'Biyoteknolojinin Renkleri' projesi Mersin Üniversitesi ve Namık Kemal Üniversitesi desteğiyle Tekirdağ’da gerçekleştirildi. Proje etkinlikleri yapılandırmacı yaklaşım ile işbirlikçi öğrenme yöntemi kullanılarak 10 günlük bir çalışma programı uygulandı. Proje kapsamında farklı üniversitelerden 18 akademisyen eğitim verdi. Geleceğe damgasını vuracak olan GDO, klonlama, biyoterörizm, adli genetik gibi birçok tartışmalı konu masaya yatırıldı. Proje yürütücüsü MSc. Mete Arslan Konak, projeyle ilgili şunları kaydetti: İnsan-robot türevlerinin yaşayacağı, nanorobotların damarlarımızda dolaşacağı geleceğe gençliğimizi hazırlayabilmek için biyoteknoloji ve uygulamalarının teorikten pratiğe dönüştürülerek somutlaştırılması, toplum tarafından anlaşılması, doğru öğrenilmesi, kavram yanılgılarının giderilmesi, yenilikçi öğretim yöntem ve tekniklerin öğretilmesi açısından projemiz son derece önemlidir. Koronovirüs biyolojik silah olarak mı dünyaya sunuldu? Pandemi sürecinde sıkça dile getirilen koronavirüs biyolojik silah mı? Sorusuna 'siyah biyoteknoloji' sunumunda yanıt arandı. Konuyla ilgili Uzm. Dr. Gökmen Özceylan, şunları söyledi: Biyoteknolojinin zararları isimli sunumumuzda en çok ilgi çeken konu koronovirüs pandemisinin de bir biyolojik silah olarak mı dünyaya sunulduğu? Veya şöyle denebilir; koronavirüs biyolojik bir silah mıdır? Bu sorunun sorulacağını her siyah biyoteknoloji anlatan eğitmen, bu gündemde beklemektedir. Verilen cevabı da şöyle özetleyebiliriz aslında... "HAYIR" çünkü elimizde iki önemli argüman var hayır demek için. Birinci argüman bilimsel ispat, ikinci argüman ise toplumsal kullanım gerekçesi.1. Argüman Çin bilim insanlarının virüsü tespit edip, genetik analizini yaparak, tüm bilim dünyasına virüsün genetik yapısını ilaç veya tanı testi bulmaları için açmasında buluyoruz. Bu genetik yapının incelenmesi sonucunda bilim insanlarının ortak görüşü bu virüsün bir laboratuar virüsü olmadığı ve hayvandan insana bulaşırken insandan insana bulaşabilen bir mutasyona uğradığı ve bu mutasyonun da şifrelerinin virüsün gen analizinde kesin olarak var olduğu ispatlanmıştır. Bu virüs bir laboratuvar üretimi değildir. 2. Argüman ise biyolojik silah olarak üretilen tüm ajanlar bir toplumsal kesimin başlattığı bir savaştan elde ettiği kazanca göre kullanılır. Bu argümandan hareketle tarihteki bütün biyolojik silah ajanları bir kesime, bir devlete veya bir örgüte kazanım sağlamalıdır.Ancak bu pandeminin toplumsal ve ekonomik etkileri incelendiğinde bu durumdan fayda görmüş böyle bir kesim göremiyoruz. Tüm toplumları, tüm insanları ve tüm kesimleri etkileyen, siyasal ve ekonomik olarak güçsüz kılan bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu yüzden bu iki argümanda bu virüsün bir biyolojik ajan olarak bir laboratuvarda üretilmediğini göstermektedir. Türkiye'de GDO üretiliyor mu? GDO ve Biyogüvenlik adlı sunumda Türkiye'de GDO üretilmekte midir? Sorusuna Dr. Öğr. Üyesi Necmi BEŞER "Türkiyede GDO üretimi ve satışı biyogüvenlik kurul kararı gereği yasaklanmıştır, genetiği değiştirilmiş organizmaların zararları net olarak ortaya konmamıştı" diye konuştu. 'Adli genetik' sunumu 'Adli genetik' sunumunda Uzm. Dr. Çağdaş MERİÇ, "Suçluların tespitinde, saf kan ırkların belirlenmesinde, analık-babalık testlerinde, DNA parmak izi uygulamaları sıkça kullanılmaktadır." ifadelerini kullandı. "Önemli bir kazanım" Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Yılmaz Çakıcı, şu ifadeleri kullandı: Bu projenin bir benzerine 2018 yılında baştan sona katıldım. Mete Beyin farklı bir ekiple bu projeyi Tekirdağ'da yapacağını öğrendiğimde mutlu oldum. Alanında uzman birçok akademisyenin katkı sağlayacağı TÜBİTAK bilim toplum projelerinden birisinin üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleşmesi önemli bir kazanım. Baştan sona verimli geçtiğine inanıyorum. Bu proje ile alınan eğitimin faydasını uzun yıllar göreceğiz. "Eksiklikler tamamlayacak" Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hikmet Sürmeli, "Fen Bilimleri öğretim programında biyoteknoloji içerikli konular bulunmakla birlikte, fen bilimleri öğretmenleri bu konuların öğretiminde sorun yaşamaktadır. Biyoteknolojinin Renkleri projesi, öğretmenleri bu konunun bilgi ve uygulama boyutlarında var olan eksikliklerini tamamlamalarına ve öğrencilerini biyoteknolojinin kariyer alanlarına yönlendirmeleri açısından önemli katkı sağlayacaktır” diye konuştu. "Burada olmalarından mutluluk duyuyoruz" Tekirdağ İl Milli Eğitim Müdürü Ersan Ulusan, şöyle konuştu: Öğretmenlik, öğretmenin kendi öğrenme yolculuğudur. Özellikle TÜBİTAK bilim ve toplum projelerinin öğretmenlere bu yolculukta destek olması çok önemli. ülkemizin farklı illerinden gelen değerli öğretmenlerin burada olmasından mutluluk duyuyoruz. Pandemi dolayısıyla burada olmalarını önemsiyoruz. umarım proje süresince elde ettiğiniz bilgi ve deneyimler hem sizlere hemde öğrencilerimize faydalı olur. "TÜBİTAK projesine ev sahipliği yapmak onur verici" Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sezen Arat, şunları söyledi: Öğretmenlerin yüksek öğretim ile birlikte hareket etmesi güncel bilgileri, gelişmeleri esas yerinde öğrenmesi ve onlarında öğrencilerine aktarması çok önemli. Her yıl düzenlediğimiz biyoteknoloji günlerinde tüm Trakya bölgesinden lise öğrencilerini davet ediyoruz. Fen bilgisi öğretmenlerine yönelik gerçekleştirilen Tübitak projesini çok önemsiyoruz ve ev sahipliği yaparak destek olmaktan mutluyuz. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Öte yandan Biyoteknolojinin Renkleri projesinde ilk defa fen bilgisi öğretmenleri NKÜ Klon çiftliğini gezerek, Türkiye'de klonlanmış ilk sığır olan Efe adlı boğayı görme şansı yakaladı. Çiftlikte farklı klon canlılar ile vakit geçirme imkânı buldu. Projeyle neler amaçlanıyor? - Biyoteknolojinin Renkleri projesinin genel amacı; Fen bilgisi öğretmenlerinin biyoteknoloji, genetik mühendisliği ve alt dalları hakkında bilgi ve kavrama yeteneklerinin, tutumlarının, biyoetik görüşlerinin, laboratuvar yapma becerilerinin, bilimsel okur-yazarlık seviyelerinin arttırılması, bilim ve bilim insanına olan bakış açılarını geliştirmektir. - Proje sayesinde fen bilgisi öğretmenlerinin biyoteknoloji ve genetik mühendisliği uygulamaları, biyoetik, biyogüvenlik, sosyobilimsel konulardaki eksikliklerini minimum seviyeye indirilmesi hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda yenilikçi, interaktif, web tabanlı, kolay uygulanabilir teorik ve ya uygulamalı etkinlikler sayesinde bilgi, belge, doküman, deney, okul dışı materyal geliştirme ihtiyaçlarının karşılanacağı düşünülmektedir. - Fen bilgisi öğretmenlerinin bilgi, tutum, beceri ve kavrayışındaki artışlar direk olarak öğrencileri ve dolaylı olarak toplumu etkileyecektir. Buradan yola çıkarak projemizin gelecek yüzyılı etkileyecek olan biyoteknoloji ve uygulamalarının teorikten pratiğe dönüştürülerek somutlaştırılması, biyoteknoloji ve genetik mühendisliği uygulamalarının sunduğu olanakların kavranması, bunların toplum tarafından anlaşılması, doğru öğrenilmesi, kapsam ve sınırlılıklarının anlaşılması, kavram yanılgılarının giderilmesi, sağlıklı analiz, sentez ve değerlendirmelerde bulunulması ve bu konudaki yenilikçi öğretim yöntem ve tekniklerin öğrenilmesi, okuryazarlık seviyelerinin arttırılması, okulda uygulanacak deney, etkinlik bilgilerinin artırılması, eğitimde web 2.0 araçları kullanımının artırılması açısından son derece önemlidir. - Biyoteknoloji, ekolojik, tarımsal, endüstriyel ve tıp gibi pek çok alandaki sorunların çözülmesinde yüksek potansiyele sahip bir bilim dalıdır. Geleceği inşa edecek nesillerin bu teknolojiyi tanıması ve sunduğu olanakları kavraması yenilikçi ürün ve çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda TÜBİTAK 4004-Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Çağrı amaçlarına uygun olarak projenin amacı; Fen bilgisi öğretmenlerinin biyoteknoloji, genetik mühendisliği ve alt dalları hakkında bilgi ve kavrama yeteneklerinin, tutumlarının, biyoetik görüşlerini, laboratuvar yapma becerilerinin, bilimsel okul-yazarlık seviyelerinin artırılmasıyla birlikte bilime ve bilim insanına olan bakış açılarını geliştirmek amaçlanmaktadır.