Birleşmiş Milletler'den yeni raporda korkutan detaylar! İklim için gidişat felaket
Abone olBirleşmiş Milletler iklim için bu zamana kadarki en sert açıklamayı yaptı. Yayınlanan raporda en hızlandığı dönemde olduğu vurgulandı. Sıcak mevsimler uzayacak soğuk mevsimler kısalacak tarımın tehlikesi daha da büyüyor.
Dünyanın merakla beklediği Birleşmiş Milletler bünyesindeki İklim Değişikliği Paneli'nin ilk raporu yayınlandı. İklim değişikliğinin artık geri dönülemez boyutta olduğu artık hızlandığı ve yoğunlaştığı kaydedildi. Adım adım artık mevsimler değişecek sıcak mevsim uzayacak ve soğuk mevsimler azalacak. Seller, felaketler, yangınlar kapıda.
BM'nin yeni iklim raporunda küresel ısınmayla birlikte sıcak hava dalgalarının artacağı, sıcak mevsimlerin uzayacağı, soğuk mevsimlerin ise kısalacağı vurgulandı.
IPCC'nin tüm dünyada merakla beklenen ve 66 ülkeden 234 bilim insanının 5 yıllık çalışmayla hazırladığı altıncı rapor örgütün İsviçre'nin Cenevre kentindeki merkezinde açıklandı.
Bu güne kadarki en sert uyarı
2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) Başkanı Alok Sharma tarafından yapılan açıklamada, rapora ilişkin "Bu, insan davranışının küresel ısınmayı endişe verici bir şekilde hızlandırdığına dair şimdiye kadarki en sert uyarı olacak" ifadelerini kullanmıştı.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporuna göre Akdeniz bölgesinde gelecekte bugün yaşanandan çok daha kötü sıcak hava dalgaları, kuraklık ve yangınlar meydana gelebilir. Doğal yağış biriktirme temelli sistem üzerine kuran üreticilerin mahsullerinin yüzde 64 zarara uğrayabileceği belirtiliyor.
"İklim Değişikliği 2021: Fizik Biliminin Temeli" başlıklı rapor, 6 Ağustos Cuma IPCC üyesi 195 üye ülke tarafından sanal ortamda düzenlenen oturumda onaylandı.
Böylesi görülmedi geri dönüş yok
İkinci kısmı 2022'de yayımlanacak raporda, "iklimde gözlemlenen değişikliklerin çoğu, yüz binlerce yıl değilse de binlerce yıldır görülmedi ve örneğin devam eden deniz seviyesinin yükselmesi gibi, halihazırda etkin olan (harekete geçen) bazı değişiklikler, yüzlerce ila binlerce yıl boyunca geri döndürülemez (geri dönüşü yok)." ifadesi yer aldı.
Karbondioksit (CO2) ve diğer sera gazlarının emisyonlarındaki güçlü ve sürekli azalmaların iklim değişikliğini sınırlayacağının altı çizilen raporda, "Hava kalitesi için faydalar hızla gelse de IPCC'ye göre küresel sıcaklıkların istikrara kavuşması 20-30 yıl sürebilir." öngörüsünde bulunuldu.
"Rapor paha biçilmez"
1988'de kurulan IPCC'nin Güney Koreli Başkanı Hoesung Lee rapora ilişkin, "Bu rapor, istisnai koşullar altındaki olağanüstü çabaları yansıtıyor. Bu rapordaki yenilikler ve iklim biliminde yansıttığı ilerlemeler, iklim müzakereleri ve karar alma süreçlerine paha biçilmez girdi sağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Gelecek on yıllarda 1,5 santigrat derecelik küresel ısınma seviyesini geçme ihtimaline ilişkin yeni tahminler sunan raporda, "İklim değişikliğinde ani, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar olmadıkça, sera gazı emisyonları, ısınmayı 1,5 santigrat derece, hatta 2 santigrat dereceye kadar sınırlaması ulaşılmaz olacaktır." ifadesi kullanıldı.
İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 1850-1900'dan bu yana yaklaşık 1,1 santigrat derece ısınmadan sorumlu olduğuna dikkati çekilen raporda, gelecek 20 yılda ortalama küresel sıcaklığın 1,5 santigrat dereceye ulaşması veya hatta bu ısınmayı aşmasının beklendiği kaydedildi.
Raporda, bu değerlendirmenin, iklim sisteminin insan kaynaklı sera gazı emisyonlarına tepkisine ilişkin bilimsel anlayıştaki ilerlemenin yanı sıra tarihi ısınmayı değerlendirmek için geliştirilmiş gözlemsel veri kümelerine dayandığı belirtildi.
"Yaşadığımız değişiklikler ilave ısınma ile artacak"
IPCC Çalışma Grubu Eş Başkanı Valerie Masson-Delmotte, raporun iklim değişikliğine ilişkin gerçeğin yansıması olduğunu vurgulayarak, "Artık nereye gittiğimizi, ne yapılabileceğini ve nasıl hazırlanabileceğimizi anlamak için gerekli olan geçmiş, şimdiki ve gelecekteki iklimin çok daha net resmine sahibiz." bilgisini paylaştı.
"Yaşadığımız değişiklikler ilave ısınma ile artacak." ifadesini kullanan IPCC'nin diğer Eş Başkanı Panmao Zhai de iklim değişikliğinin zaten dünyadaki her bölgeyi çeşitli şekillerde etkilediğine işaret etti.
"Yazlar uzun, kışlar kısa geçecek"
Raporda ayrıca gelecek on yıllarda iklim değişikliklerinin tüm bölgelerde artacağını öngörürken, 1,5 santigrat derece küresel ısınmayla sıcak hava dalgalarının artacağı vurgulanan raporda, sıcak mevsimlerin uzun, soğuk mevsimlerin ise kısa olacağı kaydedildi.
İklim değişikliğinin "yaygın, hızlı ve yoğun" olduğu uyarısında bulunulan raporda, ayrıca 2 santigrat derece küresel ısınmada aşırı sıcaklıkların tarım ve sağlık için kritik tolerans eşiklerine daha sık ulaşacağını gösterdiği kaydedildi.
Birleşmiş Milletler ile Dünya Meteoroloji Örgütüne üye ülkelerden oluşan "İklim Değişikliği Hükümetler Arası Paneli (IPCC) 5 ila 7 yılda bir dünyanın iklim sisteminin geldiği durumla ilgili değerlendirme raporları hazırlayarak duyuruyor. Bu raporlardan ilki 1990, ikincisi 1996, üçüncüsü 2001, dördüncüsü 2007, beşincisi ise 2013 ve Eylül 2014 arasında parçalar halinde yayımlandı.
Geri döndürülemez halde
Okyanus, buz tabakaları ve küresel deniz seviyelerindeki değişiklikler, yüz yıl ila bin yıllık zaman dilimlerinde geri döndürülemez hale geldi.
Son yılda Arktik deniz buzunun seviyesi 1850’den beri en düşük seviyesine geriledi.
Deniz seviyelerindeki küresel ortalama yükseliş, 1900’den beri son 3 bin yıldaki en hızlı artış olarak kayıtlara geçti. Denizel ısı dalgalarının oluşma sıklığı 1980’lerden beri iki katına çıktı.
İnsan kaynaklı değişen iklim sonucunda yangın ve sellerde artış
Rapora göre, Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya, Latin Amerika, Afrika’nın bazı bölgeleri, Sibirya, Rusya ve Asya’nın da içinde bulunduğu gezegenin büyük bir bölümü sıcak hava dalgalarını içeren aşırı sıcaklara maruz kalıyor.
Son zamanlarda aşırı sıcakların gerçekleşmesi, insan etkisi olmadığı durumda ise son derece düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Yaz aylarında yaşanan yangınlar ve seller, insan kaynaklı küresel ısınma sonucu iklim sisteminin değişmesiyle aşırı hava olaylarının seyrine örnek oluşturuyor.
Kaybedecek zaman kalmadı
Mevcut iklim politikaları ve Paris Anlaşması kapsamında sunulan ulusal katkı beyanları doğrultusunda küresel ısınma, en iyi tahminle 2100'de 2,7 dereceye ulaşıyor.
Bu nedenle, küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılabilmesi için ülkelerin emisyonlarını 2030’a kadar yarıya indirmeleri ve sıfır emisyon yol haritalarını planlarının merkezine koymalarına ihtiyaç duyuluyor.
İnsan kaynaklı küresel ısınmayı belirli bir düzeyde sınırlandırmak, toplam karbon emisyonlarının sınırlandırılmasının yanı sıra net sıfır emisyona ulaşılmasını ve diğer sera gazı emisyonlarında önemli azaltım gerçekleşmesini gerektiriyor.
Bu kapsamda bilim insanları, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için acilen harekete geçme çağrısında bulunuyor.
Büyük “kirleticilere” çağrı
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP26) Başkanı Alok Sharma, rapora ilişkin değerlendirmesinde, iklim krizi etkilerinin tüm dünyada görüldüğünü belirterek, "Bilim, bu krizin en olumsuz etkilerini yaşamlarımızda, geçim kaynaklarımızda ve doğal yaşam alanlarımızda görmeye devam edeceğimizi açıkça gösteriyor. Tüm ülkelere, hükümetlere, iş dünyasına ve toplumlara mesajımız, iklim değişikliğinin gidişatında belirleyici olan önümüzdeki on yılda kararlarınızı bilime dayalı ve küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefini canlı tutmak üzere olan sorumluluğunuzu benimseyecek şekilde verin. Bunu hep birlikte başarabiliriz." ifadelerini kullandı.
Sharma, bu başarının temelinde yatanları ise şu şekilde sıraladı:
"Başarının temelinde yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon hedefine dayalı yol haritasına sadık kalmak, 2030’a ilişkin iddialı emisyon azaltım hedefleri taahhüt etmek ve uzun vadeli stratejileri öne çıkararak kömüre dayalı elektrik üretimini sonlandırmak, elektrikli araçların piyasaya sürülmesini hızlandırmak üzere harekete geçmek, ormansızlaşmayla mücadele etmek ve metan emisyonlarını azaltmak yatıyor."
Londra merkezli düşünce kuruluşu E3G'nin Genel Müdürü Nick Mabey ise bilim dünyasının iklim değişikliği konusundaki fikir birliğinin, tüm ülkelerin düşünülenden daha yüksek iklim risklerine maruz kaldığını ortaya koyduğuna dikkati çekerek, "Günümüzde tüm dünyayı etkisi altına alan iklim felaketleri, en zengin ve en güçlü ülkeleri dahi savunmasız bırakıyor. Glasgow'da gerçekleşecek 26. Taraflar Toplantısı’nda büyük kirleticilerin, kendilerini iklim etkilerinden koruyamayanlara daha fazla finansal yardım sağlamasına yönelik mekanizmaları uygulamaya koymaya liderlik etmenin yanı sıra emisyonlarını hızla azaltmaları gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"İklim krizinin yıkıcı etkilerini bireysel hayatlarımızda görüyoruz"
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, son günlerde dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’de de büyük çaplı sellerin ve yangınların eş zamanlı yaşandığı ve buzulların eridiğine yönelik haberlerin arttığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"IPCC raporu, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bireysel hayatlarımızda görmeye başladığımız bugünlerde önlem alınmadığı takdirde bu afetlerin şiddetini artırarak devam edeceğine dikkati çekiyor. Sorumluluktan kaçmaya çalışmak yerine, iklim değişikliğine karşı alınacak önlemlerin tüm insanlığın ve gezegenin ortak refahı için atılacak adımlar olduğunun farkında olarak bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor.
Bu doğrultuda atılacak küresel adımların bir parçası olarak, Türkiye’nin iklim hedeflerini acilen daha iddialı hale getirmesini ve tüm politikalarını bu hedeflerle uyumlaştırmasını talep ediyoruz."