Bomba iddia! 'CIA'ya çalışan Türk gazeteciler var'
Abone olYıllarca yayın yönetmenliği yapan Udo Ulfkotte, Türkiye’de birçok gazetecinin ABD’ye çalıştığını ileri sürdü.
Udo Ulfkotte, Yenişafak'a verdiği röportajda ilginç
iddialarda bulundu. Alman gazeteci, “CIA yanlısı kuruluşlardan
Atlantic Bridge’in yıllıklarını açın ve Türk gazetecilerin
isimlerini arayın. Son on yılın yıllıklarında tekrar eden isimler
görürseniz onların CIA’in dostları olduğunu anlayabilirsiniz!”
dedi.
“Satılmış Gazeteciler” adlı kitabında Amerikan Merkezi Haberalma
Teşkilatı CIA’nın ‘örümcek ağı sistemiyle' satın aldığı
gazetecileri deşifre eden Alman gazeteci Udo Ulfkotte,
Amerikalıların kendisine Alman Dış İstihbarat Servisi BND ve German
Marshall Fund Vakfı aracılığıyla yaklaştıklarını söylüyor. Sınama
faslını geçtikten sonra CIA ile doğrudan temas dönemi başlıyor.
Yani “paranın satın alamayacağı hediyeler, beş yıldızlı iş ağı,
rüya seyahatler, inanılmaz kariyer fırsatları ve kadınlar” ile
tanımlanan ve filmleri aratmayan aşama. Uzun yıllar Frankfurter
Allgemeinzeitung’un yayın yönetmenliğini yapan Ulfkotte, öldürülme
pahasına da olsa gerçekleri söylemeye devam edeceğinin altını
çizdi.
ÖNCE SINIYORLAR
Yakın zamanda CIA için çalışan gazetecilerin arasında olduğunuz
itirafında bulunmuştunuz. Size bu konuda iş mi teklif edildi yoksa
hizmet etmek zorunda mı bırakıldınız? Pişman olduğunuzu
söylüyorsunuz. Peki o zaman neden baştan reddetmediniz? Para,
kariyer, iyi yaşam şartları gibi şeyler mi teklif edildi?
Gerçekte kimse bana bir gazeteci olarak yaklaşıp resmi olarak CIA
için çalışmamı teklif etmedi. Böyle şeyler filmlerde olur.
Gerçekte, ilk aşamada senden “iyilik” yapmanı isteyen insanların
ABD istihbarat teşkilatından olduğunu anlayamıyorsun. Öncelikle
sınanıyorsun. Onlar için çalıştığını anlamak ise biraz zaman
alıyor. Bana CIA için Alman Dış İstihbarat Servisi BND ve German
Marshall Fund aracılığıyla yaklaşıldı. O zamanlarda tanıştığım
ABD’lilerin “arkadaş” olduğunu düşündüm. Ama daha sonra bu
kişilerin CIA çalışanı olduğunu öğrendim. Bu “arkadaşlar” çok
zengin insanlardı ve bana “hediyeler” almaya başladılar. Bir çeşit
örümcek ağı gibi bir sistemin içine giriyorsun. Eğer onlara “HAYIR”
dersen bu senin için iyi olmaz. Benim kabul etmemdeki sebep ise
fakir bir aileden gelmemdi. Birden parasız bir çocuğun mükemmel
şekerlerle dolu bir dükkana düşmesi gibi oldu ve herşey
bedavaydı…
BEŞ YILDIZLI İŞ AĞI
Bahsi geçen bu rüşvet mekanizması nasıl çalışıyor? Gazeteciler
hizmetleri karşılığında ücret mi alıyorlar? Bu ödemeler düzenli mi
yapılıyor yoksa arada sırada mı oluyor?
Bana hiçbir zaman para ödenmedi. Bana para yerine parayla
alınamayacak hediyeler sundular. Mesela ABD Oklahoma Eyaleti’nde
onursal vatandaşlık ödülü, altın saatler, 5 yıldızlı seyahatler ve
hatta kadınlar. Ama en önemlisi; 5 yıldızlı iş ağına dahil
edilmekti. Herhangi bir durumla karşı karşıya kaldığımda yardım
isteyebilirdim çünkü ağdaki en yüksek rütbeli insanları tanıyordum.
Şansölyelerle aynı diplomatik ortamlarda olmak üzere
seçiliyorsunuz. Yabancı ülkelere seyahat ederken uçakta etkili
kişilerin yanına oturtuluyorsunuz. Size güveniyorlar. Bu çok güzel
bir duyguydu.
KONRAD MİSYONU
CIA’in vakıflar üzerinde bir etkisi var mı? Mesela Freidrich
Ebert Vakfı ve Konrad Adanauer Vakıfları gibi vakıfların Türkiye
hakkındaki raporlarını biliyoruz. Bu vakıflar CIA ve BND’yle
bağlantılı mı?
Tabii ki var. Mesela, ben Konrad-Adenauer-Stiftung’da planlama
konseyindeydim ve aynı zamanda CIA için gayri resmi bir şekilde
çalışıyordum. Bu vakıfta CIA’in “denizaltı” görevi gören
üyelerinden biriydim ve yalnız da değildim. Friedrich-Ebert Vakfı
ve diğer Alman kuruluşları için de aynısı geçerli.
ATLANTIC BRIDGE KALEMLERİ
Ayrıca Amerikalıların bazı Türk ve İngiliz gazetecileri
okyanusaşırı etkinliklere davet edip gizli servis ağlarına üye
yaptıkları iddiasında bulunmuştunuz. Bu konuyu biraz daha açar
mısınız?
CIA yanlısı kuruluşlardan Atlantic Bridge’in yıllıklarından birini
açın ve Türk gazetecilerin isimlerini arayın. Son on yılın
yıllıklarında tekrar eden isimler görürseniz bu insanlara CIA
tarafından yaklaşıldığını ve onların da “CIA’in Türk dostları”
olduğunu anlayabilirsiniz.
Kim ve neden Erdoğan’a saldırıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında son zamanlarda Batı basınında çok fazla karalama kampanyası var. Bu kampanyaların ABD destekçisi gazetecilikle bir alakası olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da bunun arkasında kimler yer alıyor sizce?
Tabii ki var. Mesela Erdoğan aleyhinde yazan gazetelerin arkasında kim olduğuna bir bakın. Bunlar ABD’li Yahudi aileler ve onların Alman Axel-Springer-Group gibi dostları. Bu şahısların Türk gazetelerine bakarsanız da Hürriyet’i görürsünüz. Bu haberleri yapanlar Türkiye’nin de Almanya gibi ABD sömürgesi olmasını istiyorlar. Ama Erdoğan buna karşı çıkıyor. Onlar ABD’nin ulusal menfaatini isterken Erdoğan Türkiye’ninkini istiyor. Bu yüzden onunla savaşıyorlar.
ABD denetiminde kimyasal saldırı
Kitabınızda veya diğer bazı ropörtajlarınızda geçmeyen özel bir
açıklamada bulunmak ister misiniz?
Haziran 1988’de İran’ın Zubaydat kasabasında ABD’nin denetiminde
Iraklıların Alman hardal gazıyla kendi askerlerini zehirlediğine
şahit oldum ve bundan hala utanç duyuyorum. Bu zalimce olayı o
zaman fotoğrafladım ama haberini yapmama izin verilmedi. İran
gazetelerinde haber yayımlandıktan ancak 25 yıl sonra kanıtları
yayımlatabildim. ABD veya Alman istihbaratı beni öldürecek mi
bilmiyorum ama gerçeklerin anlatılması gerekiyor.
Ne yazacaklarını öğreniyorlar
Ebu Gureyb'teki işkenceleri ve Irak’ta ABD'nin katliamlarını iç sayfalara bile almayan yayın yönetmenlerini de “ABD veya CIA’in gazetecileri” listesine ekleyebilir miyiz?
Bu kişiler ABD destekçisi elit şebekenin ve Atlantic Bridge gibi ABD istihbarat topluluklarına çok yakın kuruluşların üyeleri. Aspen Enstitüsü, Trilateral Commission ve bunlar gibi kurumlarda ne yazacaklarını öğreniyorlar. Eğer isteklerine uymazlarsa işlerini kaybediyorlar. Kitleleri manipüle etmeyi öğreniyorlar.
Dünyaya servis edilen yalanlar
Diğer röportajlarınızda dünyaya yön veren haberlerin CIA
tarafından yaptırıldığını öne sürmüştünüz. Size göre bu türe bazı
örnekler verebilir misiniz?
- Ukrayna’nın Rusya sınırına düşen Malezya uçağının Rusya
tarafından düşürüldüğünün uydurulması
- ABD tarafından desteklenmeleri ve korunmalarına rağmen IŞİD
örgütünün birden ortaya çıktığı hikayesi
- 2003’te Irak işgaline zemin hazırlamak için Saddam Hüseyin’in
kitlesel imha silahları olduğu haberini örnek olarak
verebilirim.
Gazeteci Foley 'büroya' bağlıydı
Irak, İran, Afganistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve
Ürdün gibi ülkelerde çalışan ve yaşayan yabancı gazetecilere nasıl
bakmalıyız? Bu kişiler Ortadoğu’da bulunmaları istenen “CIA’nın
seçilmiş gazetecileri mi”?
Doğrusunu söylemek gerekirse, Irak, Afganistan ve İran’da bir
istihbarat servisiyle bağlantısı olmayan yabancı bir gazeteci
tanımıyorum. Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün’de ise durum
farklıydı. Ama Irak ve Afganistan’a “gezi yazarı” olmak için
gidilmiyor. Hayatını riske atarak ve bunu bilerek gidiyorsun. Yakın
zamanda IŞİD tarafından infaz edilen James Foley de böyleydi.
Foley, Libya’da CIA için çalışıyordu ve daha önce tutuklanmıştı.
Bir daha Müslüman bir ülkede gizli iş yaparsa öldürüleceği
söylenmişti. Ama o bunu tekrar yapmak için çıldırıyordu ve
sonrasında da başı kesildi. Yani bazı ülkelerde kendini “gazeteci”
gibi gösteren “satın alınmış” gazeteciler görüyorsunuz. Ama bu
kişiler, aslında istihbarat servisleri için çalışıp, kendilerinden
ne istenirse onu yazıyorlar. Ben ise kimse tarafından seçilmedim.
Arap dilini ve kültürünü öğrendim. Bölgede kendime pek çok arkadaş
buldum. Bu da bir istihbarat servisi için oldukça yeterli bir
özgeçmişti.