BM'de 'İslam' tartışması!

Abone ol

11 Eylül'den sonra çok tartışılan 'İslam Korkusu' BM'deki seminerde de tartışıldı. Annan'ın katıltığı seminerde, Osmanlı'dan da bahseden uzmanlar şunları konuştu:

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda düzenlenen bir seminerde konuşan akademisyen ve uzmanlar İslam korkusundan beslenen İslam karşıtlığının Yahudi karşıtlığına benzer bir seyir izlediğini belirterek, bu düşmanlığın ortadan kaldırılmasının uzun bir zaman alacağına dikkat çektiler. BM Genel Sekreterliği İletişim Müsteşarı Shashi Tharoor tarafından yönetilen ve ilk oturumu BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından da takip edilen ''İslam Korkusuna Karşı Çıkma: Hoşgörü ve Anlayış İçin Eğitim'' başlıklı seminerde konuşan uzmanlar, İslam düşmanlığı ve karşıtlığının engellenmesi için siyasi liderler, medya, sivil toplum örgütleri ve uluslararası örgütlerin çaba harcaması gerektiği uyarısında bulundular. İslam ve modernizm konusunda çalışmalarıyla tanınan Seyid Hüseyin Nasr, seminerde yaptığı konuşmada, Batılıların ''öteki'' olarak tanımladıkları dünyanın geriye kalan kesimlerini ''düşman'' olarak görmeye eğilimli olduğunu iddia ederek, özellikle Soğuk Savaş sonrasında İslam karşıtlığının büyük bir tırmanışa geçtiğini kaydetti. Oysa İslam dünyasının tek bir görüş ya da anlayıştan ibaret olmadığını ifade eden Nasr, İslam'ın demokrasi ve modernizme değil, sadece modernizmin sebep olduğu bazı sorunlara karşı olduğunu ifade etti. Nasr, buna rağmen İslam'ın sürekli olarak modernizme karşıymış gibi sunulduğuna dikkat çekti. ''OSMANLI'NIN HOŞGÖRÜSÜ BUGÜN BİLE ÖRNEK ALINABİLECEK DÜZEYDE'' İslam'ı gerçek manasıyla algılayan Osmanlı'nın diğer dini azınlıklara gösterdiği hoşgörünün bugün bile bir model olarak alınabilecek düzeyde olduğunu ifade eden Nasr, 1,2 milyar insanı temsil eden İslam'a karşı korkunun ve düşmanlığın giderilmesi için Batı'daki medya, akademik ve siyasi çevreler kadar Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlar da dahil olmak üzere bütün Müslümanlara büyük görevler düştüğünü söyledi. Nasr, 2. Dünya Savaşı sırasında Pearl Harbor saldırısı dolayısıyla Hollywood'da pek çok Japon karşıtı film yapılmasına rağmen, Japonların inancı olan Şintoizm karşıtı bir akıma rastlanmadığını, oysa bazı Müslümanların yaptıklarından dolayı son dönemde İslam'ın hedef alındığını kaydetti. Seminerde konuşan Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi John Esposito ise, İslam hakkında medyanın verdikleri ve bu konudaki yaygın cehaletten dolayı İslam'a karşı büyük bir önyargının olduğunu kaydederek, bu karşıtlığın sadece İslami aşırıcılığa ya da köktendinciliğe karşı değil İslam ve Müslümanların tamamına karşı olduğunu ileri sürdü. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra bazı Batılı yorumcuların derhal İslam'ın bir tehdit oluşturduğu üzerine yorumlara başladığını ve ''Müslümanlar geliyor'' korkusunu yaydığını kaydeden Esposito, medya ve batılı siyasetçilerin ne türden bir İslam düşmanlığı yaptıklarına dair çeşitli örnekler verdi. Bu kampanyalar neticesinde batılı ülkelerde yaşayan Müslümanlara karşı nefret suçlarının tırmanışa geçtiğini söyleyen Esposito, bu saldırıların 11 Eylül saldırılarından bu yana ılımlı Müslüman girişimcilere ve örgütlere de yöneldiğini ifade etti. Özellikle 11 Eylül 2001 terörist saldırılarından sonra artış gösteren İslam karşıtlığının tıpkı Yahudi karşıtlığında olduğu gibi kolay kolay ortadan kaldırılamayacağını ifade eden Esposito, bunun için siyasi liderler, medya, sivil toplum örgütleri ve BM gibi uluslararası örgütlere önemli görevler düştüğüne dikkat çekti. Esposito, bir ilahi din olarak İslam'ın düşman olamayacağını, ancak dini aşırıcılığın düşman olabileceğinin altını çizdi. İngiltere merkezli İslami Yardım Örgütü Başkanı Hany al-Banna da yaptığı konuşmada, İslam fobisinin belirli çevrelerce pomplandığı üzerinde durarak özellikle BM'ye bu konuda önemli görevler düştüğüne dikkat çekti. Amerikalı Müslüman gazeteci Asma Hasan ise Amerika'da bir profesyonel Müslüman kadın olarak gözlemlerini aktardı.

Günün Önemli Haberleri