Birlik Vakfı'nın 20. kuruluş yıldönümü
Abone olBirlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman, Türkiye'de sivilleşmenin önüne engellerin getirildiğini öne sürerek, şunları söyledi:
Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman,
Türkiye'de sivilleşmenin önüne engellerin getirildiğini öne
sürerek, ''Türkiye'nin kurtarıcıya değil, kurtarıcılardan
kurtulmaya ihtiyacı var'' dedi. Vakfın 20. kuruluş yıldönümü
nedeniyle Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen ''Sivilleşme
ve Demokratikleşme'' konulu toplantıda konuşan Kahraman, sivil
toplum kuruluşlarının çoğulcu demokrasinin baş şartı olduğunu
söyledi. Türkiye'de sivilleşmenin önüne engellerin getirildiğini
savunan Kahraman, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin kurtarıcıya
değil, kurtarıcılardan kurtulmaya ihtiyacı var. Silahlı gücün
siyasete müdahalesi önlenmelidir. Toplum silahların gölgesinde
yaşamamalıdır. Gölgeler güneşi önler, yeşermeye izin vermez.
Sivilleşmenin diğer yönü de örgütlenme hürriyetidir. Toplumun
kendisini idare ve ifadede hür olmasıdır. Oysa toplumumuz kendisi
olamamaktadır. Tek tip insan yetiştirilmektedir. Başkalarına karşı
maske takmaya alıştırılanlar, kendi gerçek yüzlerini unuturlar.
Doğrunun ışıkları onları rahatsız eder. Gerçek korkusu beyinlerine
yerleşir. Örgütlenmede üzücü bir tabloyla karşı karşıyayız.''
Türkiye'de sivilleşmeye engeller çıkarıldığını, demokrasinin önünün
sık sık kesildiğini, örtülü ve açık müdahalelere maruz kalındığını
ileri süren Kahraman, demokrasiden uzaklaşmanın sıkıntıları da
beraberinde getirdiğini vurguladı. İsmail Kahraman, sıkıntının
sebebi olanların kurtarıcı olarak ortaya çıktığını ifade ederek,
Anayasa'nın da bir yasa metni olduğunu,şimdiye kadar 30 kez
değişikliğe uğradığını dile getirdi. ''Anayasalar millete
dayandırılmalıdır, dayattırılmamalıdır'' diyen Kahraman, devleti
vatandaşına hizmette görevlendiren ilmi ve çağdaş bir anayasaya
ihtiyaç duyulduğunu söyledi. -DİNSİZLİK TAASSUBU- Kahraman, dünyada
sadece Türk anayasasında yer alan laiklik kavramının da açıklığa
kavuşturulması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Eğer bu kavram dinsizlik anlamı taşıyorsa, bunu reddediyoruz,
kabul etmeyiz. Türkiye, Müslüman bir ülke. Bu gerçekleri gözardı
edenler, içinde bulundukları dinsizlik taassubu ile hayatları
boyunca dipsiz bir kuyunun içine düşmeye devam edecektir.
Laiklikten anlaşılan, özgürlüğü ve toplumsal barışı sağlamak ve
korumaktır. Din ve özgürlükleri güvence altına almaktır.''