BM Genel Kurulunda Erdoğan hakimiyeti

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19 Eylül’de New York’ta Birleşmiş Milletler ( BM ) Genel Kurulu’na hitap etti. Erdoğan 13. kez yaptığı bu konuşmada “Dünya beşten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür” mesajını yeniledi. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu bunun dışında bir statünün kabul edilmeyeceğini, tek millet iki devlet şiarını ve her şartta Azerbaycan’ın yanında olduğumuzu ifade etti.

“Dünyadaki tüm kökenleri, inançları, kültürleri temsil yeteneğine sahip küresel bir mimari inşa etmeliyiz” diyen Erdoğan ;

Suriye’de 13 yıldır devam eden süreçte siyasi ve sosyal birliğin sağlanması ve toprak bütünlüğüne, 

Kıbrıs’ta Federasyon modelinin olmayacağına, Dünyayı KKTC’nin bağımsızlığını tanımaya, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya,

Nijere yapılacak askeri müdahelenin bu ülkeyle birlikte bölgenin tamamını daha derin bir istikrarsızlığa sürükleme riskine, 

Keşmir’deki kalıcı barışa,

Irak, Filistin, Yemen, Rusya ve Ukrayna’da yaşanan drama, 

PKK  ve DAEŞ, 

AB’nin uzun zamandır ihmal ettiği ülkemize gereken önemi vermesi, 

6 Şubat 2023’te ülkemizde yaşanan deprem, Libya’da yaşanan doğal afet ve Fas’ta yaşanan depreme, iklim değişikliği, gıda güvenliği, su ve toprak kaynaklarının korunmasına...

Yabancı karşıtlığı, ırkçılık, nefret söylemi, ayrımcılık ve kutuplaşmaya teşvikin ve İslam düşmanlığının karşısında mücadele, Avrupa da Kuran-ı Kerim’e karşı düzenlenen saldırılara...

Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde sıfır atık projesine...

Pek çok konu başlığı ve içeriğine değinerek dikkat çekti.

İlk defa Türkiye Başbakanı olarak 2005 yılında Kurula hitap eden Erdoğan’ın konuşmasına tüm dünya liderleri dikkat kesildi. 2014 yılından itibaren aralıksız bu toplantılarda konuşma yapmıştı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası, barışı sürekli kılmak amacıyla Türkiye’nin de içinde bulunduğu 51 ülkenin yer aldığı BM Kurulunda Filistin ve Vatikan’ın özel statüleri var. Kurulun en genç üyesi Güney Sudan’dır.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak bu yıl ki BM Kuruluna katılmadılar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler ( BM ) Genel Kurul toplantıları için gittiği  ABD’nin New York kentinde, Türkevi’nde Tesla ve SpaceX’in kurucusu CEO’su Elon Musk ile görüşüp, 27 Eylül-1 Ekim’de İzmir’de gerçekleşmesi planlanan Teknofest’e davet etti. Bunun yanı sıra Spacex ile işbirliği önerisinde bulundu. Bu görüşme en az BM toplantısı kadar ilgi gördü.

Erdoğan TOGG’la birlikte Tesla’nın da ülkemizde talep gördüğünü bu talep üzerinede Mask’a elektrikli araç şirketinin yedincisini Türkiye’de ülkemizde kurmasını önerdi. İş İnsanı Elon Musk beş fabrikasını Shangay, Berlin, ABD de kurmuş yeni fabrika yatırımı için de Meksika’yı düşündüğüne  dair bir açıklama yapmış. Türkiye’de böyle bir girişimin olması ticari anlamda oldukça önemli olmasının yanında  diğer yatırımcılara da teşvik edici olması bakımından önem arz eder.

Elon Musk dünyanın en zengin iş insanı olmasının yanın da yüksek özgüvenli, sade ve tüketimden uzak duruşu, sıradan normal bir insan tavrı onu dünya liderinin karşısında da etkili kılmıştır. Dünya böylesi yüksek zeka seviyesine sahip beyinlerin bakış açılarına, üretmelerine ihtiyaç duyuyor. Gerçek manada farklılıklar ortaya koyanlar entellektüel  zihinlerin var oluşu, o ülkenin yapısındaki değişimi tetikler. Dünya insanı olabilmek mottosunun konuşulduğu günümüz de bu belki de en kıymetli olan. 

CHP CADI KAZANI

CHP'de pazılın parçaları bir türlü eşleşmiyor. O nedenle resim tamamlanamıyor. Dolayısı ile muhalefet siyasetinin nereye evrileceğini öngörmek mümkün değil. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener seçim ortaklarıyla ipleri koparmış imajı ortaya koysa da bunun bağlayıcı olmadığı hissinden kendimi alamıyorum.

Buna benzer bir yapı, işbirliği eğilim HDP/YSP içinde de var. Bu eğilim giderek plana dönüşüyor sessiz sedasız bir şekilde.

İyi Parti, HDP/YSP büyük ihtimalle CHP içi iktidar savaşlarının sonucunu bekliyor. O savaşın nasıl ve ne şekilde sonuçlanacağının işareti de İstanbul'dan gelecek. o nedenle İstanbul İl Kongresi, CHP'nin Büyük Kurultayı kadar önemli. 

İMAMOĞLU ADAY OLACAK!

Tezini en başından beri savunuyorum. CHP kulislerinde konuşulanlara göre İstanbul kongresini "değişimciler" kazanırsa, siyasetin seyri değişecek. "Kılıçtaroğlucular" kaybetmiş olacak, hem de pek çok kez. O nedenle bu kurultay tarihi bir anlam taşıyor. CHP’de bir dönemin kapanmasına eşlik edecek. Bu tezimi uzun yıllar CHP’de siyaset yapmış bir hocam şöyle destekliyor: 

"Özgür Özel'in adayım diye ortada dolaştığına bakmayın. Özel’in liderlik özelliklerinin olmadığını  ve kurultayı kazanamayacağını en başta kendisi biliyor. Tabi ki bizlerde biliyoruz. Ekrem İmamoğlu gibi birinin bilmemesi mümkün mü? Ekrem Bey bugüne kadar ayağına gelen pek çok fırsatı kaçırdı. Bu son fırsat İmamoğlu için o nedenle bu fırsatı kaçırmayacak.  Kazanamama korkusu Ekrem Bey’in tüm hücrelerini sardığı için İstanbul kongresini alır almaz genel başkanlığa aday olacak."

İstanbul il başkanlığı, ilçe başkanlıklarındaki kavgaların açıklaması bu olsa gerek. İmamoğlu ve ekibi, "Hedefe giden yolda her şey mübah" diyerek ilerliyor. İlk hamle onlara ait kavgada bile. Kılıçdaroğlu'nun ilçe başkanlarıyla görüşmesinden sonra "değişimciler"  harekete geçti ve daha önce değişimci olduğu bilinen CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik il başkanlığına adaylığını açıkladı. Bu ismi önce Erdoğan Toprak, Kılıçdaroğlu'na önermiş ama kabul ettirememiş. Sonra İmamoğlu ile bir araya gelerek karar almışlar. Arkasında Erdoğan Toprak, Rıza Akpolat ve Gökhan Yüksel gibi belediye başkanları olsa da esasında İmamoğlu'nun adayı. Bunu da saklama gereği hissetmedi. Konuşmasında İmamoğlu'nun ‘başarılı belediyecilik’ anlayışına, yaptığı işlere övgüler yağdırdı. Birlikte hareket edeceğinin sinyalini verdi.

PARTİYE DİNAMİT DÖŞEYENLER

 Bu yaşananlara en sert tepkiyi de gazeteci Barış Yarkadaş gösterdi:
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Çelik'in adaylığını internet gazetelerinden öğreniyor. 'Değişim' dedikleri partinin tüm geleneklerini yok etmek demek ki... İBB Başkanı İmamoğlu delege peşine düşüp oy istemesi ve 'açıktan taraf olması' da ayrı bir garabet” diye ifade etti.

Bu mücadeledeki en ilginç nokta ise Kılıçdaroğlu'na yakınlığıyla bilinen Erdoğan Toprak'ın yön değiştirmesiydi. Toprak ve birlikte hareket ettikleri ilçe belediye başkanlarının yön değiştirmesini İmamoğlu'nun aday olma ihtimaline bağlamak mümkündür. Kılıçdaroğlu karşısında Özgür Özel'in kazanamayacağını, bu durumda  başkanlıklarından olacağını biliyorlar.  O nedenle Özel'e değil de,  İmamoğlu'nun aday olmasına yatırım yapıyorlar. Kartlarını açık oynamıyorlar.