Bombacı: Güzel bir eylem oldu
Abone ol15-20 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen saldırılar onlarca insanın ölümüne bir o kadar da yaralanmasına neden olmuştu. İşte saldırganların ifadeleri ve detayları;
El Kaide’nin Türkiye sorumluları Burhan Kuş ve Sadettin Aktaş,
Ebu Garib Cezaevi’nde verdikleri ifadede, İstanbul’u kana bulayan
15-20 Kasım saldırılarını nasıl planladıklarını en ince detayına
kadar anlattı. Canlı bomba olmayı kabul etmediğini söyleyen Kuş,
‘Eylemlerin Türkiye’de yapılmasına çok üzüldüm’ dedi.
IRAK’ın başkenti Bağdat’ta ABD’li askerlerin kontrolündeki Ebu
Garib Cezaevi’nde tutuklu bulunan, 15-20 Kasım 2003’te İstanbul’da
meydana gelen bombalı saldırılarının firari sanıkları Burhan Kuş ve
Saadettin Akdaş’ın ifadeleri 27 Temmuz-7 Ağustos 2005 tarihleri
arasında alındı. Sanıklar, Alanya’da İsrail yolcu gemisine 1 ton
bomba yüklü yatla saldırı hazırlığı yapan sonra Diyarbakır
Havalimanı’nda tutuklanan Louai Sakka’yı, Ebu Muhammed ismiyle
teşhis ettiler. Her iki sanık da, Louai Sakka’nın, Felluce
bombardımanı’nda öldüğünü söylediler. Oysa, sorgulama sürerken 6
Ağustos 2005 tarihinde Louai Sakka, Diyarbakır Havalimanı’nda
yakalandı.
EKİNCİ ÖLDÜ
Sanıkların ifadelerine göre, İstanbul’daki bombalı saldırıların
ardından Irak’a kaçanlar arasında başka ölenler de var. İşte, Ebu
Garib sorgulamasına göre ‘Kim öldü’ listesi:
Felluce Mecmuan Emiri (Komutan) Louai Sakka ile İstanbul’daki
bombalı eylemlerinin beyni Habip Akdaş Felluce bombardımanında, Ebu
Enes Türki, hastanede öldü.
Şişli’deki sinegog saldırısında kullanılan 34 UHK 68 plakalı beyaz
Isuzu kamyoneti, kardeşi Murat Ekinci adına satın alan Azad Ekinci,
Irak’ta bir karakola intihar saldırısı yaparak öldü.
Feridun Uğurlu ile birlikte bombalı kamyonetlerden ikisini satın
alan Gürcan Baç ve İran’da Türk şoförlerin kaçırılması eylemlerine
katıldığı öne sürülen, Celalabad’daki kamplarda Türk militan
yetiştiren Muhammed Tokaş bir tank saldırısında öldü.
ÖRGÜT ŞOFÖRÜ
Halasının oğlu Habip Akdaş’ın telkinleri ile içkiyi bırakıp namaza
başlayan Burhan Kuş, örgütün şoförlüğünü yapmış. 1990’lı yıllarında
kamyonuyla Irak’a pek çok kez gidip gelen Burhan Kuş, kamyonculuğu
beceremeyince Habip Akdaş’ın ticaret yapma teklifini kabul edip,
deterjan işi için Mersin’den İstanbul’a gelmiş. Bir anlamda örgütün
şoförü olmuş. Beyoğlu’ndaki İngiltere Başkonsolosluğu’na bomba
yüklü kamyonla giren canlı bomba Feridun Uğurlu’ya şoförlüğü o
öğretmiş. Bombala eylemleri için alınan kamyonları, eylem sırasında
bir sorun olmaması için servise götürüp bakımını yaptırmış.
BOMBA TEKLİFİ
Burhan Kuş, sorgusunda Habip Akdaş’ın, ABD’nin yaptıklarının yanına
kalmayacağını, onları bombayla vuracaklarını söyleyerek canlı bomba
olmasını istediğini, ancak kabul etmediğini anlattı. Akdaş, aynı
teklifi Fevzi Yitiz’e de yapmış o da kabul etmedi. Burhan Kuş,
Habip Akdaş’ın, ABD’ye karşı eylem yapacağını bildiğini ancak bunun
Türkiye’de olacağını tahmin etmediğini söyledi. Kuş, ‘Eylemlerin
Türkiye’de yapılmasına çok üzüldüm’ dedi.
İşte belge
EBU Garib Cezaevi’nde tutuklu bulunan Burhan Kuş ve Sadettin Akdaş,
yaklaşık iki hafta süren sorgularında, İstanbul saldırılarıyla
ilgili önemli ayrıntılar anlattılar. El Kaidecilerin sorgusuna, ABD
İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi D.T., İngiltere Büyükelçiliği
görevlisi P.H., Türk tercüman N.S. ile İstanbul Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü’nden iki komiser katıldı.
50 bin $ götürmüş
BURHAN Kuş, ifadesinde, Alanya’da İsrail yolcu gemisine saldırı
planlarken yakalanan Louai Sakka’nın İstanbul’a 50 bin dolar para
getirdiğini, 2 gün kaldıktan sonra yakalanmamak için hemen
ayrıldığını öne sürdü. Kuş, Sakka’nın 1-2 yıl kaldığı İstanbul’da
militanlar için pasaport işini organize ettiğini de söyledi.
64 kişi ölmüştü
İSTANBUL, 2003 yılının kasım ayında 5 gün arayla düzenlenen iki
saldırıyla uluslararası terörün hedefi olmuştu. 15 Kasım Cumartesi
sabahı Galata’daki Neveşalom ve Şişli’deki Beth İsrail sinagogları,
bomba yüklü kamyonlarla havaya uçurulmuştu. Bu saldırılardan beş
gün sonra da Beyoğlu’ndaki İngiliz Konsolosluğu ve Levent’teki HSBC
Genel Müdürlüğü binalarına aynı şekilde saldırı düzenlenmişti. Dört
saldırıda, teröristler de dahil 64 kişi ölmüş, 718 kişi de
yaralanmıştı.
Suriye’de izlediler
İSTANBUL’u kana bulayacak bombalar hazırlandıktan sonra Habip
Akdaş’ın talimatıyla yeni bir pasaport ve Suriye vizesi alan Burhan
Kuş, Mersin’de Habip Akdaş ve kardeşi Sadettin Akdaş ile buluşup,
Antakya üzerinden Halep’e geçti.
TÜCCAR SÜSÜ
Louai Sakka kaldıkları otele gelip onları, Abdülkadir Karakuş ve
Muhammed Tokaş’ın bulunduğu eve götürdü. Bu buluşmadan sonra Kilis
üzerinden İstanbul’a döndüler. Habip Akdaş’ın, elinde içinde kamera
olduğunu söylediği bir çanta vardı. ‘Çekimler yapacağız’ dedi.
Habip Akdaş’ın talimatı üzerine ticaret yapıyormuş gibi çok
miktarda iç çamaşırı alan Burhan Kuş, yeniden Halep’e gitti.
TV’YE GÖRDÜLER
Louai Sakka’nın onu götürdüğü eve birkaç gün sonra Habip Akdaş da
geldi. İlk patlama haberlerini televizyondan izlediler. Bu evde 5-6
ay kaldılar. Yerleri belli olmaması için ailelerini hiç aramadılar.
Haftada bir veya 2 gezmek için dışarı çıktılar.
‘Yenge’ için kasede kayıt
SADETTİN Akdaş, eylemlerin üstlenildiği CD’deki ses ve görüntünün
ağabeyi Habip Akdaş’a ait olduğunu söyledi. Irak’ta Eylül 2004’te
Habip Akdaş ve Muhammet Toktaş birlikteyken evin bombalandığını öne
süren Akdaş, şunları anlattı: ‘Ağabeyim ağır yaralandı ve hastanede
öldü. Üzerinden çıkan parayı ve resmini bana verdiler ancak, yine
üzerinden çıkan vasiyetini vermediler. Gürcan Baç’a verilen bu
vasiyetnamenin daha sonra bir bombardıman sırasında yandığını
öğrendim. 2-3 gün sonra Gürcan Baç bana bir kağıt getirdi. ‘Bu
kağıtta yazılanları okuyarak kasede kaydedelim ve gönderelim o
zaman yengen (Cemile Akdaş) serbest kalır’ dedi. Bunun üzerine
kağıtta yazılanları okuyarak walkman’e kaydettim.’
İlk hedef ABD Konsolosluğu
BURHAN Kuş, ifadesinde ilk olarak ABD’nin İstanbul
Başkonsolosluğu’nu hedef aldıklarını, ancak çok sıkı korunduğu için
bundan vazgeçtiklerini belirtti. Kuş, şunları söyledi. ‘Önce,
Alanya’ya yolcu getiren bir İsrail gemisine saldırı planlanıyordu.
Feridun Uğurlu Alanya’ya geldi, burada 2-3 gün bekledi ama geminin
geç gelmesi ya da gelmemesi nedeniyle bu saldırıdan vazgeçildi.
Yeni hedef İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’ydu ama çok sıkı
korunduğu için vazgeçildi.’
Bombacı: Güzel bir eylem oldu
İFADELERE göre, bomba yapımında kullanılacak asidi Gürcan Baç
buldu. Yaklaşık 60-70 litre asidi, satıcıyla bağlantı kurup
İkitelli’de tuttukları depoya, örgütün şoförü Burhan Kuş getirdi.
Burhan Kuş, bomba yapımında kullanılan gübre örneğinin numunelerini
Mersin’den aldı. Habip Aktaş, numuneleri suya koyup denedikten
sonra 15-16 ton gübre almasını istedi. Mersin’de Erol adında
birinden aldığı gübreyi kiraladığı bir kamyona yükleyip, İstanbul
Gaziosmanpaşa’daki BP benzin istasyonunda Feridun Uğurlu ile
buluştu. Gübreyi, Hamza Yerlikaya Spor Salonu’na giderken yol
üstündeki depoya bıraktılar.
BORULARA DOLDURDULAR
Burhan Kuş, Mersin’den geldikten sonra İkitelli’deki işyerinde
Habip Akdaş ve Gürcan Baç’ın, işyerinin ortasındaki ocak koyarak
kazanda bir şeyler kaynattıklarını, boru ve benzeri malzemelerle
bir şeyler yaptıklarını anlatıyor. Bomba yaptıklarını sonradan
öğrenmiş. İfadesine göre, bombalar borularla yapıldı. RDX
doldurdukları, soba borusundan biraz daha dar boruların uçlarına
ampul koydular. Boruları pamukla ve kağıtla sarıp, teneke kutulara
yerleştirdiler. Teneke kutuları, siyah renkli bir madde ile
doldurup ağzını bantla kapattılar.
HER ARACA 15 KUTU
Bu şekilde tam 60 kutu hazırlandı. Saldırıya katılan her araca 15
kutu yerleştirildi. Düzeneklerin tamamını Gürcan Baç yaptı. Eylem
yerlerinin keşfini yaptığını söyleyen Burhan Kuş, firari
sanıklardan Gürcan Baç’ın, İngiliz Konsolosluğu’na düzenlenen
saldırıda, binanın yakınlarında bulunduğunu, kendisine, ‘güzel bir
eylem oldu’ dediğini iddia etti.
‘Yıkacağız’ sözü vermişti
ABD kuvvetleri, direnişin en güçlü olduğu bölge olan başkent
Bağdat’ta gözaltına aldığı Iraklıları Ebu Garib Cezaevi’ne
doldurmuştu. İşkence görüntülerinin ortaya çıkmasıyla gözlerin
çevrildiği ABD yönetimi, cezaevinin yıkılmasını gündeme getirmişti.
ABD Başkanı George W. Bush, Ebu Garib yerine inşa edilecek yeni
cezaevinin masraflarını Washington’ın karşılayacağını
açıklamıştı.
İşkencesi ile meşhur olmuştu
SADDAM Hüseyin döneminde işkenceleriyle ünlenen Bağdat’taki Ebu
Garib Cezaevi, ABD’nin Irak’a müdahalesinin ardından bu kez işgal
güçlerinin işkencelerine sahne olmuştu. ABD’li askerlerin Iraklı
esirlere yaptıkları işkence görüntülerinin basına sızdırılmasıyla
dünya kamuoyu ayağa kalkmıştı. ABD bunun üzerine işkenceye karışan
birçok askeri cezalandırmak zorunda kalmıştı.
Haber: Ayşegül USTA
www.hurriyet.com