Bombalar kime yarıyor?
Abone olWP:"Genelde Kürt radikalleri suçlanıyor ancak güvenlik güçlerindeki şahinler de dikkat çekiyor" yorumunu yaptı.
Washington Post gazetesi, saldırılarla ilgili olarak "Genelde
Kürt radikalleri suçlanıyor ancak güvenlik güçlerindeki şahinler de
dikkat çekiyor" yorumunu yaptı. ABD’nin önde gelen gazetelerinden
Washington Post, Karl Vick ve Yeşim Borg imzalı haberinde
Türkiye’deki şiddet olaylarından kimin yararlandığı konusunu
irdeledi.
İstanbul’daki son patlamanın halk ve milliyetçi unsurlarca PKK’ya
maledildiğini kaydeden gazete, "Ancak bu tür varsayımlar, bu
günlerde Türkiye’de kaygan şeyler oluyor. Küçük patlamaların
giderek daha sık sık meydana geldiği bir ülkede şiddetin amacını
anlamak zorlaşıyor" yorumunu yaptı.
Uzmanların saldırıların bazılarına Kürt militanların karıştığını
gösteren izleri gördüklerini kaydeden gazete, PKK’ya bağlı bazı
grupların Güneydoğu’da başarısız oldukları için büyük kentlerde bir
şeyler yapmayı kararlaştırdıkları yolundaki görüşlerine dikkat
çekti.
Bu yönde örnekleri de veren gazete, buna karşın diğer bazı
faktörlerin bu tabloya gölge düşürdüğünü belirterek bunlar arasında
"Türk güvenlik servisleri elemanlarının son dönemde en az bir
bombayı yerleştirdiklerine ilişkin kanıtlar bulunduğu" iddiasına
yer verdi.
Washington Post, bu çerçevede Şemdinli’deki kitabevine yönelik
saldırıya değinirken de, "İzah edilmeyen şiddetin neden olduğu
komplo teorilerinden biri, Türk hükümetinin sertleşmiş
elemanlarının, katı askeri bir yanıtı haklı kılan bir çatışmayı
teşvik ettiklerini iddia ediliyor" diye yazdı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl "Kürt sorununun
çözümünün demokraside ve Kürtlerin ciddi ekonomik sorunlarının
hafifletilmesinde bulunduğu"nu söylediğini belirten gazete, "Ancak
bu ay kayıplar artarken Türk askerleri Güneydoğu’ya ek kuvvet
konuşlandırdı" ifadesini kullandı.
ABD’li gazete, bazı Türk uzmanlarının Kürtlerin çoğunun Türkiye’nin
ekonomik ve sosyal gelişmesini paylaşmayı tercih ettikleri
yolundaki görüşlerine dikkat çekerken de Kürtçe yayınlara izin
verilmesi gibi adımların "Kürt sorununun yönetilebileceği bir
çerçeve" sağladığı argümanlarını da aktardı.