’’BM’nin İsrail ile ilgili aleyhte 280’e varan kararı var, ama...’’
Abone olCumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in İsrail’in saldırılarını görmezden geldiğini vurgulayarak ’’BM’n...
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş
Milletler’in İsrail’in saldırılarını görmezden geldiğini
vurgulayarak ’’BM’nin İsrail’le ilgili aleyhte 280’e varan kararı
vardır. Ama hiçbirinin icrası yoktur.’’ dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hatay
mitinginin ardından 57 yıl sonra ilk kez iktidar partisinin
belediyeyi kazandığı İskenderun’a geçti. Helikopterle geldiği
İskenderun’da sevgi gösterileriyle karşılanan Erdoğan, Atatürk
Anıtı alanındaki iftar programına katıldı. Programda konuşan
İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, “Cumhurbaşkanı adayı ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kentimize gelerek bizi şereflendirdi.
57 yıldır ilk defa İskenderun iktidar ile buluştu. Ben burada sayın
Başbakanıma ve Adalet eski Bakanıma ve emeği geçenlere teşekkür
ediyorum" dedi.
Daha sonra konuşan Başbakan Erdoğan ise, İskenderun’un 57 yıl
aradan sonra iktidar partisi ile buluşmasının bir milat olduğunu
söyledi. İskenderun’da 57 yıl aradan sonra iktidar partisi üyesi
bir belediye başkanının göreve geldiğini ve bunun çok anlamlı
olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu bir milattır, yeniden dönüşümün,
değişimin miladıdır. Bu vesileyle 30 Mart’ta tercihini AK
Parti’den, hizmetten yana kullanan tüm İskenderunlu kardeşlerime
şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.
İftara İsevi din adamları ile farklı inanç ve cemaat mensuplarının
da katıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Hatay ve İskenderun bu güzel sofrayla bir kez daha farklılığını
ortaya koyuyor, dünyaya hoşgörü mesajı veriyor. Ortadoğu’da kanın,
gözyaşının, farklı olana tahammülsüzlüğün had safhaya çıktığı
dönemde Türkiye’de böyle bir sofranın kurulmuş olması hem bölgemiz
hem dünya için en güzel mesajdır. Biz, bu sofradaki dostluğu,
kardeşliği, dayanışmayı 12 yıl boyunca en güçlü şekilde savunduk,
savunmaya devam edeceğiz. Bölgemizde ve dünyada hoşgörüsüzlük ne
kadar artarsa artsın Türkiye hep farklı yerde durmaya, hoşgörüyü
yüceltmeye devam edecektir."
Başbakan Erdoğan, 100 yıl önce sınırların yeniden çizildiği
dönemde, farklılıkların bir arada yaşadığı iklimin de yok
edildiğini, 100 yıllık süreçte Ortadoğu’da farklı olana karşı çok
acımasızca zulümler gerçekleştirdiğini vurgulayarak, şöyle devam
etti:
"Türkiye’de de geçmişte bazı tatsız olaylar yaşandı. Dersim
olaylarıyla Alevi vatandaşlarımıza zulmedildi. 6-7 Eylül
olaylarıyla azınlık vatandaşlarımıza zulmedildi. Farklılıklara
tahammül azaltılmaya, toplumun arasına nifak sokulmaya çalışıldı.
12 yıl önce iktidarı devraldığımızda Türkiye’nin bütün
farklılıklarının bir zenginlik olduğunu ifade ettik ve bunun
arkasında durduk. Her türlü farklılığı bu ülkenin asli unsuru
olarak gördük ve herkesin kendi kimliğiyle kültürüyle kendi yaşam
tarzıyla varlığını savunduk. Bu alanda çok önemli ilerlemeler
kaydettik. Doğuda, güneydoğuda sessiz devrimlere imza attık, Alevi
vatandaşlarımızın hakları için önemli adımlar attık. Azınlıkların
sorunlarına samimiyetle eğildik, bunları yaparken çok ciddi
engellerle karşılaştık. Yaptığımız her reforma karşı çıkanlar, bunu
geciktirmek, engellemek isteyenler çıktı. Biz, hiçbir tahrike boyun
eğmeden, doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz yolda yürüdük. Bugün
manzaraya baktığımızda, bu topraklarda dostluğun ve kardeşliğin
düne nazaran çok daha iyi noktada olduğunu görüyoruz, inşallah
yarın bugünden de iyi olacak."
Yeni Türkiye’nin bütün dinlere, bütün inanç gruplarına, tüm etnik
köken ve kültürlere eşit mesafede duracağını belirten Erdoğan, 77
milyonun dost ve kardeş olarak bir arada yaşayacağı herkesin ülkesi
olacağını vurgulayarak, "Şunu, bir inancın ilkesi olarak
söylüyorum. Biz bu ülkede Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla,
Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Gürcü’süyle, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla,
Roman’ıyla, Alevi’siyle, Sünni’siyle, aklınıza ne gelirse 77
milyonun hepsini yaratılanı Yaradan’dan ötürü severiz anlayışıyla
seviyoruz, burada ayrımcılığa asla yer yok" dedi.
Türkiye’de yıllar yılı azınlıkların gayrimenkullerine el
konulduğunu, AK Parti iktidarıyla bu gayrimenkulleri sahiplerine,
azınlıklara devretmeye başladıklarını anlatan Erdoğan, şu ana kadar
yaklaşık 3 milyar lirayı bulan gayrimenkul iadesini
gerçekleştirdiklerini bildirdi. Erdoğan, "Niçin bizden öncekiler
yapmadı? Onların adalet duygusu bizim ulaştığımız yerde değildi de
onun için, ama biz bunu gerçekleştirdik. Bakın cek-cak ile
konuşmuyorum, yapacağımızı konuşmuyorum, ’yaptık’ diyorum,
aramızdaki fark bul" ifadesini kullandı. –
"CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI BİR REHAVET MAKAMI DEĞİLDİR"
Başbakan Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçiminin yeni
Türkiye için bir milat olduğunu dile getirerek "Biz, cumhurun
başını seçeceğiz, devletin başını seçeceğiz ve cumhurbaşkanlığı
makamı bir rehavet makamı değildir. Vazo seçmiyoruz, saksı
seçmiyoruz, Türkiye’yi yönetecek bir Cumhurbaşkanı seçiyoruz, bunun
üzerinde dikkatle duralım" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için açıkladığı vizyon belgesinde
farklılıkların bir arada yaşaması konusunda özellikle önem
atfettiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her dinin mensuplarının, her mezhebin mensuplarının, her
cemaatinin mensuplarının özgürce faaliyet göstermesini,
kimliklerini özgürce ifade etmelerini, inançlarını özgürce
yaşamlarını savunuyoruz. Yeni Türkiye’de bunu daha güçlü şekilde
savunacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Başkasının özgürlük
alanını kısıtlayanlara elbette müsamaha gösterilemez, özgürlükler
de yasaklanamaz, kısıtlanamaz, daraltılamaz. Bizim yeniTürkiye
dediğimiz kavram işte bu sofradaki manzaradır."
"Tek millet" kavramının içinde Türkiye’de yaşayan bütün etnik
grupların mütalaa edildiğini, "tek bayrak" kavramıyla da Türk
bayrağını tarif ettiğini belirten Erdoğan, "Bayrağımıza eş,
bayrağımıza alternatif bir bayrak düşünenler aldanırlar. Bazı
yerlerde direklerden bayrağımızı indirmek suretiyle tatmin olmak
gayreti içinde girenler, son günlerde olduğu gibi direklerden
indirilirler. Bundan sonrası çok daha farklı olabilir"
değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye’de 26 havaalanı olduğunu,
şu anda 52 havalimanı bulunduğuna değinerek, Adana-Mersin arasına
da Çukurova Havalimanı’nı yaptıklarını, Hakkari’ye de havalimanı
yaptıklarını, engellemeye çalışanların da bunu başaramayacağını,
sadece havalimanının açılışını geciktirdiklerini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı adaylarından bir tanesi, Hakkari’ye havalimanı
yapılmasını engelleyenlerle dirsek teması halinde. Bunlar bu ülkede
kendilerine bu tür destekler olmasa zaten parlamentonun yolunu da
bulamazlar fakat biz milletimizin içinden çıktık, milletimizle
beraber yürüyoruz. Belli güç odaklarının değil, milletimizin
içinden. Birisi ’siyasal Kürtçülerin temsilcisiyim’ diyor, öbürü
’siyasal Türkçülerin temsilcisiyim’ diyor. Bir tanesi de çıkıyor
diyor ki ’ben de kumsalların partisiyim’ diyor. Artık kumsallar da
elinde kalmadı, artık kumsallarda da AK Parti var. Barış, hoşgörü,
sevgi, saygı anlayışına insanlık olarak bugün her zamankinden daha
fazla ihtiyacımız var. Bulunduğumuz coğrafyada, hemen yanı
başımızdaki Suriye başta olmak üzere her gün oluk oluk kan akıyor,
onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce can sönüp gidiyor.
Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Libya’da ölen her bir insanın
kendi öz kardeşimiz, arkadaşımız, komşumuz, dostumuz olduğunu
varsayarak şayet yaşanan trajedinin boyutlarını daha iyi anlarsak
inanıyorum ki bölge huzura çok daha çabuk kavuşacaktır."
"COĞRAFYAMIZDAKİ ÖLÜMLERE SADECE BİR İSTATİSTİK OLARAK BAKAN
DÜNYA"
Erdoğan, Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın neredeyse
tamamının Ortadoğu’daki dram karşısında anlaşılması ve inanılması
güç bir kayıtsızlık içerisinde bulunduğunu vurgulayarak şöyle devam
etti:
"Coğrafyamızdaki ölümlere sadece bir istatistik olarak bakan dünya,
aslında kendi ruhunu, kendi kalbini, kendi vicdanını kaybettiğinin
farkında değil. Halbuki Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor; ’Düşmanın dahi
insan olduğunu unutma’ Batı’da, Suriye’deki insan kayıpları
konusunda sergilenen hassasiyet, okyanustaki balinaların geleceği
için duyulan kaygı kadar bile olmadı, olamadı. Biz, asla onlar gibi
olmayacağız. Biz, canı yanan her kardeşimizin acısını yüreğimizde
hissetmeye devam edeceğiz. Yardıma ihtiyaç duyan her kardeşimizin
yanındayız, yanında yer almaya, ekmeğimizi bölüşmeye, imkanlarımızı
paylaşmaya devam edeceğiz. İnsanı yaratılmışların en şereflisi
olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Yunus Emre ne diyor; ’İki
cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise’, bırakın öldürmeyi, gönül
kırmayı bile onaylamayan bir medeniyetin, kültürün
takipçileriyiz."
Suriye’den gelen kardeşlerine Ensar anlayışıyla sahip çıkan, tüm
zorluklara göğüs gererek onları kucaklayan, evini, ekmeğini
paylaşan Hataylılara şükranlarını sunan Erdoğan, "Bu zor günler
Allah’ın izniyle geçtiğinde geriye işte bu kardeşlik iklimi, bu
dayanışma ruhu, bu paylaşma erdemi kalacak. İşte o zaman
Suriye’deki kardeşlerimizle birbirimizle çok daha fazla
kenetleneceğiz" diye konuştu.
Ülkelerin fiziki sınırlarının başka, gönüllerdeki, vicdanlardaki
sınırların başka olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim Suriye’deki kardeşlerimizle aramızda gönül sınırı zaten
yoktu. Bu zor günlerde çok daha fazla kaynaştık, çok daha fazla
bütünleştik. Hiçbir zulüm payidar olmamıştır. Suriye’deki
kardeşlerimizin maruz kaldıkları zulüm de inşallah payidar
olmayacaktır, en yakın zamanda sona erecektir. Biz Allah’ın
adaletinin mutlak olduğuna inanıyoruz. İnşallah o adalet yakın
zamanda tecelli edecektir."
İnsana dair hiçbir değeri, kutsalı tanımayan İsrail devletinin
kasıtlı olarak, bu mübarek günlerde Gazze’ye saldırdığını belirten
Erdoğan, önce hava, ardından da kara harekatı ile çocuk, kadın,
yaşlı demeden Filistinlileri katlettiğini, büyük bir pervasızlıkla,
şımarıklıkla saldırılarını sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Ben sesleniyorum; Birleşmiş Milletler başta olmak üzere,
uluslararası sistemin koruyucusu, gözeticisi olması gereken
kurumlar da İsrail’in bu azgınlığı karşısında etkili bir tepki
ortaya koymayarak, yaşanan insanlık suçuna ortak oluyor. Bugüne
kadar Birleşmiş Milletler’in İsrail’le ilgili aleyhte 280’e varan
kararı vardır. Ama hiçbirinin icrası yoktur. Böyle bir Birleşmiş
Milletler olabilir mi? Niçin kuruldu Birleşmiş Milletler? Dünya
barışı için. Peki dünya barışı için ne yaptılar? Bu soruyu
kendilerine sormaları lazım. İnsanlığın huzuru için ne yaptılar? Bu
soruyu kendilerine sormaları lazım. Turistik seyahatle bu iş
yürümez. Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde dikkat
edelim bir tane Müslüman ülke yok. Buradan adalet çıkar mı?
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Birleşmiş Milletler’in
reforma edilmesi şart. Kuruluşunda o günün şartları içinde böyle
kurulmuş olabilir, ama şu anda oradan adalet adına hiçbir şey
çıkmıyor."
“POLİTİKAMIZ ASLA ÇIKAR ODAKLI DEĞİL"
İslam dünyasının bu katliam karşısındaki tavrının da kendilerini
incittiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye ve birkaç ülke haricinde
İsrail’e karşı sesini yükselten, tepki koymaya çalışan, zorlayan
bir devletin olmadığını söyledi. "Bir Katar, Venezuela, Şili,
Küba’nın dışında neredeyse yok. Geçen Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi’nde bir de Çin’in olumlu açıklamalarını duyduk. Bunun
dışında yok" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı sergilediği vahşete,
Kudüs’te kutsal mekanlara karşı uzun süredir davam ettirdiği
saygısızlıklara. Geçenlerde yakınlarım gitti, Mescid-i Aksa’da
utanmadan, sıkılmadın o kirli postallarıyla bizim mescitlerimize
girecek kadar bunlar alçaldılar. Bütün bunlar bizim sadece
inancımızın değil, insanlığımızın, vicdanımızın, ahlakımızın
gereğidir. Tarihi sorumluluğumuzdur. Orta Asya’dan Balkanlar’a,
Kafkasya’dan Ortadoğu’ya, Afrika’dan Güney Asya’ya kadar gönül
bağımız, tarihi müştereklerimiz olan tüm toplumlara yeniden ve daha
güçlü ilişkiler kurmak için çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz.
Bu politikamız asla çıkar odaklı değildir. Biz kardeşlerimizle ne
onların petrolü için, ne madeni için ne de başka imkanları için
yakınlaşıyor değiliz. Biz sadece sahip olduğumuz müştereklerin ve
ortak tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların gereğini yerine
getirmenin peşindeyiz."
"İNSANİ YARDIMLARI AKTARMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye’yi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her alanda
güçlü bir şekilde büyütmeye, krizlerden, kaostan uzak tutmaya devam
edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Ortadoğu’daki yangının Türkiye’yi
de etkisi altına almasına müsaade etmeyeceğiz. Birilerinin bunun
için çabaladığını, Türkiye içine nifak tohumları serpmeye
çalıştığını biliyoruz. Devlet olarak da millet olarak da bu tuzağa
düşmeyeceğiz" diye konuştu.
Türkiye’nin hakkın, hayrın, adaletin ve barışın tarafını tutmaya,
bölgede kardeşlik, dostluk ve dayanışmayı savunmaya güçlü şekilde
devam edeceğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"10 Ağustos seçimiyle birlikte inanıyorum ki Türkiye’nin öncü rolü
daha da güç kazanacaktır. 10 Ağustos’ta inşallah kapılar ardına
kadar açılacak. Yeni Türkiye, içeride huzur ve istikrarın, dışarıda
barışın ve dayanışmanın daha güçlü savunucusu olacaktır. Rabbim bu
mübarek günde Ortadoğu halklarını, tüm insanlığı muhafaza etsin.
Bizler insani yardımlarımızı Gazze’ye aktarıyoruz, Suriye’ye
aktarıyoruz, aktarmaya da devam edeceğiz. Rabbim kardeşliğimizi,
dayanışmamızı daim eylesin. Şu güzel sofradaki dostluğun,
kardeşliğin, paylaşım ruhunun hem Türkiye’ye hem bölgemize hem
dünyaya hakim olmasını niyaz ediyor, Hatay ve İskenderunlu
kardeşlerimizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum."
"GÜZEL BİR MİLAT OLSUN"
Başbakan Erdoğan, 10 Ağustos’tan sonra ilk ziyaretler zinciri
içerisinde İskenderun’a geleceğini söyledi. İskenderun’un bütünüyle
bir değişimi, dönüşümü yaşayacağını belirten Erdoğan, Hatay’ın
tümüne 12 yılda 11 milyar yatırım yaptıklarını, bunların artarak
devam edeceğini yineledi. Herkesin Kadir Gecesi’ni ve Ramazan
Bayramı’nı kutlayan Erdoğan, "İnşallah Ramazan Bayramı birliğimiz
için, beraberliğimiz için, inşallah dostluğumuz için güzel bir
milat olsun" dedi.
(İHA)