Birileri bu haksızlığa dur desin!
Abone olKaymakamın mesai saatlerinde denize girmesi suç değil, görüntülenmesi suç. Kara şimdi bu suçun hesabını veriyor..
Sabah Gazetesi'nin bugün verdiği ilginç bir haberi
İnternethaber'de kaynak göstererek yayınlamıştık. Habere göre bir
taksi şöförü yoğun trafik nedeniyle otomollerinin aynaları
birbirine çarptığı Aksaray Valisi'nin eşi nedeniyle terörist
muamelesi görmüş, saatlerce sorgulanmıştı. Taksi şöförünün suçu
yoğun trafikte Vali Bey'in eşinin otomobilini aynasına
çarpmaktı.Yani karşısındaki insan devleti temsil eden bir
şahsiyetin eşiydi. Bunun suç olduğunu taksi şöförünün başına
gelenlerden sonra anladık... Gelelim asıl meseleye... Hapisten yeni
çıkan Gazeteci Sinan Kara meselesi. Sinan Kara şu an Adliyelerdeki
mesaisine devam etmek zorunda. Suçu ise görev yaptığı sırada,
görevini ihmal eden bir kaymakam'ı mayolu halde görüntülemek. Böyle
bir adaletsizlik bir okuyucunun kanına dokunmuş olacak ki meramını
Melih Aşık'a bir mektupla duyurmuş... Gazeteci Melih Aşık'ın
Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinden bir alıntı... Devlet, gazeteci
Sinan Kara'yı Datça'da sıkıştırdı... Gazete - mahkeme - hapishane
üçgeninde dolaştırılıyor. Sinan Kara bugün Datça'da yine yargı
önüne çıkıyor. Bu seferki "suçu" Kaymakam Savaş Tuncer'i mesai
saatleri içinde denize girerken "şortla" görüntülemek... O arada
edep yerlerinin göründüğü iddia ediliyor... Neticede Kaymakamın
mesai saatlerinde denize girmesi suç değil, görüntülenmesi suç.
Gazeteci tek başına... Karşısında kaymakamı, yargıcı, savcısıyla
"devlet"... Sinan derdini kime, nasıl anlatacak?