Boko Haram krizinin arkasında kim var?
Abone olKimileri "Boko Haram'ın arkasında ABD'nin olduğunu" iddia ederek tartışmanın boyutlarını daha da büyütüyor.
Afrika'nın en büyük petrol üreticisi Nijerya'daki Boko Haram krizinin arkasında ekonomik çıkarların da ötesinde başka hesapların olduğu iddiaları kimi uzmanlarca dillendiriliyor.
Nijeryalıların çoğu, Borno eyaletinde geçen ay kaçırılan kız öğrencilerin kurtarılması için dışarıdan yardım alınmasını isterken, yabancı birliklerin, özellikle Amerikalıların arama çalışmalarına katılma önerisinin Nijerya yönetimi tarafından kabul edilmesi, kimi akademisyenlerin "Amerikan çıkarları" konusundaki endişelerini gündeme getirdi.
Nijerya'daki kimi uzman ve aktivistler, Amerikan birliklerinin ülkede konuşlandırılmasının, Amerikalı stratejistler için "bir rüyanın gerçekleşmesi" anlamına geldiğini düşünüyor.
Kimileri, Afrika'nın en büyük petrol üreticisi Nijerya'nın dünya ekonomisi için önemine vurgu yaparken, meselenin daha da ciddi olduğuna inananlar, "Boko Haram'ın arkasında ABD'nin olduğunu" iddia ederek tartışmanın boyutlarını daha da büyütüyor.
Bu çerçevede, "ülkenin kuzeydoğusunda süren krizi Washington ile ilişkilendiren bir takım istihbarat raporlarının bulunduğu" da ileri sürülüyor.
"İstikrarsızlaştırma projesi" iddiası
Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Johathan, ABD Başkanı Barack Obama’nın Amerikan güvenlik personelinin kaçırılan kızların kurtarılması amacıyla Nijerya’da konuşlandırılması önerisini kabul etmişti. Öneri, Nijerya yönetimine ABD Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından iletilmişti.
Nijerya Devlet Başkanlığı danışmanı Reuben Abati tarafından yapılan açıklamada, Kerry’nin Jonathan’a "ABD’nin kaçırılan kızların kurtarılması ve ülkenin bazı bölgelerinde Boko Haram terörünün hüküm sürmesine son verilmesi konusunda bütünüyle kararlı olduğu teminatını verdiğini" belirtmişti.
ABD'nin bu önerisine kimileri Goodluck Jonathan kadar sıcak bakmadı. AA muhabirine açıklamada bulunan tanınmış insan hakları savunucusu Abiodun Aremu, durumu "emperyalizmin arka kapıya dayanması" olarak niteleyerek, "Rüyaları gerçek olacak" yorumunda bulundu.
“Bu (Boko Haram) ayaklanması, onların bebeği. Arkalarında onlar (ABD) var” ifadesini kullanan Aremu, ”Kuzeydoğuda olan bitenin hepsi, kesinlikle Amerikan hükümeti tarafından desteklenen bir istikrarsızlaştırma projesi. Oturup bu yolda ilerlemelerine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
"Ülkenin kuzeydoğusunda süren krizi Washington ile ilişkilendiren bir takım istihbarat raporlarının bulunduğunu" iddia eden Aremu, Amerikan askerlerinin Nijerya’ya girmesine izin verilmesinin ülkenin “pusudaki emperyaliste peşinen satılması" anlamına geleceğini söyledi.
Aremu, “Kurtuluş mücadelesinde halkımızı harekete geçirmeliyiz. Bu (konuşlandırma), tamamen onun (Washington’un) çıkarlarıyla ilgili, Nijerya’nın değil” diye konuştu.
AA muhabirinin iddiaları değerlendirmesini istediği Amerikalı yetkililerse soruları yanıtsız bıraktı.
Nijerya'nın dünya ekonomisi için önemi
Öğretim görevlisi David Emanuel de AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Nijerya’nın dünya, özellikle ABD ekonomisi için önemine dikkati çekti.
"Yaklaşık 170 milyonluk nüfusuyla Nijerya'nın Washington’un en büyük Afrika pazarı ve ABD petrolünün beşinci büyük sağlayıcısı" olduğuna işaret eden Emmanuel, "Washington’un böyle hayati bir stratejik çıkarı güvenceye almak için hemen her şeyi yapacağına inandığını" söyledi.
Nijerya'nın, Afrika”nın en büyük petrol üreticisi olduğuna vurgu yapan Emmanuel, bu ülkedeki petrol ve doğalgaz rezervlerinin zenginliğine de dikkat çekerek, Nijerya petrolü ağırlıklı olarak ülkenin güneyinden çıkarılsa da kuzeyde de petrol yatakları olduğunu hatırlattı.
Eski senaryolar
Boko Haram örgütü ortaya çıkmadan yıllar önce, Mayıs 2005'te ABD Ulusal İstihbarat Konseyi, “Sahraaltı Afrika'nın Geleceğinin Haritasını Çıkarmak” başlıklı bir rapor hazırlattı.
Nijerya’nın 2015’te “bütünüyle çökeceği” tahmininde bulunduğu söylenen bir grup uzmanın hazırladığı raporda bu tahminler, yoksulluk, yolsuzluk ve sivil halkın kitlesel hayal kırıklıkları gibi sorunlar nedeniyle daha da sertleşmesine ilişkin bazı göstergelere dayandırılıyor.
“Genç subaylar darbesini” beraberinde getirebilecek ciddi bir krizin çıkabileceği öngörüsünde bulunulan raporda Nijerya’nın, pek çok bölgede sonu gelmeyen savaş durumuna ve koasa sürüklenebileceği uyarısında bulunulmuştu.
Rapordaki çarpıcı paragraflardan birinde, bu tür bir kargaşanın içine düşmesi durumunda Nijerya’yı yeniden selamete kavuşturabilmek için “büyük çaplı uluslararası desteğe” ihtiyaç duyulabileceği ve ülkenin kaosa sürüklenmesine dünyanın seyirci kalamayacağı belirtilmişti.
Boko Haram örgütü üzerinde çalışan tanınmış akademisyen Abubakar Mu'azu'ya göre söz konusu rapor, “bölgedeki gerçeklere” dayanmıyordu ve Afrika’nın bir numaralı enerji üreticisiyle ilgili bütünüyle ”senaryo oluşturan” bir rapordu.
"Kriz çıkarma taktiği"
AA’ya değerlendirmede bulunan Mu’azu, ”Amerikalıların bazı tahminleri, seçkinler arasında bir çıkar çatışması çıkacağı, bu çatışmaların ordunun müdahalesine yol açacağı, ordunun içinde bir bölünme olacağı ve sonunda bunun ülkenin ikiye bölünmesiyle sonuçlanacağı üzerineydi. Dört Amerikan hava kuvvetleri yetkilisinin benzer bir senaryoyu anlatan bir başka detaylı raporu daha vardı" dedi.
Üniversite Akademik Personeli Sendikası’nın eski başkanı Dipo Fashina’ya göre de ABD’nin nihai hedefi, "bir başka aşamada Nijerya’yı yeniden kolonileştirmekti".
Hükümete karşı sert eleştirileriyle tanınan Fashina, “Şimdiki taktiğin, bir kriz çıkarmak ya da planlamak” olduğunu vurgulayarak, “Kriz içindeki konumlarını, bütünüyle bir ele geçirmeyi gerektirecek şekilde kullanmaya çalışacaklar” ifadesini kullandı.
Fashina, "ABD ordusunda bazı çevrelerin Nijerya’nın nasıl çökeceğine ilişkin hesaplamalar ve çalışmalar yaptığından haberdar olduğunu, bunlardan birinde Nijerya’nın 2030’a dek bir başarısız devlet ("failed state") olacağı tahmininde bulunulduğunu" belirtti ve "Bu çalışmanın bir kısmı birliklerini Nijerya’ya nasıl sokacaklarıyla ilgili. İşte bu şimdi gerçekleşiyor” diye konuştu.
Karşıt görüşler
Nijerya’daki kimi uzmanlarsa bu görüşleri bütünüyle paylaşmıyor.
Lagos Devlet Üniversitesi'nin Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde ders veren Austin Umoh, Nijerya’daki durumun uluslararası bir mesele haline geldiğini vurgulayarak ve olanların tehdit teşkil ettiğini düşünen her ülkenin, yardım önerisinde bulunma yükümlülüğü bulunduğunu, buna ABD’nin de dahil olduğunu düşünüyor.
Umoh, “Amerikalıların gelişi, Nijeryayı almaya geldikleri anlamına gelmiyor. Elbette ABD’nin Nijerya’da çıkarları var ve bu çıkarlara zarar gelmesini istemezler” diye konuştu.
Sivil Toplum Yasama Danışmanlığı Merkezi yöneticisi Auwal Musa Rafsanjani de "ABD’nin Boko Haram'ın arkasında olduğuna" yönelik iddiaları başından beri gerçekçi bulmadığını belirterek, mevcut durumu bir işadamının kar elde edeceğini düşündüğü bir işe yatırım yapmasına benzettiğini söyledi.
Nijerya ekonomisi enerjiye dayanıyor
Nijerya, 2012 verilerine göre, Afrika'nın en büyük petrol üreticisi ve dünyanın dördüncü en çok LNG ihraç eden ülkesi. İhracat gelirlerinin yüzde 96'sını ise petrol ve LNG satışları oluşturuyor. Nijerya 510 milyar dolar civarındaki GSMH ile Afrika'nın en büyük ekonomisine sahip.
Nijerya, 37,2 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile Afrika'da Libya'nın ardından en çok rezerve sahip ikinci ülke. Afrika'daki kanıtlanmış en büyük doğalgaz rezervlerine sahip olan ülke, dünyada ise dokuzuncu sırada. Günlük 36 milyar metreküplük bir doğalgaz üretimi ile dünyanın en büyük 25. doğalgaz üreticisi konumunda.
Ülkedeki petrol ve doğal gaz endüstrisi çoğunlukla Nijer Deltası'nda yoğunlaşmış durumda. Petrol ve doğal gaz kaynakları, Shell, ExxonMobil, Chevron, Total ve Eni gibi uluslararası şirketlerin kurduğu yerel şirket ve ortaklıklar üzerinden işletiliyor. Fakat bu zenginliklerden pay arayan yerel gruplar, sık sık petrol altyapılarına saldırarak ülkedeki yabancı petrol şirketlerinin sevkiyatına engel oluşturuyorlar.
Petrol çalmak için boru hatlarına verilen zararlar, üretim kaybına ve çevre kirliliğine neden olurken, şirketleri üretimlerini durdurmaya zorluyor. Nijer Deltası'ndaki projelerde yer alan uluslar arası şirketler, bölgedeki istikrarsızlıklardan etkilendikleri için, kara üzerindeki projelerde sahip oldukları hisseleri devretme isteklerini dile getiriyor.
Nijerya, 2000'li yılların ortasından beri Nijer Deltası ağırlıkta olmak üzere, boru hatlarına saldırı, adam kaçırma ve üretim tesislerinin militanlarca ele geçirilmesi gibi artan oranda güvenlik zafiyetleri yaşıyor.
Bu arada yerel gruplar, şirketlerin bölgedeki faaliyetleri esnasında çevreye büyük zararlar verdiklerini ve bunun da yerel halkın başlıca geçim kaynakları olan balıkçılığı ve tarımı olumsuz yönde etkilediğini söylüyor.
Güvenlik sorunları enerjiyi etkiliyor
Ülkede enerji kaynaklı sorunlar bununla da bitmiyor. Ülkenin güney doğusunda yoğunlaşan enerji üretiminden kaynaklanan gelirlerin dağılımı da eyalet sistemi ile yönetilen ülkede taraflar arasında sıkıntı oluşturuyor.
Artan güvenlik problemleri ülkenin enerji zenginliklerinin aranması ve çıkarılması sürecini de etkiliyor.
Nijerya'nın kuzeydoğusunda bulunan Çad havzasında yoğunlaşan arama faaliyetleri, bu bölgede artan güvenlik problemleri ve istikrarsızlıktan olumsuz etkileniyor. Ülkenin kuzeydoğusunda son dönemde artan Boko Haram saldırıları, bölgenin ekonomisi ile birlikte arama ve çıkarma faaliyetlerine devam edilmesini zorlaştırıyor.
Ülkede en geç 2017 yılına kadar gerçekleşmesi beklenen 17 petrol ve doğalgaz projesinin geleceği ise istikrarsızlığın oluşturduğu olumsuz tablo nedeniyle belirsiz bir hal almış durumda.
Nijer Deltasının Kurtuluşu (MEND) örgütü gibi silahlı gruplar, petrol zenginliklerinin adil dağılımı ve sektörün daha fazla yerel yönetimlerce yönetilmesine dair politik amaçlarla petrol alt yapılarına tehdit ve saldırılar yöneltiyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen, petrol ve doğalgaz kaynakları Nijerya ekonomisinin dayanak noktaları olmaya devam ediyor.
Petrolün yarıya yakını ABD ve Avrupa'ya satılıyor
Nijerya, petrolünün yüzde 29'unu Avrupa ülkelerine, yüzde 18'sini ise ABD'ye satıyor. Ülkenin doğalgazın satışlarında yüzde 31'lik pay Avrupa ülkelerine giderken, Japonya yüzde 24 ile ikinci sırada yer alıyor.
IMF verilerine göre ülke, yıllık bütçesini oluştururken, petrolde oluşan petrol fiyat dalgalanmalarını tolere etmek amacıyla, 2013'te petrole varil başına 75 dolarlık bir fiyat belirledi. Bütçede öngörülenden fazla oluşan petrol gelirleri ise özel bir fonda toplanarak sonraki yıllarda kullanılmak üzere biriktiriliyor.
Tüm bu geniş kaynaklara rağmen Nijerya, petrol üretiminde politik istikrarsızlık ve arz kesintilerinden kaynaklanan sorunlar yaşarken, doğal gaz üretiminde ise üretim esnasında boşa yakılan gazı parasal değere dönüştürecek alt yapı eksikliği ciddi bir sorun teşkil ediyor. Afrika'daki en büyük petrol üreticisi olmasına rağmen arzdaki dalgalanma ve kesintiler günlük 500 bin varile varan kesintilere neden oluyor.
Enerji ihracatının yanında Nijerya, kömür, kalay, kolumbit gibi yer altı kaynakları ile birlikte palmiye yağı, fıstık, pamuk ve kauçuk gibi zirai ürünleri de dünya ülkelerine ihraç ediyor.