Rusya ve Putin haberlerinden hepimize gına geldi farkındayım.
Ama Türkiye'nin neredeyse tek gündem maddesi olduğu için bu konuyu
yazmaktan başka çaremiz kalmıyor.
Meseleyi en başından alıp, "Biz şu tarihte uçağı düşürdük
de ondan sonra şöyle böyle oldu" diye sizi iyiden iyiye
sıkmaya niyetim yok.
Sadece son bir kaç gün içinde yaşananları kısaca özet geçmek
sanırım yeterli olacak.
Efendim malumunuz; Rus gemileri bir süredir Boğaz'dan geçerken
Türkiye'ye ergen tripleri atmayı sürdürüyor.
Daha önce askerin biri uçaksavar gösterisi yapmıştı. Dün de bir
kargo gemisi güvertesine tam otomotik silah koymuş şekilde geçiş
yaptı.
Hal böyle olunca, huylanıp gaza gelen halkımız, "Boğazı Rus
gemilerinin geçişine kapatın" diye esip gürlemeye
başladı.
Peki buna imkan var mı?
Belki herkes bu konuda benden daha fazla bilgilidir ancak ben yine
de konuya tam hakim olamayanlar için Montrö Antlaşması'nın ilgili
maddesini yazayım, sonra bunun üzerinden tartışalım.
Montrö Antlaşması'na göre yabancı uyruklu gemilerin Boğaz'dan
geçişi şartları iki ayrı başlıkta değerlendiriliyor.
Bu iki başlığa kısaca 'Barış' ve
'Savaş' halleri deniyor.
'Barış' hallerinde geçişlere yönelik hiç bir
yaptırım yok. Onun için bu başlığı es geçip,
'Savaş' hallerindeki geçiş şartlarına bakalım.
Sözleşme aynen şöyle:
a) Türkiye iki devlet arasındaki savaşta tarafsız
ise: Herkesin ticaret gemileri serbestçe geçer. Fakat, savaşan
devletlerin savaş gemileri geçemez.
b) Türkiye savaşa katılmış ise: Her tür gemiyi
geçirip, geçirmemekte kendisi karar verir. Dilerse Boğazları
herkese kapatabilir.
c) Savaş tehlikesinin çok yaklaştığı
durumlarda: Türkiye yine karar serbestisine sahiptir. Boğazları
kapatabilir.
Sınırımızda iki devlet arasında savaş yaşanmadığı, tüm ülkeler bir
terör örgütüyle savaştığını belirttiği için (a) maddesi bizim
işimize yaramıyor.
(b) maddesi Türkiye'nin durumunu biraz muallakta
bırakıyor. Bu bölgede savaşan bütün devletler,
"Daiş" terör örgütüyle mücadele ettiğini söylüyor.
Daiş'in Diyarbakır, Suruç ve Ankara'da yaptığı bombalı katliamları
göz önünde bulunduracak olursak, Türkiye savaşta sayılabilir.
Kaldı ki Rusya'nın Daiş'le mücadele yerine, bölgedeki Türkmenlerle
savaştığına ve Daiş'i desteklediğine dair elimizde güçlü
kanıtlar var. ABD başta olmak üzere tüm ülkelerin bu konuda yaptığı
uyarılar da var.
"Bu durum, Rus gemilerinin Boğaz'dan geçişlerinin
engellenmesi için yeterli gerekçedir" diyen uzmanlar
olduğu gibi, bu gerekçenin yeterli olmadığını savunanlar da
var.
Gelelim (c) maddesine...
Bu madde galiba Türkiye'nin elini güçlendiriyor.
Yani "Savaş tehlikesinin çok yaklaştığı
durumlarda" Türkiye'nin Boğaz'ı kapatma hakkı olduğunu
belirten madde...
Her ne kadar konunun uzmanı olmasam da bu maddenin Türkiye'nin
elini kolaylaştıracağını düşünüyorum.
Bu nedenle, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un "Böyle bir
şeyle tekrar karşı karşıya kalırsak da bunların tedbirleri
var" demesi boşuna değil gibime geliyor.
Buraya kadar yazdıklarım size çok resmi geldiyse, bir de halk
diliyle anlatayım.
Tamam kabul ediyorum. Putin karizmayı kurtarmak için ergen tripleri
atmaya devam ediyor. Ancak yapılan şeyler her ne kadar çocukça şov
olarak görülse de, milletin asabını bozduğu da bir gerçek.
Boğaz Köprüsü dediğimiz İstanbul'un göbeği.. Kendi üzerimden örnek
verecek olursam, oralarda kuru sıkı silahla dolaşmak bana yasak.
Ama elin Rus'u bazukayla, otomotik tüfekle takılıyor.
Gemide bazuka taşıyan ya da otomatik silahın başında duran o Rus'un
votka almadığının garantisi var mı?
Yok!
Peki adamın eli bir an tetiğe gidebilir mi?
Mümkün!
Bunlar olmasa bile, bu şovu yapan Putin'e bir ders daha verilemez
mi? Misal; Türk bürokrasisin en iyi bildiği "Bugün git
yarın gel" taktiği uygulanamaz mı?
Ne bileyim, "Evrakın eksik" der, bir hafta limana
demirlersin. "Ben nereden bileyim senin şehire doğru ateş
etmeyeceğini" der, gemiye çıkıp silahları
toplarsın. Kıldan tüyden bahane mi yok! Bir de Çanakkale
çıkışında aynı tedbirleri uyguladın mı Putin'i muma çevirirsin!
Benim asıl korkum şu:
Türk'te deli tükenmez. Yarın bir gün biri gemide şov
yapanlardan birini tıpkı uçak gibi indirir.
İşin yoksa uğraş dur! Domatesten sonra Liman boykotu yemeyelim
durduk yere!
Gerçi İstanbul'da böyle bir olayın olacağına ihtimal vermiyorum.
Şayet bu gemiler Trabzon Limanı'nın önünden aynı şekilde geçseydi
durum çok daha tehlikeli olurdu.
Koca gemiyi mermiyle kevgire çevirip batıran ülke olarak tarihe
geçerdik vallahi!