Biri cemaati diğeri hükümeti bombaladı!
Abone olİki farklı Bediüzzaman yazısı... Dumanlı hükümeti eleştirirken, Kaplan cemaati yerden yere vurdu!
Bugün iki farklı "Bediüzzaman Said Nursi" yazısı iki
farklı isimden geldi. Biri cemaat kanadından hükümeti eleştirmek
için, öbürü hükümete yakın nin yazarından cemaati eleştirmek
için...
Ekrem Dumanlı, Said Nursi'ye yapılan zulümleri özellikle
istihbarat teşkilatlarının üzerini gitmesini yazdı bugüne
benzerliğine imalar yaptı. Yusuf Kaplan ise Said Nursi'nin
kelepçelenirken bile DP'yi koruduğunu vurgulayarak cemaati
eleştirdi.
EKREM DUMANLI: BEDİÜZZAMAN'I HAYAL KIRIKLIĞINA
UĞRATTILAR
Zaman gazetesi yazarı Ekrem Dumanlı alimlere yapılan zulümler
üzerinden hükümeti eleştirme yazı dizisini sürdürüyor. Dumanlı
bugünkü yazısında Bediüzzaman Said Nursi'yi yazdı. Dumanlı Said
Nursi'nin “Anlamıyorlar... Yahut anlamak
istemiyorlar. Beni skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese
hocası zannediyorlar.” sözlerine yer verdi.
Dumanlı yazısında adeta günümüze göndermeler yaparak Nursi'nin
Abdülhamid'e fikir beyan etmek için görüşme çabalarını ancak
Sultan'ın etrafındaki adamların onu nasıl yanılttığını aktardı.
Demokrat Parti zamanında, Menderes'in gelmesiyle tam 'oh'
diyecekken Said Nursi'nin baskı gördüğünün altını çizen Dumanlı o
dönemin MİT'i MAH'ın hocayı nasıl takip ettiğini ölümüne kadar da
rahatsız edildiğini aktardı.
Dumanlı şu anektodu aktardı: Seçimlerde verilen
desteği unutmuş gibi görünen DP, Üstad ve talebelerinde büyük bir
hayal kırıklığına yol açtı. 1959’da Eskişehir’e girerken arabası
durdurulmuş ve şehre giremeyeceği polislerce tebliğ edilmişti.
Bediüzzaman’ın tek cümlecik sorusu vardır: “Emir buradan mı,
Ankara’dan mı?” Komiser sükut eder. Cevap
bellidir.
YUSUF KAPLAN: BEDİÜZZAMAN'DAN ZIRNIK KADAR
İZİNİZ VARSA....
Yeni Şafak gazetesi Yusuf Kaplan, Said Nursi'nin yaşayan talebesi
Mehmet Fırıncı'nın anlattığı anektodu paylaştı ve cemaate sert
eleştiriler yöneltti.
Fırıncı Ağabey'in anısı şöyle: 1958 yılında, Menderes
hükümeti, Nur talebelerinin ellerine kelepçe vurmaya
başlıyor. Bediüzzaman Hazretleri, çevresindeki insanlara,
aynen şunu söylüyor:
'Yarın benim elime de kelepçe vurabilirler. Buna
hazırlıklı olmalıyız. Ama aslâ Demokrat Parti iktidarını karşımıza
almaya kalkışmamalıyız. Çünkü onlar, bu ülkenin, bu dinin ve bu
aziz milletin önünü açtılar. Eğer onları karşımıza alırsak, onların
önüne takoz koyarsak, bunun hesabını veremeyiz!'
BEDİÜZZAMAN BUDUR İŞTE!
Kaplan, "Bediüzzaman budur, işte!" diyerek cemaate yönelik
eleştirilerini şöyle sürdürdü.
Eğer Cemaat'te Bediüzzaman'dan zırnık kadar bir iz, bir eser varsa, kendilerini 15 kat büyüten Tayyip Erdoğan'ın ipini çekme aymazlığına derhal son verir!
Eğer Cemaat'te Bediüzzaman'dan zırnık kadar bir iz, bir eser
varsa, Fethullah Gülen, bir yandan 'hakaret eden, saldıran
siz olmayın!' derken, öte yandan, gazetelerinin,
televizyonlarının, sonuçta, Türkiye'yi kaosun eşiğine sürükleyen,
İslâm dünyasında umut olarak görülen Türkiye'nin önünü tıkayan
fütursuzca saldırılarına derhal son vermelerini emreder!