İktidarın
da Cemaat'in de neferleri iş başında.
Gazetelerde, televizyonlarda, İnternet
sitelerinde her yerde.... Mehmet Ali Ilıcak'ın
deyişiyle "körü körüne" bir dövüş
yapılıyor. Twitter'da özellikle, kendine yazar süsü veren bir güruh
var ki, bir zamanlar aynı sofrada oturdukları
arkadaşlarını IŞİD gibi yakacak kadar gözlerini
karartmışlar!
İktidar kanadı mesela... İktidardan yana
tavır alan gazeteciler ya da... Bank Asya
operasyonuyla birlikte Twitter'ı tarumar ettiler, Cemaat için bunun
daha bir başlangıç olduğunun işaretini verdiler. Zaman'a,
Samanyolu'na... Cemaat'e ait medyaya sıranın geleceğini yazıp
twitlediler akşama kadar.
Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere
iktidarın en yetkili ağızları, Bank
Asya ile ilgili makul ve mantıklı açıklamalar
yaptılar kendilerince. Karşı taraf inandı, inanmadı.. muhalefet
dikkate aldı ya da almadı bu değil asıl
mesele... Tayyip Erdoğan'ı sevdiğini söyleyen, ona
"nefer"lik yapan bir kesim, başka bir terör estirdi, Zaman'a el
konulacağını haber verdi.
İktidarın ne böyle bir niyeti vardı, ne de söylemi...
Ama iktidar adına kendini yetkili kılan kimi tetikçiler yeni bir
operasyon yapılacakmış gibi Cemaat'in medyasını TMSF'nin yönetimine
bahşettiler..
Bu kavgalar daha başlamamıştı. Ortalık henüz kan gölüne
dönmemişti. Emre Uslu gibi ne idüğü
belli olmayan kişiler, twitter'da cirit attı aylarca. Ben bunların
yaptığı yanlışı sağda solda
seslendirince, "Ergenekoncu" ilan
ettiler ahlaksızca. Sağa sola ettikleri küfürleri yayımlamadık
diye, iftiralarına ortak olmadık diye düşman bellediler
sonra..
Bugün aynı şeyleri yaşıyoruz.
Kimsenin neferi olmadık diye, her iki taraftan da olmadık
küfürler işitiyoruz. Fitne ve fesat kusanlara
sitelerimizde yer vermedik diye, "Paralel" bile olduk... Oysa bütün
arkadaşlarıma hep şunu söyledim; "Biz gazeteciyiz,
bizim işimiz gazetecilik yapmak. Biz haberimizi yapalım, yorumu her
iki tarafın 'tarafına' bırakalım." Gezi'den
beri bunu yaptık ve günlük ziyaretçi sayımızı 5 kat arttırdık.
Bizimle aynı kulvarda yarışanlar, yarış pistini terkedip kaçtı, fos
oldukları anlaşılmasın diye, Gemius ölçümleme sisteminden
çıktılar.
*
Böyle dönemlerde "Nefer" olanlar kaybetmeye mahkûmdur. 28 Şubat
geçti, o zaman kaybeden bizdik. Bugün 28 Şubatçılar ortada yok, biz
gazeteciler yolumuza devam ediyoruz. Bu kavga bitecek, bugünler
geçecek. Kazanan yine biz olacağız.
Adnan Berk Okan... Memduh Bayraktaroğlu
yani.. Yıllarca birlikte çalıştık, düne kadar aynı
yolu yürüyorduk. Ne çok kişi istedi kellesini.. İtiraf
ediyorum kelle avına çıkanlardan biri de Ekrem
Dumanlı'ydı. Ben Adnan Berk Okan'ın işine son
vermedim diye, tavır koydu, İnternet Medyası'nın etkinliklerine
davet etmeme rağmen konuşmacı olarak katılmadı. Dahası
ve beteri felaket laflar etti.. "Hayır" dedim, ne ona
verdim Adnan Berk Okan'ın kellesini, ne de Cemaat'in diğer önde
gelen isimlerine... Zira bir ara "Cemaat
Holding" diye tutturmuştu Adnan Bey; dur durak
bilmiyordu.
Dün baktım Adnan Berk Okan, Memduh
Bayraktaroğlu ismiyle Cemaat'e "Nefer" olmaya karar
vermiş. Bir de site açmış kendine, o enfes kalemini konuşturuyor
şimdi... Adnan Bey'in kellesini ben vermemiştim, baktım
gönüllü olarak gitmiş o tarafa, belirlemiş safını...
Üzüldüm... Geçmişteki hatalarından ders çıkarmadığı için üzüldüm.
Yeniden uzun ve meşakkatli bir yola girdiği için
üzüldüm. "Nefer" olunca bir daha
kaybedeceğini bildiğim için üzüldüm.
Allah yolunu açık etsin!
Varsa hakkım helaldir...