Böcek in avukatlarından açıklama
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında g...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisine "böcek" tabir
edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma
kapsamında gözaltına alınan 11 emniyet mensubunun avukatları
açıklama yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisine "böcek" tabir
edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma
kapsamında 11 emniyet mensubu gözaltına alındı. Ankara, İstanbul,
Diyarbakır, Yozgat ve Karabük’te yapılan operasyonlarda gözaltına
alınan 11 emniyet mensubu, sağlık kontrollerinin ardından Ankara
Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. İki gündür sorguları devam eden
emniyet mensuplarının avukatları Hakan Dişkeser, Mehmet Sürer ve
Hasan Hüseyin Taşpınar kamera karşısına geçerek açıklamada bulundu.
Avukatlar adına açıklamada bulunan avukat Mehmet Sürer, Başbakanlık
Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan raporun hiçbir hukuki dayanağı
ve delillerin olmadığını savunarak, “2013 yılında Sayın Başbakan
Erdoğan’ın bir televizyon kanalında katıldığı programda çalışma
ofisinde böcek bulunduğunu gündeme getirmesinden sonra yapılan
çalışmalarda, oklar bilinçli bir şekilde Emniyet İstihbarat
Dairesi’nde ve Başbakanlık Koruma Dairesi’nde çalışan bazı
personeller üzerinde yoğunlaştı. Başbakanlık Teftiş Kurulu
tarafından hazırlanan raporda hiçbir hukuki dayanağı ve delilleri
olmadığı halde sadece ismi geçen personelin hedef yapılarak,
tamamen MİT kurumunun raporu baz alınarak mevcut gerçeğin ortaya
çıkartılması engellemekle birlikte, sadece bahse konu şahıslar
üzerine yönlendirilme yapıldı” dedi.
Sürer, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı’nca
hazırlanan dosyalar incelendiğinde 2011 yılı Aralık ayı başında
bizzat MİT Müsteşarı tarafından ilgili Daire Başkanına özel bir
ekip hazırlaması ve başında bizzat kendisinin bulunması talimatının
verildiğini belirtti. Bunun üzerine hazırlanan özel ekibin 20-25
gün sonra ikinci talimatla Başbakanlığa gönderildiğini ve bizzat
Başbakanın danışmanlarından birisinin nezaretinde başka bir
görevlinin bulunmasına izin verilmediğini ifade eden Sürer, daha
sonra aynı ekip tarafından detaylı teknik cihazlarla arama
yapıldığını ve böcek diye tabir edilen cihazın bulunduğuna dikkat
çekti. Sürer, “Böcek bulunduğu iddia edilen odada MİT tarafından
yapılan çalışmada usule uygun hiçbir işlemin yapılmadığı, aramanın
kameraya çekilmediği gibi binada bulunan mevcut kamera kayıtlarının
incelenmediği ve bulunduğu iddia edilen cihaz üzerinde parmak izi
çalışması ve DNA araştırması yapılmayarak bir nevi delillerin
karartıldığı sonucu ortaya çıkmıştır. Bu husus aynı zamanda
Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan raporda da
ayrıntılı olarak ifade edilmektedir” şeklinde konuştu.
Soruşturma dosyası incelendiğinde içerisinde birçok çelişkinin
bulunduğunu savunan Sürer, şöyle devam etti:
“Mesela davanın ana konusu olan casusluk iddiası ile ilgili bizzat
Cumhuriyet Başsavcısının talimatıyla devletin resmi kurumlarınca bu
hususta araştırmalar yapılmış, casusluk iddiasına yönelik hiçbir
bulgunun olmadığına yönelik kurumların resmi araştırma raporlarıyla
teyit edilmiştir. Mesela EGM İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 4 Mart
2014 tarihli araştırma raporlarında bu husus açıkça ifade
edilmiştir.”
Sürer, şöyle devam etti:
“2011 yılında bulunduğu iddia edilen böcek gündeme gelmiş ancak bu
husus usule aykırı olarak ancak 2014 yılında Cumhuriyet Savcısına
herhangi bir başvuru olmaksızın resen soruşturma açılmıştır. 3 yıl
içerisinde adliyeye hiçbir bilgi verilmemiş ve sağlıklı bir
soruşturma yapılması engellemiştir.”
Dosyada elle tutulur hukuki delil niteliği olan doğru dürüst hiçbir
husus olamadığını ifade eden Sürer, “Örneğin bakan onayıyla yurt
dışa göreve gönderdikleri personelin yurtdışı çıkış kayıtlarının
fotoğraflarının delilmiş gibi dosyaya konulması, soruşturma
dosyasının hukukla bağdaşmadığının bir göstergesidir” dedi.
TÜBİTAK yetkililerinin görevden alımlarının da dosya ile ilgili
soru işaretlerini artırdığını belirten Sürer, “TÜBİTAK tarafından
hazırlanan bilirkişi raporunun dosyadaki iddiaların birçoğunun
çürütülmesi üzerine TÜBİTAK’a yapılan baskılar sonucu bilirkişi
raporunun değiştirilmesi istenilmiş, bu istek karşılanmayınca Kurum
yetililerinin görevden alımları da dosya ile ilgili soru
işaretlerini artırmaktadır” diye konuştu.
Sürer, “Şüphelilerin her ne kadar casuslukla itham edilerek
gözaltına alınmış olmasına rağmen casusluk yapıldığına yönelik 3
yıl boyunca yapıldığı iddia edilen araştırmalarda şüphelilerin
herhangi bir devlet ya da istihbarat teşkilatı olabilecek örgüt ile
irtibatı olabilecek dosyada hiçbir bilgi yer almaktadır. İstihbarat
ve Tem Şube’den alınan yazı cevaplarının bu iddiaları desteklediği
görülmektedir. Yakalama ve el koyma kararında şüphelilerin kaçma
ihtimalinden bahsedilmekte ise de bu şahısların 3 buçuk yıldır
resmi ve bir ilin emniyet müdürlüğünü temsilen atama yapılarak
görev vermeleri göz önüne alındığında mahkeme kararının hukuki ve
somut dayanaklardan yoksun olduğu görülmektedir” dedi.
Basın mensuplarına ayrıca gözaltına alınan emniyet mensupları
hakkında kısa bilgi veren Sürer, “Sorgularının bu akşam olacağını
düşünüyoruz. Belki yarın sabaha da sarkabilir diye düşünüyorum.
Adliyeye sevk edilmeleri ise ifadelerinin alınmasından sonra
olacağını düşünüyoruz. Gözaltı süreleri normal şartlarda 72 saat,
şuanda ikinci 24 saat içerisindeyiz. Üçüncü 24 saat önümüzde söz
konusudur” diye konuştu.
(İHA)