Böbrek taşının ilacı su
Abone olGünümüzde böbrek taşlarının büyük çoğunluğunu ortadan kaldırabilecek etkin tedavi yolları bulunsa da bu problem pek çok insanı etkilemeye devam ediyor.
20-40 yaş arasında daha sık görülen böbrek taşından korunmanın
ilk koşulu günde 2,5 litre su içmek kahve, çay ve kola tüketimini
sınırlamak. Amerikan Üroloji Hastalıkları Derneği yaşamı boyunca
erkeklerin yüzde 12’si, kadınların %5’inin taş hastalığı ile karşı
karşıya kaldığını açıklıyor. Acıbadem Hastanesi Kadıköy Üroloji
Uzmanı Op. Dr. Bora Özveren böbrek taşı oluşumuyla ilgili şunları
söylüyor: “Kalsiyum, oksalat, veya ürik asit gibi maddeler idrar
içerisinde normalde beklenenden daha yüksek yoğunlukta bulunursa
böbrek taşı oluşur. Bu maddeler kristaller halinde böbrekte
çökelebilir ve zaman içerisinde büyüyerek böbrek taşını meydana
getirir. Taşlar yer değiştirerek veya idrar kanallarından aşağıya
doğru hareket ederek vücuttan atılabilir. Ancak idrar kanalının
herhangi bir düzeyinde takılarak idrar akışına engel oluşturan
taşlar genellikle korkulan, şiddetli tipik böbrek ağrısına yol
açar.” RİSK FAKTÖRLERİ Bazı hastalıklar ve alışkanlıklar bir kişide
böbrek taşı oluşum riskini tetikliyor. Özellikle yaşamında daha
önce kalsiyum taşı olan bir hastanın tekrar taş hastalığına sahip
olma riski çok daha yüksek. Öyle ki geçmişte taş hastalığı olan
hastalarda ikinci kez taş oluşma olasılığı bir yıl içerisinde %15
iken 10 yıl içerisinde % 80’lere çıkıyor. Dr. Özveren risk
faktörleri konusunda şunları söylüyor: “Bazı hastalıklar kişinin
taş hastalığı riskini arttırır. Gut hastalarında ve idrarında
yüksek ürik asit bulunanlarda da böbrek taşı riski fazladır. Ayrıca
kristallerin oluşumuna yol açan bazı ilaçlar taş hastalığı riskini
artırır. Sık veya sürekli ishal durumunda, ya da sıvı kaybı sonucu
yoğun, asidik idrar çıkaran kişilerde böbrek taşı gelişebilir.”
BESLENME ALIŞKANLIKLARINIZA DİKKAT EDİNİZ Taş oluşumunda beslenme
alışkanlıklarının de rolü büyük. Beslenme düzenine dikkat ederek
büyük ölçüde taş oluşumunu önlemek mümkün. Dr. Özveren dikkat
edilmesi gereken noktaları şöyle sıralıyor: Başlıca su olmak
kaydıyla bol miktarda (günde 2,5 litre) sıvı alın. Kola, gazoz gibi
asitli içecekleri haftada 1 litreden fazla tüketmeyin. Çay tüketimi
azaltın. Greyfurt suyu ve elma suyunun taş hastalığı riskini
arttırabilir. Öte yandan saf limon suyu koruyucudur. Süt ve süt
ürünlerinin hiç tüketilmemesi taş oluşum riskini arttırır.
Kalsiyumdan yoksun diyetler uygulanmamalıdır. Süt, yoğurt, peynir
gibi besinler makul ölçülerde tüketilmelidir. Bol lifli besinleri
tercih edin. Yüksek oksalat içeren pancar, soya, kara çay,
çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, maydanoz, haşhaş
tohumu, ıspanak, çilek, böğürtlen vs besinleri aşırı tüketmeyin.
Taş hastalığınız varsa bira ve diğer alkollü içecekler, ançuez,
sardalya, sakatat, kuru bakliyat, mantar, ıspanak, kuşkonmaz,
karnıbahar ve et tüketimini kısıtlayın. Tuz kullanımını azaltın.
BELİRTİLERİ Taş hastalığında görülen ağrı en sık rastlanan belirti.
Böbrek ağrısının şiddeti değişiyor. Bazı kişilerde belli belirsiz
bir sızlama şeklinde görülürken bazılarında son derece şiddetli,
kıvrandırıcı ve hastaneye yatmayı gerektirecek yoğunluğa kadar
ulaşabiliyor. Dr. Özveren ağrının şiddeti konusunda şunları
söylüyor: “Ağrı atakları taşın üreter içerisindeki hareketi ve buna
bağlı spazmlara bağlıdır. Şiddetli ağrı atakları genellikle 20 - 60
dakika arasında sürebilir. Böbrek ağrısı, taşın bulunduğu vücut
tarafında olur. Ağrının yeri taşın yerine ve hareketine göre
değişebilir. Böbrekte veya üst üreterdeki taş, kaburga ile kalça
arasında yan (böğür) ağrısına sebebiyet verir. Alt üreterde ve
mesaneye yakın taşlar karın alt kısmında veya cinsel organa doğru
yayılan ağrıya yol açar.” Böbrek taşı hastalığında tek belirti ağrı
değil. İdrarda kanama, bulantı, kusma, idrar yaparken acı-yanma, ve
idrar sıkışıklığı hissi de hastalarda görülüyor. İlginç olarak
belirti vermeyen böbrek taşlarına da rastlanıyor. Bu taşlar ancak
kontrol sırasında ya da başka amaçla çekilmiş filmlerde tesadüfen
saptanıyor. TANI YÖNTEMLERİ Böbrek taşı tanısı için hastalık
belirtilerinin yanında, laboratuar tahlilleri ve radyolojik
tetkiklerden yararlanılıyor. Dr. Bora Özveren tanı için kullanılan
yöntemleri şöyle sıralıyor: DİREKT RÖNTGEN FİLMİ Taşların çoğu
standart, yatarak çekilen röntgen filminde görülüyor. Ancak
bazıları, örneğin ürik asit taşları ve ufak taşlar saptanamıyor.
İNTRAVENÖZ PİYELOGRAM (IVP) İlaçlı böbrek filmi olarak da bilinen
IVP’de röntgen ışını altında görülebilen bir boya maddesi damar
içine veriliyor. Bu boya böbrekten süzülerek idrar kanallarına
atılıyor. Boya böbrekler ve kanallardan geçtiği esnada çekilen
filmlerde tüm idrar yolu ve taşları görüntülemek mümkün.
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ (BT) Özel bir tomografi incelemesi olan
“kontrastsız helikal BT”, yani damardan ilaç verilmeden çok kısa
bir süre içerisinde yapılabilen yöntem ile tüm böbrek taşları
saptanıyor. BT, idrar yollarındaki her boyut ve tipteki taşları
saptamada ve idrar yolu tıkanıklığını göstermede en hassas yöntem
olarak günümüzde altın standart olarak kabul ediliyor.
ULTRASONOGRAFİ Özellikle hamileler gibi radyasyondan uzak durması
gereken hastalarda ultrasonografi tercih ediliyor. TEDAVİSİ Taş
hastalığının başlangıç ve acil (akut) safhasında tüm hastalar için
benzer tedavi uygulanıyor. Başlangıç safhada hastalara, taşın
kendiliğinden düşmesi beklenirken, sadece ağrı kesiciler ve su
içmesi öneriliyor. Ağrı kesici ve sıvı tedavisini ağız yoluyla
alabilen hastalar evine gönderilerek ayaktan takip ediliyor. Ancak
ağrı çok şiddetliyse ve hasta su içemiyorsa hastaneye yatırılması
gerekebiliyor. Taşın düşürülemediği durumlarda ise girişimsel
tedavi yöntemleri tercih ediliyor. Halk arasında en çok bilinen
yöntem olan taş kırma konusunda Dr. Özveren şunları söylüyor: “Taş
kırma, girişimsel tedaviye ihtiyaç duyulan hastaların çoğunluğunda
uygulanabilen başlıca yöntem. Özellikle böbrek içinde ve üreterin
üst tarafında yer alan taşlar için iyi bir tedavi şekli olarak
kabul ediliyor. Buna karşın 2 cm’den büyük, sert, veya böbreği
tümüyle dolduran taşlarda uygun bir yöntem değil. Bu yöntemde
direkt olarak taşa yönlendirilen yüksek enerjili şok dalgası, cilt
ve iç organlara zarar vermeden ilerleyerek taş yüzeyinde kırılma
etkisi yapıyor. Bu şok dalga enerjisi ile taşlar küçük parçalara
kırılarak idrar yolundan kolaylıkla atılması sağlanıyor. “ Çok
büyük taşlar içinse perkütan böbrek taşı çıkarılması yöntemi
kullanılıyor. Bu metotta çok büyük veya komplike taşlar, ya da taş
kırma tedavisine dirençli taşlar ciltten böbrek içerisine
yerleştirilen bir tüp yoluyla çıkartılıyor. Acıbadem Hastanesi
Kadıköy Üroloji Uzmanı Op. Dr. Bora Özveren, üreteroskopi adlı
operasyondan da söz ederek şöyle diyor: “Üreteroskopi ile üreterin
alt ve orta kısmında tıkanıklığa yol açan taşların çıkarılmasında
kullanılıyor. Üreteroskopik girişimde, çok ince bir teleskopik alet
ile idrar borusundan ve mesaneden geçilerek üreterin içerisine
giriliyor. Bu ince ve esnek endoskop ile üreter içerisinde
ilerleyerek tıkanıklığa yol açan taşa ulaşılarak taş çıkartılıyor.”
İlk taş olayından bir yıl sonra hastalar ultrason ve direkt film
ile kontrol ediliyor. Bu dönemde yeniden taş hastalığı yaşamamak
için hastaların özellikle sıvı alımına dikkat etmesi gerekiyor.
Kaynak: www.ntvmsnbc.com