Blair rahat, Baykal endişeli!
Abone olİngiltere Başbakanı Blair'in "Ek protokol Rum kesimini tanımak anlamına gelmez" sözleri Baykal'ı kesmedi. CHP lideri bu konuda endişelerini ağır sözlerle ifade etti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ankara Anlaşması'nın ek
protokolünün imzalanmaması gerektiğini ileri sürerek, hükümetin
imzalaması durumunda TBMM'nin onaylamamasını istedi. Baykal, Ek
protokolün imzalanmasının Türkiye'nin KKTC'ye fiilen ambargo
uygulaması anlamına geleceğine dikkati çekti. Baykal, partisinin
olağan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı öncesinde bir
açıklama yaptı. Ankara Anlaşması'nın ek protokolünün imzalanması
sürecini değerlendiren Baykal, ek protokolün imzalanmasının Avrupa
Birliği (AB) sürecinde izlenen hatalı politikalara bir halka
eklenmesi anlamına geleceğini kaydetti. AB ile Türkiye arasında
kurulan ilişkinin doğal gereği olarak böyle bir protokolün
imzalanması zorunluluğunun söz konusu olmadığını ifade eden Baykal,
şöyle devam etti: ''Böyle bir protokolün derhal imzalanması
baskısının Türkiye'ye yöneltilmesinin altında, Türkiye'nin Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımasını sağlama amacı yatmaktadır. Bir
yandan Türkiye'nin derhal Gümrük Birliği Anlaşması'nın kapsamı
içine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni alması isteniyor, öte yandan
'Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkilerinizi
normalleştirmelisiniz' deniliyor. Bizim hükümetimiz de 'Evet bunu
yapacağız' diye resmi bir kararı açıklamış bulunuyor. 17 Aralık
zirvesinde ek protokolün imzalanmasının bir ön şart olarak kabul
edilmesi hatalar zincirinin başlangıcını oluşturmaktadır.'' Baykal,
hükümetin bir süreden beri bu konuda atılacak adımın Kıbrıs
sorununa vereceği zararı görmeye ve çare aramaya başladığını
savundu. Hükümetin ''Protokolü imzalarım, ama bu protokolü
imzalamanın güney Kıbrıs Rum yönetimini Kıbrıs olarak tanımak
anlamına gelmediğine ilişkin rezerv koyarım'' düşüncesine sahip
olduğunu ifade eden Baykal, ''Ama Ankara Anlaşması'nı genişleten
Güney Kıbrıs Yönetimi'ni kapsam içine alan protokol metnini böyle
bir rezerv, şerh koyma imkanını sağlayamadığı görülmektedir'' diye
konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İngiltere Başbakanı Blair
ile görüşmelerinin ardından yaptığı açıklamaya değinen Baykal,
''Başbakan, yapılacak deklarasyonun çok yumuşak bir deklarasyon
olacağını ifade etmiştir. Yani bu trafikte tam bu önemli sorunun
ele alındığı noktada dikkati çekmektedir. Yani Türk hükümetinin
yapmayı düşündüğü deklarasyon konusunda da bir güvensizlik,
rahatsızlık ve tedirginliğin bulunduğu anlaşılmaktadır'' dedi.
''KKTC'YE AMBARGO ANLAMINA GELİR'' Baykal, ek protokolün
imzalanmasının çok önemli hukuki ve ekonomik sonuçları olacağına
dikkati çekerek, protokolün yürürlüğe girmesi halinde Türkiye'nin,
Güney Kıbrıs Rum Yönetim ile ticari ilişkilerinde onlara çok önemli
avantajlar sağlayacak bir uygulama içine gireceğini savundu.
Baykal, protokolün yürürlüğe girmesiyle KKTC'den Türkiye'ye
yapılacak ihracatta yüzde 16 vergi alınırken, Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi'ne ''sıfır vergi'' uygulanacağını ifade etti. Baykal, ''Bu
anlaşma ile KKTC, güney Kıbrıs Rum yönetimi karşısında
cezalandırılmaktadır. Türkiye tarafından da KKTC'ye yönelik ticari
ve ekonomik bir ambargo, abluka uygulanmaya başlanacaktır'' dedi.
Şimdiden KKTC'deki bazı firmaların Türkiye'ye yönelik ticareti
faaliyetlerini sürdürebilmek için Güney Kıbrıs Yönetimi'ne teslim
olmaya başladıklarını öne süren Baykal, ''Yani KKTC daha şimdiden
güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ekonomik olarak sömürgesi haline
dönüşmeye başlamıştır. Ve bu dönüşümde tek kapı olan Türkiye'nin bu
kapıyı KKTC'ye kapayarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne açması çok
belirleyici bir rol oynamaktadır'' diye konuştu. ''SERT OLSA NE
OLUR?'' Ek protokolün imzalanmasının ve kapsamına Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi'nin dahil edilmesinin, ''Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi'ni meşru bir Kıbrıs devleti olarak kabul etmesi anlamına
geleceğini'' iddia eden Baykal, şöyle konuştu: ''Bu durumda
yapılacak olan deklarasyon yumuşatılmış değil, sert olsa ne olur?
Serti de yumuşağı da bir. Siz Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanıma
anlamına gelecek doğrultuda bir adım atıyorsunuz. Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi'nin tanınması Türkiye'nin Kıbrıs davasının uluslararası
hukuki zeminini kaybetmesi anlamına gelir. Bu belge
imzalanmamalıdır. Göz göre göre bu kadar vahim sonuçlar doğuracak
bir belgeyi imzalamanın tarihi sorumluluğu vardır. Bu tehlikeleri,
bu olumsuzlukları niçin göze alıyoruz? AB'ye tam üyelik olanağını
elde edeceğimizi düşünerek... Tam üyelik konusunda en azından 15
yıllık büyük sıkıntılarla dolu, her an kesintilere maruz
kalabilecek bir sürecin başında Türkiye 40 yıllık Kıbrıs davasında
bu kadar önemli bir ödünü vererek yola çıkarsa bu bizi korkarım ne
AB'ye tam üyeliğe götürür, ne de Akdeniz'deki Türkiye'nin etkin
siyasi konumunu sürdürme şansını tanır. Hükümet imzalamamalıdır,
hükümet imzalarsa Meclis onaylamamalıdır. Başbakan'ın bu konuda
çelişkiler içinde olduğunu görüyorum.'' ''Türkiye'nin Kıbrıs
konusunda ödün vereceğini, ancak AB'ye tam üyelik ödününü
alamayacağını'' ileri süren Baykal, tam bir açmazın içinde
bulunulduğunu, hükümetin tarihi bir hatanın içine girmiş olacağını
savundu. Baykal, ''Bugün alelacele Türkiye'ye tam üyelik konusunda
hiçbir somut ciddi gelişme olmadan attırılacak imzanın ve
yumuşatılacak olan deklarasyonun verilen ödünü pekiştirmekten başka
hiçbir sonuç vermeyeceği açıktır. Hükümetin bu hatalı, basiretsiz
tutumunu kınıyoruz. Kıbrıs davasına çok ciddi zarar verecek olan bu
emrivakilere boyun eğen, teslim olmuş anlayışını kınıyoruz'' dedi.
Ek protokolün imzalanması durumunda TBMM'nin olağanüstü toplanması
için girişimde bulunup bulunmayacaklarının sorulması üzerine de CHP
Genel Başkanı Baykal, gelişmeleri izleyerek, zamanlama konusunda
müdahalede bulunacaklarını söyledi.