Böbrek taşından korunmanın etkili yolu
Abone olMedical Park Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Kurtuluş, böbrek taşı hastalığı ile ilgili bilgilendirdi.
Son yıllarda giderek artan ve çoğu zaman doğum sancısıyla
kıyaslanacak kadar şiddetli ağrıyla kendini gösteren böbrek
taşlarının nedenleri arasında ilk sırada yanlış beslenme geliyor.
Taş hastalığının su tüketiminin az, protein ve tuz tüketiminin
fazla olduğu toplumlarda daha sık görüldüğünü söyleyen Medical Park
Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Kurtuluş,
kakao ve pancarın taş hastalıklarına neden olabileceğini limonata
ve greyfurtun ise böbrek taşından koruduğunu söyledi. Doç. Dr.
Fatih Kurtuluş, taş hastalığı ile ilgili şu bilgileri verdi:
İdrar yolları taş hastalığı, oluşumunda pek çok faktörün rol oynadığı önemli bir sağlık sorunudur. Bilinen en eski idrar yolu taşı Mısırlı mumyalarda bulunmuştur ve 6 bin yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Antik çağdan beri varlığı bilinen bu hastalığın toplumda görülme sıkılığı yüzde 10-15’tir. Taş hastalığı daha çok sıcak iklimlerde görülmekte, su tüketiminin az, protein ve tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda sıklığı artmaktadır. Ülkemiz taş hastalığının sık rastlanıldığı coğrafyalardan biridir. Özellikle kuru ve sıcak havanın hakim olduğu güney bölgelerimizde sıklıkla görülmektedir.
ÇOCUKTA DA GÖRÜLÜR
İdrar yolu taşları her yaşta görülmekle birlikte daha çok 25-40 yaşları hastalığıdır. Erkeklerde kadınlara oranla 3-4 kat daha sık gözlenmektedir. Enfeksiyon taşları ise kadınlarda daha sık görülmektedir. Çocuklarda taş hastalığı, tüm taş hastalarının yüzde 2-3 kadarını oluşturmaktadır.
TEKRARLAYAN İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARINA DİKKAT
Taşlar, hiç belirti vermeyebileceği gibi çok kıvrandırıcı ağrılara da sebep olabilir. Klinik belirtiler daha çok yaşa bağlı olma eğilimindedir. Yetişkinlerde böğür ağrısı ve idrarda kanama görülürken, küçük çocuklarda kusma ve huzursuzluk ile karşımıza çıkabilirler. Ağrı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve idrarda kanama şikayetleri hastaları hekime getiren unsurlardır. Bu yakınmalar ile başvuran hastalara direkt üriner sistem grafisi, ultrasonografi, IVP ve üriner sistem tomografisi incelemelerinden biri ya da birkaçı yapılarak teşhis konulabilmektedir. Böbrek pelvisindeki taşlar mutlaka tedavi edilmelidir. Aksi takdirde böbrekte fonksiyon kaybına ve enfeksiyona sebep olabilirler.
TAŞTAN KORUNMAK İÇİN YÜRÜYÜŞ YAPIN
Modern tıbbın primer amacının hastalıklardan korumak olduğunu
düşünürsek; taş hastalığı için önlenebilir risk faktörleri olan
beslenme alışkanlığı, yaşam tarzı ve sıvı alımının düzenlenmesi bir
sağlık politikası olmalıdır. Diyet, üriner sistem taş hastalarının
çoğunda önemli bir rol oynar. Enfeksiyon taşı olan hastalar hariç,
tüm taş hastaları ayrıntılı diyet anemnezi, metabolik değerlendirme
ve sonrasında yapılan diyet önerilerinden büyük fayda görür. Diyet
değişiklikleri taş rekürrenslerini azaltır ve farmakolojik tedavi
uygulanacak hastalarda ek fayda sağlar. Aktivite, taş oluşum
riskini azaltır. Günlük egzersiz ve yürümeyi ihmal etmemek
gereklidir.
LİMONATA VE GREYFURT TAŞTAN KORUR, KAKAO VE
PANCAR TAŞA NEDEN OLUR
Bugünkü bilgiler ışığında üriner sistem taş hastalığı için öneriler
şu şekilde sıralanabilir: Hastalar, ideal kilolarına ulaşmak için
düşük kalorili diyetlerle kilo verme konusunda
cesaretlendirilmelidir.
Hastalara, günlük idrar miktarı 2 litre olacak şekilde su içme
konusunda ısrar edilmelidir. Yatmadan önce 500 ml su içilmesi
önerilmelidir. Sıvı alımı 24 saat içerisinde dengeli dağıtılmalı,
terleme nedeniyle ekstra bir sıvı kaybı varsa miktar
arttırılmalıdır.
VİTAMİN D TAKVİYESİ YAPIN
*Suyun yerini almamak kaydıyla diğer sıvılar tüketilebilir.
Limonata ve greyfurt suyunun sitrat miktarını arttırarak koruyucu
bir rol oynadığı gösterilmiştir. Kola ve gazlı içeceklerin tüketimi
sınırlandırılmalıdır
*Hayvansal protein alımı sınırlandırılmalıdır. Et, balık, tavuk,
yumurta, süt ve süt ürünlerinden alınan protein 50-60mg/gün'ü
aşmamalıdır.
*Aşırı miktarda karbonhidrat tüketiminden kaçınmak gerekir.
*Aşırı miktarda doymuş yağlardan tüketilmemeli ve kalori ihtiyacı
omega 3 yağ asitleri içeren yiyeceklerden sağlanmalıdır.
*Tuz tüketimi azaltılmalıdır.
*Süt, yoğurt ve peynir aşırı olmamak kaydıyla düzenli olarak
tüketilmelidir. Aşırı tuzlu peynirlerden uzak durulmalıdır.
*Hastalar meyve ve sebze tüketimi konusunda yönlendirilirken, aşırı
oksalat içeren ıspanak, kakao, pancar gibi yiyeceklerden ise uzak
durulmalıdır.
*Hastalara Vitamin D takviyesi yapılmamalı, vitamin C alımı ise
günlük 1500-2000mg ile sınırlandırılmalıdır. Vitamin B6 eksikliğine
ise dikkat edilmelidir.
BOYUTUNA VE YERİNE GÖRE TEDAVİ
Taşların tedavisi boyutuna ve bulundukları yere göre değişmektedir.
5 milimetreye kadar olan taşlar, medikal tedavi ve bol sıvı alımı
ile kendiliğinden düşebilmektedir. Taşın boyutu büyüdükçe
müdahalesiz düşürme olasılığı azalır. Taşlara yönelik tedavi
yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz:
ESWL (Vücut Dışından Şok Dalgaları ile Taş Kırma): Böbrek taşlarının tedavisinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Şok dalgaları ile taş kırılarak, taş parçalarının idrar yoluyla atılması beklenir. Bu süreç haftalarca sürebilir ve ağrılı olabilir. Bazı durumlarda kırılan taşlar tıkanıklığa sebep olabilir. Ek tedavi gereksinimi olabilir.
PCNL ( Perkütan Nefrolitotripsi ): Böbrek taşları büyük olduğunda veya ESWL ile kırılamadığında uygulanan bir yöntemdir. Bel bölgesinden 1santimlik bir insizyon ile böbreğe endoskopik yoldan girilerek, taş bir bütün halinde ya da çeşitli enerji kaynaklarıyla kırılarak aynı yoldan dışarı alınır.
URS (Üreteroskopi): Üreter kanalı içerisindeki taşlar düşmezse ya da kırılamazsa, idrar yolundan üreteroskop ile girilerek holmium lazer ya da başka enerji kaynaklarıyla kırılabilirler. Fleksible (kıvrılabilen) üreteroskoplar ile böbrek içindeki taşlar bile endoskopik olarak tedavi edilebilmektedir (R.I.R.S)