Bir'in Ahmet Hakan'dan beklediği
Abone olKanal 7'de çalışırken Sabah'a transfer olduğunda Ahmet Hakan için "İliştirilmiş gazeteci" deyimini kullanan Hürriyet yazarı Ali Atıf Bir, yine aynı meslektaşına çattı!
Ali Atıf Bir " başlıklı yazısında Ahmet Hakan'ı köşeye
sıkıştırmaya çalıştı:
Yazı : Ali Atıf BİR
www.hurriyet.com.tr
Ahmet Hakan, Kanal 7’de program yaparken Sabah’a geçtiğinde,
aramızdaki yazılı atışmaların birinde onu ‘iliştirilmiş’ gazeteci
olarak tanımlamıştım.
Hürriyet’e transfer olduğunda küçük küçük atışmalarımız devam etti.
Bir süre önce bu atışmaların birinde bana şu soruyu yöneltti: ‘Hálá
iliştirilmiş olduğumu düşünüyor musun?’
Ahmet Hakan’a yanıt vermedim. Bekliyorum. Bir süre daha
bekleyeceğim.
Bu arada aklıma takılan bazı soruları ona sormaya devem edeceğim.
Örneğin on beş gün önce Hürriyet’in ön sayfasında babası Almanya’da
Milli Görüş’ün, eşi İslam Koleji’nin kurucusu olan Emel Algan’la
ilgili bir haber vardı.
Emel Algan 30 yıldır taktığı türbanı çıkarmış ve ‘şekilciliği
bırakalım artık’ demişti. O günden bu yana Ahmet Hakan bu konuda ne
yazacak diye bekliyorum. Hiçbir şey yazmıyor..
Vakit’te, Yeni Şafak’ta, Zaman’da da Emel Algan’la ilgili bir haber
gördüğümü anımsamıyorum. Ahmet Hakan en azından Vakit’te, Yeni
Şafak’ta, Zaman’da böyle bir haber niye yer almaz onu yazsa. Ya da
böyle bir haberin ön sayfadan girildiği bir gazetede yazmanın ona
ne hissettirdiğini yazsa..
Ya da islamda kadının yerini mükemmel bir şekilde anlatan Semiha
Yıldırım haberini ön sayfadan giren bir gazetede yazmanın ona ne
hissettirdiğini..
Ne hissediyorsun Ahmet Hakan?
Tepetaklak’taki espri
Tiyatro İstanbul’un başarılı oyunu Tepetaklak’ta en fazla aksayan
oyuncunun Simge Selçuk olduğunu yazmıştım.
Öğrendiğime göre Selçuk dizi çalışmalarını bahane ederek
Tepetaklak’tan ayrılmış, yerine Özge Erdaş gelmiş. İsabet olmuş..
Tepetaklak inanılmaz güzel bir güldürü. Umarım şimdi daha da güzel
olmuştur.
Tepetaklak Fransızca’dan çeviri. Ancak Gencay Gürün oyuna
Türkiye’ye uygun bir takım espriler eklemiş. Hatta bazı espriler
provalarda ortaya çıkmış.
Bir gün Metin Serezli yeni doğan bebeği kucağına aldığı sahnede ‘Ne
güzel uyuyor, galiba Kültür ve Turizm Bakanı olacak’ diye espri
yapmış. Bu espriye o an herkes çok gülmüş. Ancak bir süre sonra
esprinin uygun olmadığına karar verilmiş..
Ne de olsa karşıdaki Kültür Turizm Bakanı.. Tiyatrolara yardımı
keser meser, sonra özel tiyatroların hali nice olur!
Küfür şiddet değil
Asuman Krause Cine-5’te Başka Yerde Yok’a konuk oldu. Bir zamanlar
o da erkek arkadaşı Yaşar İpek’ten dayak yemiş..
Bu konu üzerinde konuşurken, ‘Erkek arkadaşın sana küfür etse bu
şiddete girer mi’ diye sordum. ‘Hayır’ dedi.
Krause’ye göre fiziksel olarak müdahale edilmediği sürece hiçbir
şey şiddetten sayılmıyor. Yani erkek kadına ana avrat küfretmekte
özgür. Duygusal baskı şiddetten sayılmıyor..
Şiddetle ilgili bilimsel çalışmalara baktığımızda ise kötü sözün
dilsel şiddet olarak tanımlandığı çok açık. Dilsel şiddet de
fiziksel şiddet kadar yıkıcı sonuçlara yol açıyor.
Dilsel şiddetin yarattığı duygusal baskı, mutsuzluk ve kaygı insan
sağlığı için bazen fiziksel şiddetten daha tehdit edici
olabiliyor.
O halde?
Mankenlerimize, sanatçılarımıza şiddetin tanımını bir kere daha
öğretmekte yarar var. Öğretelim ki, diline hakim insanlarla
birlikte olmayı öğrensinler.
Şu özlü güzel sözü de unutmayalım: Diline sahip olan eline de sahip
olur! (Bu özlü söz nereden çıktı demeyin. Şimdi çıktı, ben
çıkardım, ortama uydu fena da olmadı.. Fena mı oldu? Bak şimdiiii..
İki tane çakacam, sonra ‘Beni dövdü’ diye o gazete senin, bu kanal
benim dolaşacan..)