''
konulu son dersinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bazı
kronikleşmiş meselelerinde siyasilerin ''öğrenilmiş
çaresizlik'' içerisinde olduğunu, ''önceki
başarısızlıklara bakarak çözümsüzlüğü baştan
kabullendiklerini'' söyledi.
AK Parti'den önceki iktidarların Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve terör
konularında ''öğrenilmiş çaresizlik'' içerisinde olduklarını
savunan Çelik, ''Kendi ellerini taşın altına koyacakları
yerde, Mehmetçiği koydular. Öğrenilmiş çaresizlik hayvana yakışır,
ama insana yakışmaz. İnsan irade demektir, siyaset daha da irade
demektir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği gibi,
korkaklar hiç bir zaman zafer abideleri dikemezler. Siyaset cesaret
işidir, yoksa bu işe talip olmayın'' dedi.
Türkiye'nin yurt dışında parlayan bir yıldız, ancak muhalefet
partilerine göre ise ''adeta ölmüş durumda''
olduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti:
''Kendi evimiz içinde kargaşa varsa, bunu düzeltmemiz gerekmiyor
mu? Biz, Cumhuriyetle birlikte gayrimüslimleri, Kürtleri,
Alevileri, köylüleri ve dindar insanları ötekileştirdik. 1946'ya
kadar köylülerin Ulus ve Kızılay'a girmesi yasaktı. Aşık Veysel
bile elinde sazıyla geliyor, Atatürk Bulvarı'na sokmuyorlar.
Köylüleri Avrupalılar, elçiler görecek, 'çağdaş imajımız
zedelenecek' diye düşünülüyor. Anlayış bu. 1946'da köylünün oyu
makbul olunca, 'öteki' olmaktan çıktı, ama diğerlenin problemi
devam ediyor.
Biz dedik ki, kimse kendini 'öteki' hissetmesin. Mevcut anlayışı
değiştirdik. Dağdaki teröriste sesleniyorum, 'niye çıktın dağa?',
'Benim varlığım kabul edilmiyordu' diyor. Şimdi senin varlığını
kabul eden bir hükümet var. 'Benim dilim yok sayılıyordu' diyor,
biz var sayıyoruz. 24 saat Kürtçe yayın yapan bir kanal var artık.
'Müzik yapmak istiyorum' diyor. Yap, şimdi özel TV'lere de müsaade
ediyoruz. Biz terör örgütünün istismar ettiği bütün unsurları
elinden almalıyız. Hedef hem terörü bitirmek, hem de demokrasimizin
standartlarını en yüksek düzeye çıkarmaktır.''
-''DEMOKRATİK AÇILIM''-
Demokratik açılım adı altında yapılan çalışmaların, medeni dünyanın
demokrasi adına yaptıkları standartlar olduğunu vurgulayan Çelik,
''Birilerinin zannettiği gibi biz birilerinden alıp,
birilerine bir şey vermiyoruz. Mesela Kocaeli, Bilecik'ten alıp
Mardin'e, Bitlis'e, Muş'a kimse bir şey vermiyor. Şu salonun
içindeki oksijenin miktarını artıralım, burada kadınlar da erkekler
de, Sünni de Alevi de, dindar da dinsiz de, doğudan gelen vatandaş
da Adana'nın yerlisi de rahat nefes alır. Benim nefes almam bir
başkasına mani değil. İnsan hakları ve özgürlükler başkasıyla
paylaşılmadan tadı çıkarılamayacak şeylerdir'' dedi.
Çelik, sayıca az bazı kişilerin ''bir eline güneş bir eline
ay verilse'' Kürtçülükten ya da Türkçülükten
vazgeçmeyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Onlar marjinal gruplar. Biz halkımızın gönlünü kazanmak
zorundayız. 'Habur'da Silopi'de geldiler, görüntü kötü oldu'
deniyor. Siz güzel bir şey yapıyorsunuz, arabanızla hayırlı bir işe
gidiyorsunuz. Bu sırada yol kazası olabilir. O görüntüleri
Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, hepimiz tasvip etmedik.
Ancak, başkalarının hatalarından yola çıkarak kendi doğrularımızdan
vazgeçemeyiz. Dostumuzu düşmanımızı, gittiğimiz istikameti iyi
bilmeliyiz. Aklımızı duygularımızın önüne çıkarırsak bu işi
çözeriz. Aksi halde çözemeyiz. Osmanlı İmparatorluğu duyguları
aklın önüne geçirdiği için dağılıp gitti."