Boris Johnson dedesi Türk mü İngiltere yeni Başbakanı kökeni kimdir?
Abone olBoris Johnson kimdir, Boris Johnson Türk mi kökeni ne soruları merak konusu oldu. İngiltere'nin muhafazakar parti liderliğine seçilen Johnson ülkenin 77. Başbakanı oldu. ‘Osmanı torunu’ diye anılan Ali Kemal’in gerçek torunu olan Boris Johnson kimdir, kaç yaşında merak edilenler...
Boris Johnson kimdir, aslen nereli, kökeni neresi soruları günün en çok araştırılan konularından biri oldu. İngiltere'nin muhafazakar parti liderliğine seçilen Johnson ülkenin 77. Başbakanı oldu. Boris Johnson, öldürülen Osmanlı İmparatorluğu'nun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal'in torunu Stanley Johnson'ın oğludur.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, 15 Temmuz’da yaşananlarla ilgili Türk halkı il dayanışma içinde olunduğunu göstermek amacıyla Türkiye’ye geliyor. Bazı kesimlerin ‘Osmanı torunu’ methiye düzdüğü İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin kurucusu Ali Kemal’in gerçek torunu Boris Johnson kimdir?
İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Boris Johnson'ın, beraberinde bir heyetle, 15 Temmuz günü yaşanan darbe girişimi sonrasında İngiltere’nin Türk halkıyla dayanışmasını göstermek üzere 25-27 Eylül tarihlerinde Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştireceğini duyurdu.
Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada, Dışişleri Bakanı Johnson'ın ziyareti çerçevesinde bir dizi görüşme gerçekleştirecek. Mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile ikili temaslarda bulunacak olan Johnson, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından da kabul edildi. Johnson'ın AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik'le de görüşeceği ve ayrıca darbe girişimi sırasında ağır hasar gören TBMM binasını ziyareti de programında var.
Yapılacak temaslarda ikili ilişkilerin yanı sıra güncel bölgesel ve uluslararası konuların ele alınmasının ve Türkiye ile İngiltere arasındaki kapsamlı işbirliğinin güçlendirilerek ileri taşınması imkanlarının değerlendirilmesinin öngörüldüğü ifade edildi.
BORİS JOHNSON’UN DEDESİ ALİ KEMAL KİMDİR?
Eski Londra Belediye Başkanı olan Boris Johnson, Damat Ferit Paşa hükümetinin İçişleri ve Milli Eğitim Bakanı olan Ali Kemal'in öz torunu Stanley Johnson'un oğlu.
Asıl adı Ali Rıza olan Ali Kemal, Namık Kemal'e olan hayranlığından dolayı eğitim yıllarında bu ismi aldı. Ali Kemal, 1867'de İstanbul'da doğdu.
Yabancı dilini ilerletmek için 1886'da Fransa'ya giden Ali Kemal, ertesi yıl Paris'ten İsviçre'nin Cenevre kentine geçti. 1888'de de İstanbul'a döndü.
Avrupa'daki özgürlükçü akımlardan etkilenen Ali Kemal, İstanbul'da bir dernek kurdu. Kurduğu öğrenci derneği kapatıldıktan sonra yeni bir dernek kurmaya kalkınca bu kez tutuklandı ve 9 ay hapis yattı. 1889'da ise tahliye edildikten sonra Halep'e sürgün edildi.
Halep’te yaşadığı dönemde Halep İdadisi'nde (lise) Türk Dili ve Osmanlı Edebiyatı hocalığı yaptı ise de buradaki durgun hayata dayanamadı ve 1895'te izinsiz olarak İstanbul'a döndü. Geldiğinin fark edilmesi üzerine yeniden sürgün edildi. Bu karar üzerine 1884'te tekrar, Jön Türkler'in karargahı haline gelen Paris'e gitti.
Paris'te kaldığı dönemde Jön Türkler ile II. Abdülhamit arasında bir tür arabulucu bir çizgi izlemeye çalıştı. Mizancı Murat'ın Jön Türk hareketinden ayrılması ardından Ali Kemal de bu hareketle bağlarını kopardı.
HÜSEYİN CAHİT İLE POLEMİKLERİ
Ali Kemal, Paris’te öğrencilik de yaptı. Siyasal Bilgiler alanında eğitim alırken, bir yandan da gazetecilik yaptı. İstanbul'da o dönemde en etkin gazetelerden biri olan İkdam gazetesine Paris izlenimlerini anlatan batı kültürünü anlatan yazılar ve çeviriler gönderdi.
Hüseyin Cahit, İkdam'da kendi röportajları imiş gibi kaleme aldığı bazı yazılarının Fransız basınından çeviri olduğunu ortaya çıkardı. Bu hadise Ali Kemal ile Hüseyin Cahit arasında yıllar boyu sürecek bir polemiğe sebep olur.
BRÜKSEL'E ELÇİLİĞİNDE GÖREVLENDİRİLDİ
1897'de Brüksel Elçiliği ikinci kâtipliğine atandı. İttihatçılardan çekindiği için İstanbul'a dönemiyordu. 1899'da Siyasal Bilgiler diplomasını alması sonrasında, II. Meşrutiyet'in ilanına kadar Mısır'da yaşadı. 1903 yılında yaz tatili için gittiği Londra'da Winifre Brun adlı bir İngiliz hanımla evlendi. Bu evliliğinden Selma adında bir kız, Osman adında bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Oğlunun doğumunun hemen ardından eşini kaybetti. II. Meşrutiyet'in ilanından bir gün önce İstanbul'a döndü.
31 MART OLAYINDAKİ ROLÜ
İkdam gazetesinin başyazarlığını üstlenen Ali Kemal, bir yandan da Darülfünun'da (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi'nde siyasi tarih dersleri verdi. İlk siyasi partilerden birisi olan Osmanlı Ahrar Fırkası'na girdi.
Ali Kemal’in İstanbul’a döner dönmez padişahın huzuruna çıktığı, padişah II. Abdülhamit'in iltifatlarını ve verdiği paraları kabul ettiği bilinir. Bu durum İttihatçıların büyük tepkisine neden oldu. O da yeni eleştiri hedefini İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak belirledi. Başyazarı olduğu İkdam gazetesinde Cemiyet'e karşı ağır eleştiriler içeren başyazılarla yazar oldu.
Hemen bütün çevresiyle sürekli kavga halindeydi. Kendisiyle aynı fikirde olmayan kişilere şiddetle saldırıyor, gençlerin öfkesini bunlara yöneltmeye çalışıyordu.
Ali Kemal'in tahrikleri 31 Mart Olayı'nın çıkmasında etkili olduğu söylenir. Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Bey’in öldürülmesinin ertesi günü olan 7 Nisan 1909'da Darülfünun’da kalabalık bir topluluğa yaptığı konuşmadan sonra bu konuşmanın etkisinde kalan Darülfünun hocaları ve öğrencileri katillerin yakalanmasını istemek üzere Bâb-ı Âli'ye yürümüşler; sayıları on binlere ulaşan kalabalığın üstüne ateş açılması sonucu birkaç yüz kişi yaralanmıştı.
Ertesi günkü cenaze sırasında da devam eden olayların ve 31 Mart ayaklanmasına dönüşmesi üzerine Selanik'ten gönderilen Hareket Ordusu İstanbul'a gireceği sırada Ali Kemal yeniden Paris'e kaçmak zorunda kaldı (1909). Bu arada Mülkiye'deki görevine son verilmişti.
PEYAM GAZETESİ, İKİNCİ EVLİLİĞİ
İttihat ve Terakki yönetiminin iktidardan uzaklaşmasının ardından 1912 affıyla İstanbul’a geri gelen Ali Kemal İkdam Gazetesi'nde başyazar olarak yazılarına devam etti. Ancak 6 ay sonra hükümet Bâb-ı Âli Baskını ile devrilince Viyana'ya sürüldü. 3 ay sonra İstanbul'a döndü. 14 Kasım 1913’te Peyam Gazetesi’ni yayınlamaya başladı, başyazarlığını üstlendi.
Bu sırada Mülkiye Mektebindeki hocalığı da geri verildi. Mektepler Nazırı Zeki Paşa’nın kızı Sabiha Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Zeki adında bir oğlu dünyaya geldi. Ocak 1913'te İttihat ve Terakki'nin gerçekleştirdiği askeri darbe olan Bâb-ı Âli Baskını’ndan sonra tutuklandı.