Birbirlerinin gözlerini oyacaklar!
Abone olNeredeyse isyan etmek üzereler. Bu durum bir seçim dönemi daha sürerse, Ak Parti"ye kayıp, pastadan pay kapmak isteyebilirler
ADNAN BERK OKAN
Ortalık toz duman…
Hiç kimse bir diğerinin fikrine saygı duymuyor…
Hiç kimse, kendisi gibi düşünmeyenlerin de özgür düşünce hakları olduğunu kabullenmiyor…
Herkes bir birinin gözünü oymakla meşgul…
Herkes birbirine “hainsin!” diye saldırıyor…
Kimisi “vatanı sattınız!” diye nara atıyor Hükümet ve destekçilerine…
Kimisi hükümetin “en Müslüman” olduğu iddiasıyla muhalifleri “dinsiz” olmakla suçluyor…
Neyin kavgası bu?..
Az sonra anlatacağım ama önce bir hatırlatma yapayım…
***
Bugün, hükümetin aldığı ekonomik ve siyasi kararlara karşı çıkanlar; AB çabalarına “takoz” olanlar… “Demokratik açılım” için ”Vatanı satıyorlar!” diye haykıranlar var ya…
Yarın bir gün iktidar olsunlar, bu hükümetin aldığı her tür ekonomik ve siyasi kararı aynen uygulayacaklarından emin olabilirsiniz…
Onlar da tekel işçilerini azarlayacaklar…
Muhalefet partilerinin parti teşkilâtları uzun yıllardır, kamu pastasından pay alamadılar… Neredeyse isyan etmek üzereler… Bu durum bir seçim dönemi daha sürerse, Ak Parti’ye kayıp, pastadan pay kapmak isteyebilirler… Muhalefet partilerinin liderleri bu korkuyla kavgayı ateşliyorlar... Bu korkuyla Tayyip Erdoğan'a demediklerini bırakmıyorlar... Yoksa... Milletin açlığı, yoksulluğu kimin umurunda?.. |
Onlar da Demokratik açılımın adını değiştirerek terörle mücadelede silâhların susması için ellerinden geleni yapacaklar…
Onlar da artık sürdürülmesi mümkün olmayan “Yüksek Faiz” uygulamasının geri dönmemesi için var güçleriyle çalışacaklar…
Onlar da bu ucube anayasadan kurtulmak için yeni anayasa siparişleri verecekler…
DSP – MHP – ANAP ortak hükümetini hatırlayın…
Seçime “İktidar olursak Apo’yu asacağız” diyerek giren ve sandıktan şehit ailelerinin oylarıyla 2. büyük parti olarak çıkan MHP, Öcalan’ın hakkında idam cezası kararı varken, o cezanın ömür boyu hapse çevrilmesini (isteseydi) engelleyemez miydi?..
Öyle bir engellerdi ki…
Bahçeli bir basın toplantısı düzenler, halkın karşısına çıkar, “Öcalan’ın idam cezası affedilirse ben yoğum” der hükümetten istifa ederdi…
O günlerde ne Ecevit o istifayı göze alabilirdi..
Ne de, hükümete ortak olmak için aportta bekleyen Bayan Çiller’den korkan Mesut Yılmaz…
Ne oldu?..
MHP, “tatlı iktidarı” bırakmak yerine Apo’nun affını ve hükümet ortaklığını tercih etti…
Peki bu hükümete itiraz etmelerinin sebebi ne?..
Söyleyeyim:
“Bütün bunları neden Tayyip yapıyor?.. Verin iktidarı, biz yapalım… Büyüyen pastayı biz aramızda pay edelim… Bunlar dinci… Bunlar gerici…” falan, filan…
***
Muhalifler yatıyor, kalkıyorlar ekonominin krizde olduğunu iddia ediyorlar…
Batmak üzere olduğumuzu, milletin neredeyse % 90’ının aç biilâç olduğunu tüm dünyanın gözüne sokmaya çalışıyorlar…
Her gün bir yeni “kriz” senaryosu, her gün bir yeni “satıldık” iddiası…
Moralleri bozma, umutları yıkma çabaları...
Peki…
Ekonominin krizde olduğunu söyleyenlerin ve giderek daha da kötü olacağını öngörenlerin hiç mi hakları yok?..
Cevap vereyim: Hiç hakları yok…
Çünkü…
***
Aslına bakarsanız onlar da Türkiye’nin geleceğinin “çok parlak” olduğunun farkında…
Onlar da biliyorlar ki, küresel bir dünyada bir ülkenin gelişmesi ya da gerilemesi ulusal siyasi iradeden çok, küresel aktörlerin elinde…
Peki ne oluyor?..
Nedir bu salya sümük saldırı?..
Nedir bu mideleri bulandırıcı “Hainler!.. Vatanı sattınız! Battık!.. Mahvolduk!..” bağrışmaları…
Söyleyeyim…
***
Şu andaki ekonomik gösterge tablosu, Türkiye’nin ekonomi pastasını en kolay ve hızlı büyütecek ülkelerden biri olduğunu gösteriyor…
Yani…
Yıllardır, zavallı halkın kursağından kesilerek üç-beş kentte büyük zengin yaratma hamlesi (Milli zenginimizin sermaye birikimini sağlamak) son yıllarda, rahmetli Adnan Menderes’in bir askeri ihtilal ile asılmasına sebep olan, “Her mahallede bir milyoner” rüyasına dönüşmek üzere…
Dönüşüyor, dönüşecek de…
Haliyle, “kamu pastası” adını verdiğimiz “Vergi gelirleri” de büyüyecek…
Son otuz yılın 25 yılında küçük bir azınlığa “Faiz” olarak ödenen vergi gelirleri artık Bütçe’ye “Yatırım” kaynağı olarak kalıyor…
Büyüyen bu “Gelir pastası” iştahları kabartıyor…
Yüksek enflasyon – yüksek faiz nedeniyle sadece üç – beş nakit zengininin midelerini dolduran eski siyasetçiler bugün giderek büyüyen pastayı mevcut iktidar sahiplerine bırakmak istemiyorlar...
Büyüyen ve daha da çok büyüyecek olan pastayı, bir türlü başbakanlığa yakıştıramadıkları Tayyip Erdoğan ve ekibinin elinden kapmak için can atıyorlar…
Her türlü düzeysizliği göze alıp, Başbakan'a küfrediyorlar...