Birbirinin kopyası iki yazı
Abone olErgun Babahan bugün Baykal ve CHP üzerinde oynanan oyunları yazdı. Oysa bu yazının birebir benzeri, 16 Ocak'ta yazılmıştı. Nerede mi? Tabi ki İnternethaber'de..
Ergun Babahan'ın yazısındaki içerik, 16 Ocak'ta İnternethaber
yazarı Gürsel Tekin tarafından dile getirilmişti.. Fazla söze gerek
yok. Önce Babahan'ın yazısını okuyun, sonra Gürsel Tekin'in 16
Ocak'taki yazısına bir göz atın.. Benzerliği kendi gözlerinizle
görün!
CHP gerçeği ve Baykal
Baykal, sadece Irak Savaşı Tezkeresine karşı aldığı tutum için bile
desteklenmeyi hak ediyor.
Cumhuriyet Halk Partisi, hafta sonu kurultayı ile yine gündemde.
Medyanın bir bölümü Deniz Baykal'ı gönderme misyonunu üstlenmiş
görünüyor. "Baykal gitsin de gerisi Allah kerim" anlayışının egemen
olduğu anlaşılıyor.
İlk günden altını çizdiğimiz bir konu var: Siyaseti dizayn etme
çabalarının dışında olmak.
Ne bir partinin başına lider atama, ne bakan değiştirme, ne de
hükümet kurup yıkma hevesimiz var. Ancak bu siyasetteki gelişmeler
hakkında yorum yapma hakkımızı elimizden almıyor.
CHP lideri Baykal, seçim listelerini oluşturmasındaki kimi
tercihleri, parti yönetimindeki anlayışı nedeniyle zaman zaman
eleştirdiğimiz bir isim.
Ancak, bu eleştirileri CHP'nin kimliğine ve varlığına yönelik
girişimlerden ayırt etmek gerekir.
CHP, kökleri Mithat Paşa'dan İttihat ve Terakki'ye uzanan,
Türkiye'deki tüm partilerin doğumuna tanıklık etmiş bir kurum.
CHP'nin ilkeleri laiklik, cumhuriyetçilik ve ulus-devlet.
Türkiye'de bu değerlere önem veren kesimlerin tercihi CHP
oluyor.
Ana muhalefet partisi de son dönemde bu ilkelerine uygun bir
muhalefet örneği sergiliyor.
Avrupa Birliği'ne uyum yasaları, Anayasa değişikliği konusunda
alabildiğince destekleyici bir tavır takınırken, zina gibi
konularda da geri adım atmamaya özen gösteriyor.
CHP'nin laiklik konusundaki bu hassas tavrının ulusçu ve
bağımsızlık yanlısı bir diğer örneğini ise Irak tezkeresi
konusundaki tavrı oluşturuyor. Zaten, CHP'nin şimşekleri asıl
üzerine çekmesinin nedeninin bu tezkere konusunda gösterdiği tavır
olduğu anlaşılıyor.
Burada anlaşılması gereken, altının çizilmesi gereken husus şudur:
CHP, sosyal-demokrat bir parti olmaktan önce Kemalist bir
partidir.
CHP'ye Kemalist olması nedeniyle kızmak, MHP'ye aşırı milliyetçi
tutumu, Saadet'e Milli Görüşçü tutumu nedeniyle kızmakla eş anlama
geliyor .
CHP'nin Kemalist duruşunu çıkardığınızda geriye ne kalacağı
tartışmalı oluyor.
Bu partiyi yeterince sosyal-demokrat bulmayanlar, çağdaş
bulmayanlar, arkaik bulanlar var elbette. Zaten onlar da kendi
yollarına gidip farklı parti çatıları altında örgütleniyor.
Baykal, bu partiye genç yaşında katılmış, çeşitli mücadeleler
sonucu liderliğe yükselmiş ve dünyanın ve Türkiye'nin hızla sağa
kaydığı bir dönemde yüzde 20 gibi bir oy oranıyla partisini
Meclis'e sokmuş bir isim.
Bunu yaparken de, hiçbir gün CHP'yi CHP yapan kimliğinden taviz
vermemiş. Kemalist çizgisini özenle korumuş. Bu, Cumhuriyet'i kuran
bir partinin mirasçısı olarak doğal hakkı.
Bu kez zorlu bir yarışa giriyor. Üstelik, bu kurultay parti içi bir
çekişme olmaktan çıkmış, çeşitli anketler, oylamalarla medyanın
doğrudan müdahil olduğu bir çekişme halini almış durumda.
Baykal'la birçok konuda görüş ayrılığımız olmasına rağmen, sadece
Irak Savaşı tezkeresindeki tutumunun ülkemizi büyük bir felaketten
koruduğuna inanıyorum. Yine Baykal'a en büyük eleştirinin bu
tezkerenin destekçilerinden gelmesinin ardında, CHP üzerindeki
farklı dizayn planları olduğunu düşünüyorum.
Savaşın ülkemiz topraklarında sürdürülmesine engel olan, gencecik
çocuklarımızın ölüm tarlalarında heba olmasına izin vermeyen
Baykal'ın sırf bu tavrı ile bile desteğe hak kazandığı
görüşündeyim.
Gürsel Tekin'in yazısı için tıklayın