Biz milletin, muhalefet devletin tarafında oldu
Abone olCumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “12 yıl içinde devletle milletin arasında ne kadar mesafe varsa onları kaldırmak için ...
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “12 yıl içinde devletle milletin arasında ne kadar mesafe varsa onları kaldırmak için çalıştık” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı gerçekleştirilen Türkiye’nin en büyüğü Kuşcağız Aile Yaşam Merkezi’nin açılış törenine ve iftar programına katıldı. 15 bin kişinin katıldığı programda bir konuşma yapan Erdoğan, yapımı tamamlanan tesisin hayırlı olmasını ve iftar programını organize eden Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Keçiören Belediyesi’ne teşekkür etti. İftar vesilesiyle çok değerli bir eserin Ankara’ya kazandırıldığını anlatan Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesi Aile Yaşam Merkezi adı altında vatandaşlara hizmet üreten bir sosyal belediyecilik anlayışının görüldüğünü söyledi. Erdoğan, “Bu hizmet anlayışı hem Ankara’da hem tüm Türkiye’de yaygınlaştı, yaygınlaşıyor” ifadesini kullandı.
Yapımı tamamlanan eserin bugüne kadar inşa edilen en büyük aile yaşam merkezi olduğunu, Selçuklu mimarisiyle yapıldığını dile getiren Erdoğan, eserin Ankara’ya ve Keçiören’e çok farklı bir hava kattığını, merkezin içinde bulunan tesislerle bölge insanının her türlü ihtiyacını gidereceğini eğitim ve boş vakit değerlendirmesinde çok önemli bir katkı sağlayacağını belirtti. Erdoğan, “Bu tür eserlere ihtiyacımız var. Bunların yaygınlaşması özellikle gençliğimizin, ailelerin kendine ait özgüvenini artıracaktır” dedi.
Kuşcağız’ın eski hali hakkında bilgi aldığını kaydeden Erdoğan, birkaç yıl öncesine kadar bölgenin tamamen gecekondulardan oluştuğunu hatırlatarak, “1960’larda ve 70’lerde köylerinden göç eden binlerce vatandaşımız buralara derme çatma gecekondular inşa ettiler ve uzun yıllar buralarda çok büyük çileler çektiler. Bu bölge elektriği ve suyu 80’lerde rahmetli Özal’la gördü” şeklinde konuştu.
“BURADA YAŞANAN BU ÇİLENİN AYNISINI BEN DE KASIMPAŞA’DA YAŞADIM”
Merhum Turgut Özal dönemine kadar evlerde gaz lambalarıyla aydınlatma yapıldığını, suyun taşımayla temin edildiğini ve kadınların mahalle çeşmesinden su taşıdıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yol yoktu, asfalt yoktu, kanalizasyon hiç yoktu. Burada yaşayan binlerce aile, önce merhum Özal zamanında insan yerine konuldular. Ardından da bizim belediyelerimiz döneminde hizmeti gördüler. Burada Kuşcağız’da yaşanan çile inanın on yıllar boyunca Türkiye’nin her ilinde ilçesinde köyünde yaşandı. Burada yaşanan bu çilenin aynısını ben de doğup büyüdüğüm Kasımpaşa’da yaşadım, İstanbul’da. Kömürün çilesini, susuzluğun çilesini insan yerine konulmamanın çilesini on yıllar boyunca çekmek zorunda kaldım.”
Erdoğan, şimdi bakıldığında farklı bir Keçiören görüldüğünü, gecekonduların kısa bir zamanda kentsel dönüşüm ve değişimle kalkacağı ve altyapının hızla her haneyi kapsadığı bir dönüşümün yaşandığını söyledi. Kırk yıl boyunca derme çatma evlerde yaşayan insanların şu anda sağlam ve sağlıklı dairelerde yaşadıklarını anlatan Erdoğan, 11 Haziran’da açılışı gerçekleştirilen Kuzey Yıldızı Rekreasyon Alanı’nın açılışına katılacağını ancak Musul’da meydana gelen olay nedeniyle iptal etmek zorunda kaldığını hatırlattı. O bölgede de gecekonduların yıkıldığını ve son derece güzel binaların yapıldığını anlatan Erdoğan, “TOKİ’yle birlikte Büyükşehir belediyemiz burada yeni bir yapılanmayla adeta yeni bir şehir inşa ediyorlar ve bir cazibe merkezi oluşuyor orada. On yıllar boyunca hem orada yaşayanlar için hem devlet için çok ciddi bir mahcubiyet vesilesi olan o kötü manzara tamamen ortadan kaldırıldı ve şimdi güzeller güzeli bir yemyeşil yaşam alanı inşa edildi. Kardeşlerim biz her zaman şunu söyledik, insanı yaşat ki devlet yaşasın, insanı mutlu olmayan bir devlet baki olamaz, insanına değer vermeyen, insanını insan yerine koymayan bir devlet adil olamaz” dedi.
“BİZ DAMDAN DÜŞEREK BUGÜNLERE GELDİK”
“Biz damdan düşerek bugünlere geldik” diyen Erdoğan, “Şehirlerin çilesini çekerek devletin baskısına, zulmüne inkar ve ret politikalarına tahammül ederek, sabrederek bugünlere geldik. Her zaman bizim yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşamasın, torunlarımız yaşamasın diye bir derdimiz oldu. Eğer devletle millet buluşmazsa, eğer devletle millet kucaklaşmazsa, devlet ayrı bir istikamete, millet ayrı bir istikamete bakarsa oradan adaletsizlik doğar, oradan zulüm doğar, oradan baskı doğar” diye konuştu.
“BİZİM VERDİĞİMİZ MÜCADELE DEVLETLE MİLLETİ KUCAKLAŞTIRMA MÜCADELESİDİR”
“Devlet başka bir istikamete baktı, millet başka bir istikamete baktı” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Devlet, milletin hassasiyetlerini, değerlerini, taleplerini önemsemedi. Devlet, milletin çığlığına, feryadına, arzu ve isteklerine hiçbir zaman kulak vermedi. 12 yıl boyunca bizim verdiğimiz mücadele devletle milleti kucaklaştırma mücadelesidir. Bütün yatırımlarımızı bu amaçla yaptık. Bütün reformlarımızı devletle milleti kucaklaştırmak amacıyla yaptık. Devlet, Hakkari’nin mezrasındaki insanı da Ankara’daki Kuşcağız Mahallesi’ndeki gecekonduluyu da İstanbul Sultanbeyli’deki yoksulu görsün, fark etsin, bunun dertlerine çözüm üretsin dedik. 12 yıl boyunca devletle millet arasındaki mesafeleri kapatmak, engelleri kaldırmak, devletin milletini görmesini, milletin de devletine güvenmesini sağlamak için gayret gösterdik.”
“BİZ MİLLETİN TARAFINDAYIZ, MUHALEFET DE DEVLETİN TARAFINDA”
“Devlet ve millet” diye 2 ayrı tarafı, cepheyi asla kabul etmediklerini vurgulayan Erdoğan, “Bu devlet milletin. Millet varsa devlet vardır. Bazıları “biz tarafsızız” diyor. Kardeşlerim, biz tarafsız değiliz. ‘Başbakanım hangi taraftayız?’ Söyleyeyim. Biz milletin tarafındayız. Muhalefet de devletin tarafında. Aramızdaki fark bu. Peki devlet nerededir? Devlet, ancak milletin hizmetkarıdır. Milletine tepeden bakan, milletini horlayan, tersleyen, öteleyen bir devlet anlayışı bizim tarihimize, bizim devlet ve medeniyetimiz anlayışına tamamen terstir. Bizde, devletle milleti ayrı yere koydular. Devleti, milletin adeta karşısına koydular. Devletin etrafında kümelenen bir bürokratik yapı oluştu, oligarşik yapı. Devletin etrafında kümelenen iş adamları oldu, medya oldu, seçkinci bir çevre oldu, mafya oldu. 24 saatte bir baktınız ki hükümeti indirdiler, yeni hükümeti kurdular. Devlet, milletinden koptu, milletine mesafeli durdu. Milletin değerlerini, milletin taleplerini kendisi için adeta bir tehdit olarak gördü. İşte 12 yıl içinde devletle milletin arasında ne kadar mesafe varsa onları kaldırmak için çalıştık. Devletin kendisine tehdit olarak gördüğü ne kadar özgürlük varsa onları zincirlerinden kurtarmanın mücadelesini verdik. Devlet ne yapıyordu? Sen başörtülüsün, okula gidemezsin, kamuda çalışamazsın, üniversitede okuyamazsın diyordu. Ya inancının gereği olan başörtüsünü çıkaracaksın ya da kapıcı olarak kalacaksın veya ev hanımı olarak kalacaksın. Evlerde hizmetçi, temizlikçi olarak kalacaksın. Bağa, bahçeye gideceksin orada meyve toplayacaksın. Yoksul geldin yoksul gideceksin. İşçisin sen işçi kal diyorlardı. Devlet, bunu söylüyordu. İşte biz, devletin milletine yaptığı bu zulmü ortadan kaldırdık. Devletin tehdit olarak gördüğü hakkı, hak sahiplerine teslim ettik. Hem toplumsal barışı sağladık hem de devlet-millet kucaklaşmasını sağladık. Ne oldu? İşte buyurun. Başı açığıyla, başı örtülüsüyle bütün kardeşlerim bir arada. Ne zarar gördü bu ülke, bu millet ne zarar gördü” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını söyle sürdürdü:
“Bakıyorsunuz devlet bir şeyler daha söylüyordu. ‘Senin etnik kökenin şu, senin kültürünü kabul etmiyorum, senin inancını, senin ana dilini, senin ifade özgürlüğünü kabul etmiyorum’ diyordu. Devlet kendi insanı görmezden geliyor, yok sayıyor, inkar ediyordu. 12 yılda verdiğimiz mücadeleyle işte bu anlamsız yasakları da ortadan kaldırdık. Devlet belli bölgelere yatırım yaparken, belli bölgelere hizmet götürürken, belli bölgeleri de ihmal ediyordu. Biz ne yaptık. 780 bin kilometrekare bu milletindir dedik. Devlet, tamamına hizmet götürmekle görevlidir dedik. Tamamına hizmet taşıdık, okullar inşa ettik, üniversiteler inşa ettik, yollar, barajlar, hastaneler inşa ettik. Geldiğimizde 26 ilin havaalanı varken, şimdi 52 havaalanımız var. Nerede insan varsa en hızlı, en kalite hizmeti de oraya ulaştırmanın çabası içerisinde olduk. Geldiğimizde 69 üniversitenin olduğu bir Türkiye, şimdi 175 üniversitenin olduğu 81 ilin tamamında üniversitemiz var. Dikkatinizi çekiyorum devletle millet arasındaki mesafe daraldıkça hem devlet yüceldi hem millet yüceldi. Hamd olsun. Artık devletin hastanesinin olmadığı il kalmadı. En az 2,3 tane hastane var. Tüm hastaneleri birleştirdik. Hakkari’ye gidin, merkezde 150 yataklı modern hastaneyi görürsünüz, Yüksekova’ya gidin, Yüksekova’da modern devlet hastanesini görürsünüz. Ama bizden önce bunlar yoktu. Orada milletvekilimiz de yok. Bölücü terör örgütü ile birlikte malum siyasi parti her türlü zulmü yapıyor ama buna rağmen oraya bu hizmetleri götürdük. Şimdi engellemelere rağmen havalimanını da yapıyoruz. Onu da yapacağız, onu da bitireceğiz. Er veya geç o da bitecek. Çünkü bu topraklar bizim, bu vatan bizim. Asla ayrımcılık olamaz ve mesafeler ortadan kalktıkça, sınırlar, yasaklamalar ortadan kalktıkça ekonomi büyüdü, kardeşlik büyüdü.”
(İHA)