Biz çözmezsek, başkaları kendi çözümünü dayatır”
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’de süren sorunun çözümü için İslam ülkelerini daha fazla sorumluluk almaya çağırarak, “Şayet İslam alemin...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’de süren sorunun çözümü için
İslam ülkelerini daha fazla sorumluluk almaya çağırarak, “Şayet
İslam alemini ilgilendiren sorunlara biz çözüm arayıp getirmezsek,
başkaları kendi çözümlerini dayatacaktır. Evimizi düzene koymak,
herkesten önce bizim sorumluluğumuzdur” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)
Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 29.
Bakanlar Toplantısı’na katıldı. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı
Gül, dünyanın siyasi ve ekonomik çalkantıların sürdüğü zor bir
dönemden geçtiğine işaret ederek, “İslam âlemi, bu zorluklardan
ziyadesiyle etkilenmektedir. Bir yandan, küresel ekonomik krizin
beraberinde getirdiği durgunluk, işsizlik ve yoksulluk gibi
sorunlarla karşı karşıyayız. Kriz, zengin ile fakir arasındaki
makasın giderek açılmasına yol açmaktadır. Bunun, toplumsal
etkileriyle baş etmek zorundayız. Diğer yandan, İslam âleminin bir
kısmı alevler içindedir ve her gün yüreklerimizi dağlayan
görüntülerle karşı karşıyayız” dedi.
Ortadoğu coğrafyasındaki gelişmeleri değerlendiren Cumhurbaşkanı
Gül, “Yanı başımızda, Suriye’deki iç savaş bir milletin kendi
kendini tüketmesine yol açmaktadır. Yaklaşık üç yıldan bu yana
devam eden Suriye’deki iç savaş sonucunda 100 binden fazla insan
hayatını kaybetmiştir. Milyonlarca insan evlerini, yurtlarını ve
yakınlarını terk ederek komşu ülkelere göç etmiştir. Tüm bu
gelişmeleri hüzünle, yüreklerimiz burkularak takip etmekteyiz.
Çatışma ortamında nefretle yetişen nesiller, şimdiden gelecekteki
çatışmaların tarafı haline getirilmekte ve kısır bir döngünün
parçası olmaktadır. Bu tür sorunların çözümü için üye ülkelerimize
daha fazla sorumluluk düşmektedir. Şayet İslam alemini ilgilendiren
sorunlara biz çözüm arayıp getirmezsek, başkaları kendi çözümlerini
dayatacaktır. Evimizi düzene koymak, herkesten önce bizim
sorumluluğumuzdur. Yangın evimizdeyse, komşumuzdaysa; söndürmek
herkesten önce bizim meselemizdir. Aksi halde yaşanacakların
maliyeti, hepimiz için çok büyük olacaktır. Bu yüzden, tüm üye
ülkeleri bizim sorumlarımıza, bize ait çözümler getirilmesi için
çabalarını arttırmaya davet ediyorum” diye konuştu.
"İSEDAK ÜLKELERİ, DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARININ SADECE
YÜZDE 10’UNU CEZBEDEBİLİYOR"
İSEDAK’ın son dönemdeki ekonomik ve sosyal sıkıntılarını aşılmasına
yardımcı olacak yeni enstrümanların geliştirilmesi için en doğru
adres olduğunu söyleyen Gül, “Bu yöndeki çalışmalarımızı kamu
kuruluşlarıyla sınırlı tutma lüksüne sahip değiliz. Sermayenin
sınır tanımadığı çağımızda, özel sektörü de çözüm reçetelerine
dahil etmek zorundayız. Zira, sürdürülebilir kalkınma ve
ilerlemenin yolu, doğrudan yatırımların arttırılmasından
geçmektedir. Bu yılki İSEDAK toplantısının temasının ‘İİT Üyesi
Ülkelere Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Akışının
Arttırılması’ olarak belirlenmesi, bu açıdan son derece
isabetlidir. Geniş bir coğrafyaya yayılan İSEDAK ülkeleri, farklı
sermaye birikimlerine, tasarruf düzeylerine ve yatırım
ihtiyaçlarına sahiptir. Birçok zengin İslam ülkesi, ciddi ölçüde
ticaret fazlası vermektedir. Bu ülkelerde sermaye birikimi hayli
yüksektir. Bu çerçevede, 2009’da 101 milyar Dolar olan İİT
ekonomilerinin cari işlem fazlasının, 2012’de 350 milyar Dolar’a
yükselmesi elbette sevindiricidir. Ancak tablo, her ülke açısından
bu kadar olumlu değildir. Kantarın öteki ucunda, genç ve dinamik
nüfuslarıyla, üretim ve istihdam arayışında olan Müslüman ülkeler
yer almaktadır” şeklinde konuştu.
İSEDAK ülkeleri arasındaki sermaye hareketliliğinin arttırılması
gerektiğinin altını çizen Gül, şunları söyledi:
“Daha yalın bir ifadeyle, sermayedarlar ile yeni iş, üretim ve
yatırımlar için sermayeye ihtiyaç duyanları bir araya getirmektir.
Bu doğrultudaki gayretlerimizin neden yoğunlaştırılması
gerektiğini, bazı istatistiki verilere dayanarak anlatmak
istiyorum. Halihazırda İSEDAK ülkeleri, dünya genelindeki Doğrudan
Yabancı Sermaye Yatırımlarının sadece yüzde 10’unu
cezbedebilmektedir. Bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 42’dir.
Ayrıca İSEDAK üyelerine yapılan doğrudan sermaye yatırımlarının
yüzde 71’i, sadece 10 ülkeye odaklanmış durumdadır. Bu itibarla,
üye ülkeler arasındaki sermaye hareketliliğini arttırmak kadar,
diğer küresel aktörlerden sermaye akışını hızlandıracak adımları da
atmak zorundayız. Kendi tasarrufları, kalkınmalarının sağlanması
için yeterli olmayan ülkelerin, yabancı sermayeyi ülkelerine çekmek
için gerekli şartları hazırlamaları gerektiğinin bilincine
varmaları şarttır. Bunun yöntemi, siyasi istikrar ve kamu düzenini
sağlayacak kapsamlı yapısal reformlardır. Hukuki altyapıların,
sermayeyi cezbedecek şekilde hazırlanması elzemdir”
Hiçbir yatırım şirketinin bir ülkeye gözü kapalı yönelemeyeceğini
söyleyen Gül, “Sermaye sahiplerinin yatırım kararı alırken en fazla
dikkat ettiği husus güvendir. Güven sağlamanın yolu ise siyasi
istikrar, hukuki güvence, öngörülebilirlik ve şeffaflıktan
geçmektedir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül konuşmasının sonunda “Ülkelerimiz ve halklarımız
için teknoloji transferi, istihdam, büyüme, kalkınma ve refah
peşindeysek, kısa vadeli reçetesi ne kadar ağır olursa olsun,
yapısal reformları kararlılıkla hayata geçirmeliyiz” ifadelerini
kullandı.
Konuşmasının ardından İran heyetine söz veren Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, “Dün İran safahatine yapıla saldırıyla ilgili
üzüntülerimi dile getiriyorum. Hayatını kaybedenlere baş sağlığı
diliyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Aralık ayında görev süresi sona erecek
olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeneddin
İhsanoğlu’na da teşekkür ederek, “İİT’i çok etkin bir hale getirdi.
Çok değerli çalışmalar yaptı. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum”
diye konuştu.
(İHA)