Biz ‘Gülün Sarısına’ bakmayız ...
Abone olMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’yi küçümseyenlerin 30 Mart’ta hak ettikleri cevabı alacağını belirterek, "Biz ...
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’yi
küçümseyenlerin 30 Mart’ta hak ettikleri cevabı alacağını
belirterek, "Biz ‘Gülün Sarısına’ bakmayız, ‘Başın Toplusuna’
aldırmayız" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 2014 Mahalli İdareler
Seçimi III. Etap Aday Takdim Toplantısında katıldı.
Toplantıda konuşan Bahçeli yerel seçimlerin büyük bir fırsat
olduğunu belirterek, “Bu seçimlerde iktidara vade biçilmeli,
geldiği gibi gideceğinin işareti verilmelidir. Vatanımızın hayrı,
milletimizin bekası, devletimizin selameti için Adalet ve Kalkınma
Partisi inişe geçmeli, sandığa çakılmayla son bulacak mukadder
günlere şimdiden alışmalı ve hazırlık yapmalıdır. Türk milleti AKP
yarasını, kangrene dönüşmeden, daha da büyümeden kesip atmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, her şart ve ortamda AKP ve diğerleriyle
kaçınılmaz hesaplaşmaya hazırdır” dedi.
Hükümetin politikalarının Türkiye’yi bölünmeye götürdüğünü savunan
Devlet Bahçeli, “ Bu zihniyet olduğu sürece, gücünü koruduğu
müddetçe sancılı ve kanlı bölünme önümüzde durmaktadır. Mahalli
İdareler Seçimlerinde kalıcı, sağlam, tesirli ve saygın bir netice
almak en başta tarihin bize yüklediği bir görevdir. Bu seçimlerde
oluşacak siyasi atmosfer peşinden gelecek Cumhurbaşkanlığı Seçimini
ve sonrasındaki Milletvekilliği Genel Seçimlerini de yakından tayin
edip yönünü çizecektir.
Her anlamda birbirine eklemlenen ve birbirini tamamlayan bu üç
siyasi hadise Türkiye’nin akıbetini belirleyecektir” şeklinde
konuştu.
TÜRKİYE EN AZ 12 EYLÜL ÖNCESİ KADAR TEHLİKELİ BİR ORTAMLA KARŞI
KARŞIYA
Türkiye’nin en az 12 Eylül öncesi kadar tehlikeli bir ortamla karşı
karşıya olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “Bunun için işimizi şansa
bırakmadan; bir olacağız, iri olacağız, saflarımızı sıkı tutacağız
ve ihlaslı şekilde gücümüze güç katacağız. Milliyetçi-Ülkücü
Hareket yerel yönetimlerde fark oluşturmak, diğerleriyle arayı
açmak ve hak ettiği seviyelere tutunmak için yerinde durmayacak,
olduğuyla yetinmeyecek ve yeter demeyecektir. Başarıdan başarıya
koşmamız milletimizi kurtuluşa erdirecek ve Türkiye’yi AKP’den
kurtaracaktır. Aziz milletim hizmetkarlarını dört gözle
beklemektedir. Doğudan batıya, güneyden kuzeye ülkemin tüm güzel
insanları, sizlerle tanışmak ve sizlerle kaynaşmak istemektedir.
Biliyoruz ki, gündüz kandilini hazırlamayan gece karanlığa
mahkumdur. Bugün çalışmayan, kararsızlık içinde kıvranan ve ihmalin
kurbanı olan yarın başarısızlıkla karşılaşacaktır” diye
konuştu.
MHP’nin hiçbir zaman başkalarının oyununda yardımcı aktör
olmadığını vurgulayan Bahçeli, “Kimseye uşak olmadık, hiçbir
küresel gücün etrafında pervane gibi dönmedik, milletimize yabancı
hiçbir vahşi projenin kıyısında köşesinde bulunmadık. Dün
söylediklerimizi bugün çiğnemedik, yalanlara ve aldatmalara gömülüp
gitmedik. Bölücü teröristlere gözyaşları dökmedik, sahne berisinde
karşılıklı ağlaşıp da, arkada Türkiye’nin infaz hükümlerini gülerek
onaylamadık. Gemi alıp gemicik demedik, ona buna önce kardeşim,
dostum deyip arkasından düşman kesilmedik. Sultan Alparslan’ın
mezarı dahi bulunmamışken, türbe restorasyonundan bahsedecek kadar
aklımızı oynatmadık, merhum ‘Sütçü İmam’ı, ‘Sütçü Nine’ yapacak
kadar da süte su karıştırmadık. Hamd olsun ki, tek millet deyip de
36 etnik dilime ayırmaya teşebbüs etmedik. Allah muhafaza, hainlere
kucak açmadık, teröristsever olmadık, başımıza peşmerge çuvalı
geçirmedik, İmralı’ya sevdalanmadık, Kandil’e boyun bükmedik,
iktidar ehliyetini yabancı başkentlerde aramadık. Çünkü biz; adı
belli, kimliği net, nerde durduğu açık, nereye varacağı gün gibi
bariz olan Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Artık Türkiye’yi içten
çökertmeye, Türk milletini içinden çözmeye azmetmiş AKP’nin devri
kapanmalıdır. 98 yıl önce Çanakkale önlerine gelen, 95 yıl önce
İstanbul’a çıkarma yapan düşmanların içimize sızmış yerli
uzantıları, sandık yoluyla iktidar olmuş yerli acenteleri
siyasetten silinmelidir. Aksi olursa, bu gidişle Türkiye’nin
yerinde yeller esecektir” ifadelerini kullandı.
BAŞBAKAN ERDOĞAN VE HÜKÜMETE SUÇLAMA
Başbakan Erdoğan ve hükümeti Türk milletini yok etmeye çalışmakla
suçlayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bunların yetmedi mi çaldıkları, yetmedi mi aşırdıkları, yetmedi mi
yüzsüzlükleri, yetmedi mi rezillikleri, yetmedi mi
başarısızlıkları, yetmedi mi ihanetleri? Bundan sonra felaketten
başka ne göreceğiz? Bundan sonra sızıdan, ağrıdan, hüzünden,
kayıptan, fitneden ve yalandan başka neye şahit olacağız?
İstanbul’un başına 20 yıldır Recep Tayyip Erdoğan ve zihniyeti
musallattır. Dünya’nın bu en büyük Türk kenti 20 yıldır nefes
alamamaktadır. 20 yıldır hırsızlar, haramzadeler, orman
talancıları, arazi vurguncuları, sokak çeteleri, suç örgütleri, AKP
vizeli rantiyeciler, faizciler, imar mafyaları, kapkaççılar, yan
kesiciler faaldir. İstanbul suça teslimdir. Asayişsizlik diz
boyudur. Bir zamanlar taşı toprağı altın olan kentin, şimdilerde
altı üstü buhran ve bunalımlıdır. Herkes elini vicdanına koyup şu
soruların cevaplarını aramalıdır: 20 yıl öncesine göre İstanbul’da;
Trafik çilesi azalmış mıdır? Saatler boyunca süren ve hayatı
zindana çeviren şehir içi seyahatlerde en küçük bir düzelme ve
iyileşme görülmüş müdür? Kaçak yapılaşma durmuş mudur? Sosyal ve
ekonomik problemler halledilmiş midir? Altyapı sorunları bitmiş
midir? Muhtemel büyük bir depreme karşı etkili önlemler alınmış
mıdır? Düzgün ve dengeli şehirleşme sağlanmış mıdır? İstanbul’da 20
yılda yapılan, fakat bizim bilmediğimiz ve görmediğimiz neler
vardır? İstanbul’da öyle çarpık, öyle çelişkili ve öyle birbirine
yabancı hayatlar vardır ki, buna katlanmak, bunları insani ve
İslami görmek mümkün değildir. Bir yanda zevk-ü sefa süren, debdebe
içinde yaşayan, konak ve yalılarında ömür geçiren, İstanbul
gecelerinde magazincileri peşinden koşturan küçük bir azınlık
vardır; diğer yanda varoşlarda, kenar mahallerde karnını doyurmaya
çalışan milyonlar yer almaktadır”
Başbakan Erdoğan’ın Marmaray projesi ile övündüğünü hatırlatan
Bahçeli, “Fakat on yıllardır gündemde olan bu projeye Milliyetçi
Hareket Partisi’nin katkısını ve bugünkü aşamaya gelmesindeki çok
önemli payını görmezden gelmektedir. İstanbul’un iki yakası denizin
altında tüp geçitle birleşmişse bunun gerisinde bizim gayret, alın
teri ve mücadelemiz çok fazladır. Başbakan Erdoğan’ın aklının
yetmeyeceği, hayalinin almayacağı, kafasının basmayacağı muazzam
icraatları biz 3,5 yıllık hükümet süresine ve hem de iki koalisyon
ortağına rağmen sığdırdık. Fırsat verilirse, imkan tanınırsa
projelerimizle, yetişmiş kadrolarımızla, heyecan ve hedeflerimizle
İstanbul’un tüm meselelerini çözer, burayı herkesin imrenerek
baktığı bir şehir haline getiririz. İstanbullu kardeşim ne AKP’ye,
ne CHP’ye mecbur değildir. İstanbul’da Milliyetçi Hareket
Partisi’ni hesaba katmayanlar, yok sayanlar, çalışmasını, varlığını
ve temposunu küçümseyenler 30 Mart’ta hak ettikleri cevabı
alacaklar, mahcubiyetten sokağa bile çıkamayacaklardır. Biz ‘Gülün
Sarısına’ bakmayız, ‘Başın Toplusuna’ aldırmayız. Biz aldatma
markası, yalan makinesi, iftira mekanizması, cehalet membağı Recep
Tayyip Erdoğan’a itibar etmez, İstanbul’u emellerine teslim
etmeyiz. Herkes bilsin ki; Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmak, bu kutlu kentin şehremini olmak
için her mücadeleyi yapacaktır. Bu defa biz varız. Bu defa biz
kazanacağız” dedi.
HÜKÜMETE DIŞ POLİTİKADA ELEŞTİRDİ
Hükümetin dış politikasını da eleştiren Bahçeli, “AKP’nin diyalog
halinde olduğu hiçbir ülke yoktur ki, politikaları, arşiv kayıtları
Türk milletinin ve Türk vatanının bölüşülme planlarıyla dolu
olmasın.
Aziz milletimiz asırlardır saldırganların, bölünme projelerinin,
ihanet planlarının hedefindedir.
Ne hazindir ki, Türkiye’nin bölünmesi ve parçalanması için dış
güçler yerini AKP’nin başını çektiği, sevk ve idare ettiği iç
düşmanlara çoktan bırakmıştır. Türk milleti içinden kuşatılmıştır.
Bedeli kanla ödenerek kazanılmış bağımsızlığımız, bin yıl boyunca
sevgi ile yoğurduğumuz kardeşliğimiz, asırlarca alın terimizle
oluşturduğumuz mili varlıklarımız, birlikte yaşanan binlerce yılın
ürünü olan milli kültürümüz, milli dayanışmanın temeli olan huzur
ve güvenliğimiz içimizdeki kuzu postuna bürünen canavarların
saldırısına uğramıştır. Cumhuriyetimizin değerleri, devletimizin
varlığı, milletimizin birliği ve bütünlüğü tehlike altındadır. Bu
konu artık milliyetçi bir hassasiyettin de ötesinde, bir beka
meselesi haline gelmiştir. İşbaşındaki AKP zihniyetinin yol açtığı
ağır tahribat artık milli afet boyutlarındadır. Siyasi, ahlaki ve
vicdani hiçbir ölçü ve sınır tanımayan Başbakan ve hükümeti;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milli güvenliğini, Türk milletinin
milli birliğini, bekasını ve refahını, Toplumsal huzur ve
asayişimizi, çok ciddi ve ağır badirelerle karşı karşıya
bırakmıştır. Başbakan Erdoğan; Türkiye üzerinde hesapları olan
mihrakların ümit ışığı, vurgundan hisse kapmaya çalışan çıkar
çevrelerinin geçim kapısı haline gelmiştir. Hükümet düştüğü borç ve
sıcak para tuzağında yabancı güçlerin tam egemenliği altına girmiş,
varlığını ve meşruiyetini küresel mihraklara hizmet ve sadakatte
aramıştır.
AKP’nin iktidar yıllarında, dış ilişkiler tek yanlı bir dayatmaya
dönüşmüş, Türkiye bütün pazarlık gücünü, etkinliğini, yaptırımını,
saygınlığını ve nüfuzunu kaybetmiştir. Başbakan’ın merkezinde
bulunduğu, planlı bir gerilim ve baskı politikasıyla, ülkemizde her
şeyin çivisi çıkmıştır. Gezi Parkı’ndan öğrenci evleri
tartışmalarına, stadyumlardaki hercümerçten özel hayat ihlallerine
kadar tüm yaşananlar bunu göstermektedir” diye konuştu.
Devlet Bahçeli Yüksekova’da yaşanan olaylara da değinerek,
“Yüksekova’daki terör kışkırtması, maskeli canilerin güvenlik
güçlerine molotof fırlatması ve ateş açması süreç ihanetinin
foyasını ortaya çıkarmıştır. Sözde barış ikliminden ve çözüm
havasından bahseden Başbakan, PKK’nın tetiğe basmak için aceleci
olduğunu, Yüksekova’da iki kişinin ölümüyle çıkan olayların
kontrolden çıkabileceğini görmekte midir? Hakkâri’de devlet yoktur,
hükümet kayıptır. Başbakan Erdoğan ise sömürgeci güçlerin Kürdistan
planlarını hayata geçirmek için gözünü kan bürümüş gibi hareket
etmektedir.
Görülmektedir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm milli güvenlik
duvarları çökmenin sınırındadır.
Devlet ve milletin kırmızı çizgileri karalanmak üzeredir. Başbakan
Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve yeni diye adını koyduğu
parçalanmış, ufalanmış, marjinalleşmiş bir rejimi inşa etmek için
çırpınmaktadır. Kürdistan’a duyduğu derin ve kahredici ilginin
altında bu yatmaktadır. Sanırsınız ki Başbakan, İmralı canisi
tarafından görevlendirilmiş, Barzani tarafından yetkilendirilmiş ve
Kandil çetesi tarafından yönlendirilmiştir. Başbakan’ın Kürdistan’a
meşruluk kazandırmaya dönük fiil, eylem, ima ve açıklamaları
ihanettir, anayasal suçtur ve en ağır şekilde de
cezalandırılacaktır. Kürdistan sözleri artık TBMM’ye kadar sirayet
etmiş, bütçeyle ilgili sürece damga vurmuştur. Görülen odur ki, BDP
ve PKK’nın yan kolu gibi çalışan Başbakan’ın, sözlerinden ve
girişimlerinden cesaret alan Meclis’teki bölücüler çıtayı
yükseltmişlerdir. Sayın Başbakan, ‘Türkiye Kürdistanı’ nedir? Bunun
sınırları nereye kadar uzanmakta, nereleri kapsamaktadır? Bu
bağlamda söz verdin mi? İhanetin bu en koyusuna, yedi düvelin
başaramadığı bu alçak projeye el altından tamam dedin mi? Oslo’da
Kürdistan konusunda bir mutabakat sağladın mı? İmralı canisiyle bu
çerçevede fikir ve emel birliğine vardın mı? Bu zihniyet eğer esir
değilse, eğer tehdit edilmiyorsa, eğer etrafını keneler sarmamışsa,
tam ve kesin bir vatan haini olarak tarihe geçecektir. Türkiye
Kürdistan’ı demek; Sevr’in dirilişi, kurtuluş mücadelesinin
hükümsüz kalması ve Cumhuriyet’in katledilmesi demektir. Türk
milleti daha kötü ne yaşayacak, daha beter ne görecektir?Başbakan
Erdoğan varlığımıza ve kimliğimize bu kadar mı öfkelidir? Bu kadar
mı azılı Türk düşmanıdır? Gazi Meclis’te böylesi bir densizliğin,
böylesi bir şirretliğin, böylesi bir gayri meşru eğilimin mazur
görülmesi söz konusu olamayacaktır” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ı bölücü başı Öcalan ile işbirliği yapmakla
suçlayan Bahçeli, “Başbakan Erdoğan, İmralı canisini siyasete
taşımak, PKK’yı genel afla taltif etmek için olağan üstü gayret
göstermektedir. Başbakan Erdoğan ya Türkiye’yi imha edecek, ki buna
gücü yetmeyecektir, ya da kendisiyle birlikte zihniyeti hesap
verecek ve ihanetten milli vicdanlarda müebbet cezaya
çarptırılacaktır” ifadelerini kullandı.
VATANDAŞLARA ÇAĞRIDA BULUNDU
Konuşmasının sonunda vatandaşlara çağrıda bulunan Bahçeli, şunları
söyledi:
“Ön kapıdan iki torba kömür, üç teneke peynir girerken, arka
kapıdan vatan gitmekte ve arka bahçede Kürdistan kurulmaktadır. Ön
kapıdan beş torba makarna girerken, arka kapıdan Türklük çıkmakta,
arka tarafta milli varlığımız ateşe verilmektedir. Ön kapıdan
sadaka gibi yardımlar girerken, arka kapıdan imtiyazlı hanedan
mensupları karadan, denizden, havadan malı götürmektedir.
İş işten geçmeden, herkes iyi düşünmelidir. Sorun birliğimizi
parçalayacak boyuttadır. Ülkemiz altımızdan kayıp gitmektedir. Bin
yıllık kardeşliğimiz bombalanmaktadır. Biz bunların bilincindeyiz
ve uyarıyoruz ki; 30 Mart 2014 tarihinde Türkiye’nin ve Türk
milletinin geleceği oylanacaktır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket her
şeyin farkındadır. Şükürler olsun ki, bizler milletimize hizmet
konusunda heyecanlı, sabırsız ve kararlıyız. Varsın başkaları
yabancıların piyonu olsunlar. Varsın başkaları vahşetin eş başkanı
olsunlar. Biz milletin iktidarı olacağız”.
(İHA)