BİZ AK PARTİ HÜKÜMETİNDEN TAVİZ İSTEMİYORUZ
Abone olBarış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Biz AK Parti hükümetinden taviz istemiyoruz" dedi. <br/>BDP Eş Gen...
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş, "Biz AK Parti hükümetinden taviz istemiyoruz" dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm süreci ile ilgili
izlenimlerde bulunmak üzere Şırnak’ın İdil İlçesine geldi. Demirtaş
ve beraberindeki milletvekillerini vatandaşlar Karalar Beldesi’nde
karşıladı.
İdil Çarşı Merkezi Hükümet Caddesi’nde yapılan mitinge Demirtaş,
BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, BDP Van Milletvekili
Nazmi Gür, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, BDP’li belediye
başkanları ile il ve ilçe örgütü yöneticileri ve çak sayıda kişi
katıldı. Bütün dünyanın Kürtlerin barışın çözümü için attığı adımı
izlediğini belirten BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ateşkes
ve çözüm sürecinin çok iyi değerlendirilmesi, bu fırsatın
kaçırılmaması için birinci görevin hükümette, ondan sonraki görevin
bizde yani halkta olduğunu kaydetti. Demirtaş, "Çözümün özgürlüğe
ve direniş siyasi iradesi arkasında bu kadar görkemli bir şekilde
duran bütün halkımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bu bahar
Kürdistan’da çiçekler baştan açıyor, bu bahar Kürdistan’a başa bir
renk dağlardan başka bir koku yayılıyor. Bugün artık Türkiye’de
demokratikleşme özgürlük ve barışa bir adım daha yaklaşmış olduğuna
heyecanıyla coşkusuyla hep birlikte alanlardayız, meydanlardayız.
Bizi böylesine görkemli bir buluşmaya büyük bedeller ödeyerek
getiren bütün şehitlerimizin huzurunda bir kez daha saygı ile
eğiliyor, onları rahmetle anıyorum. Cizre Belediye başkanlığımıza
genç ve kadın arkadaşlarımıza on binlerce siyasi tutukluya buradan
selamlarımızı, sevgilerimizi, minnet duygularımızı gönderiyoruz.
Bütün dünya Kürtlerin nasıl adım adım özgürlüğe gittiğini izliyor.
Çünkü Ortadoğu’daki bütün diktatörler birer birer devrildi, fakat
devrilen diktatörlüklerin yerine demokrasi inşa edilemedi. Saddam
gitti ama yerine demokrasi gelmedi, Mübarek gitti yerine demokrasi
gelmedi, Kaddafi Libya’da devrildi gitti ama yerine demokrasi
gelmedi. Şimdi Esad rejimi devriliyor. Devrilecek ama yerine
demokrasinin gelip gelmeyeceği belli değil. Ortadoğu’daki bütün
halk hareketleri içerisinde en umut veren demokrasiye en yakın olan
Kürt Özgürlük hareketi olduğu için bugün bütün dünya sizi izliyor"
dedi.
İki günden bu yana PKK gerillalarının Türkiye’den sınır dışına
çekilmeye başladığını hatırlatan Demirtaş, "Bu geri çekilişin,
şuanda yaratılan ateşkes ve barış sürecinin çok iyi
değerlendirilmesi gerekiyor. Bu fırsatın kaçırılmaması için şimdi
birinci görev hükümette, ondan sonrada görev bizde yani halktadır.
AK Parti hükümetinin bu fırsatı kaçırmaması için demokratikleşme ve
özgürlük konusunda hızlı adımlar atması gerekiyor. Atılacak
adımlarda taviz olarak, bölünmeye yol açacak olan adımlar olarak
tartışıyor bazıları. Oysa insan hak ve özgürlükleri bir taviz
konusu, pazarlık konusu değildir. Bir insanın doğuştan kazandığı
hak ve özgürlükleri bir devlet eğer gasp ettiyse, bir devlet
doğuştan kazanılan haklara el koymuşsa o hakların iadesi o halka
geri verilmesi taviz değildir. Biz AK Parti hükümetinden taviz
istemiyoruz. Kürt halkının ana dili, kimliği Allah’ın bahşettiği ve
doğuştan kazanılan haklardır" diye konuştu.
Devletin bu halkı asimilasyona ve inkara tabii tuttuğu için Kürt
sorununun ortaya çıktığını kaydeden Demirtaş, "Şimdi bu sorunu
çözeceğim diyen bir hükümetin Kürt’ün ana dilini kabul etmemesi,
kimliği kabul etmemesi akla mantığa uygun değildir. Bu saatten
sonra atılacak olan bütün adımlar Kürt halkının haklarının anayasal
ve yasal güvenceye kavuşturulması olmalıdır. Bu Türkiye’de
bölünmeye yol açmaz; Türkiye’nin bölünme ihtimalini ortadan
kaldırır. Çünkü 15 milyonluk bir halkın ana dilinden, kimliğinden,
kültüründen mahrum bırakırsanız; bu saatten sonra bu halkı yok
etmeye asimilasyona, kültürel soykırıma tabi tutmaya çalışırsanız;
o halkın elbette ki başka çareleri, başka seçenekleri de olur. Ama
siz bu ülkenin yurttaşı olan Kürtlerin hakkını hukukunu teslim
ederseniz; Kürtler neden ayrılmak istesin. Niye başka devlet kurmak
istesin. Bu yüzden bölünmeyi önlemenin yolu Kürtlere hakkını
hukukunu teslim etmektir. Bugün en fazla Kürtlerin hakkını hukukuna
karşı çıkan hareketler Türk ırkçılığı ve milliyetçiliği yapanlardır
ve özellikle de kendine Müslüman’ım diyen ama özünde Türk
milliyetçisi, Türk ırkçısı olanlardır. Kendine Türk İslamcısı
diyenler, bugün Kürtlerin hak kazanmasına en fazla karşı
çıkıyorlar. İslamiyet’in ırkçısı milliyetçisi olmaz. Bir Müslüman
başka bir Müslüman’a başka bir insana zumlu reva göremez ama
Türkiye’de Türk ırkçıları ve Türk İslamcıları aynı kafayla aynı
ırkı zihniyetle bu çözüm sürecine karşı çıkıyorlar. Bunların bir
kısmı AKP’nin içindedir bir kısmı MHP’de, bir kısmı CHP’dedir.
Birinin adı ulusalcıdır birinin adı Türk milliyetçisi, biri de Türk
İslamcısı. Yan yana getirin bakın birbirinden farkı yok. Kemalist
ise Türk İslamcı, Türk milliyetçisi mesele kürt olduğunda aynı şeyi
söylüyorlar. Aralarında hiçbir fark yok. Bu sürece karşı çıkanlar
Kürtlerin haklarını kazanmasına karşı çıkanlarda bunlardır işte.
Biz bunların Cumhuriyet tarihi boyunca bütün farkı inançları ve
kimlikleri yok etmeye çalıştıklarını biliyoruz. Şimdi diyorlar ki
anayasada ’Türk milleti çıkarılamaz’, Anayasa’dan Türk sözcüğü
çıkarılamaz.’ Bakın 80 yıldır 90 yıldır anayasada Türk milleti
yazıyor, Türk yazıyor. Eğer Anayasa’da bir kez daha herkese Türk
diyecekseniz, herkesi yok sayıp herkese Türk milleti diyecekseniz,
bir kez daha Kürdün dilini inkar edip sadece Türkçe eğitim
yapılabilir diyecekseniz; biz o anayasaya asla evet demeyeceğiz.
Eğer Türk milletinden savcı olacaksanız, anayasada Türk milleti
yazsın diyorsanız, o halde Kürt milleti de yazsın. Anayasa’da Kürt
milletini de yazalım, Türk milletini de yazalım. Yok eğer hiçbir
millet yazılmasın diyorsanız, hiçbirini yazmayalım. Türkiye
Cumhuriyeti’nin yurttaşları eşit vatandaşları olmak anayasada
hakkımız hukukumuz aynı olsun ama diyorlar ki Türk milletini ve
Türkü anayasadan hiç kimse çıkaramaz" şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı eleştiren BDP lideri Demirtaş
hükümetin 2009’dan beri PKK’den geri çekilmesini istediğini ve bu
sürecin Oslo ve İmralı görüşmeleri ile başlatıldığını ifade ederek,
"Bakın yakın zamana kadar 4 yıldır 5 yıldır hükümet PKK’dan ve
Öcalan’dan güçlerinin sınır dışına çekilmesini talep ediyor. Şimdi
PKK güçlerini geri çekiyor, PKK güçlerini geri çekmeye başladı. İki
gündür PKK gerillaları hareketlerini sınır dışına doğru gidiyorlar.
Kendilerine Müslüman’ım vicdan sahibiyim diyen hükümet sözcüsü
çıkmış “cehennemin dibine kadar gitsinler” diyor. Böyle bir dil,
böyle bir üslup, böyle bir anlayış olabilir mi? Bakın ben de buna
karşılık şunu söylüyorum, ’barış için, kanın durması için bu savaşı
durdurup sınırların dışına çıkan gerillalar yolunuz açık olsun
inşallah mekanınız da cennet olacak.’ Barışa katkı sunan, barış
için yüreği atan, kanın durması için çaba sarf eden herkesten Allah
bin defa razı olsun’ " ifadelerini kullandı.
BDP lideri Demirtaş bölge iş adamlarına seslenerek, bölgenin her
türlü yatırıma müsait olduğunu ve yatırımların yapılması
gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Biliyoruz ki güçlü sermayesi olan
Kürt iş adamları var, artık görev aynı zamanda onlarındır. Burada
tarım, hayvancılık, turizm ticaret her alanda büyük bir potansiyel
var dolayısıyla da bir görev de Kürt iş adamlarınındır. Burada
sanayi odaları, işveren dernekleri ve yerel yönetimler el ele verip
istihdamı artırmak ve işsizliği yoksulluğu önlemek için ciddi
yatırımlar yapmalıdır. Sizin bu süreçte yapacağınız en önemli şey
birliğinizi, beraberliğinizi, ittifakınızı güçlü tutmaktır. Bugüne
kadar hangi partinden yana olmuşsa olsun,hangi partiye oy vermiş
olursa olsun bu saatten sonra her kürdün yer alması gereken parti
kendi halkının partisi Barış ve Demokrasi Partisi’dir. İdil halkı
böyle bir coşkulu karşılamayla buna hazır olduğunu,çözüme de,barışa
da hazır olduğunu göstermiştir" dedi.
(İHA)