Birand'ın New York'ta kırdığı potlar
Abone olTercuman yazarı Metin Işık bugünkü köşesinde Birand'ın New York'ta kırdığı potları yorumladı.
New York'ta devam eden Kıbrıs görüşmelerinde Mehmet Ali Birand
haberleri, sözleri ve hareketleriyle gündemde kaldı.
Gazeteci Yılmaz Polat'ın New York zirvesinde Birand'ır kırdığı
potları köşesine taşıyan Halka ve Olaylara Tercuman yazarı Metin
Işık, hem yaşananları anlatmış hem de olayları değerlendirmiş.
Polat'ın yazdıklarına şahit olunca, deneyimli bir gazetecinin taraf
olmasıyla başlayan düştüğü duruma, üzüldüğünü yazan Işık, şunları
yazdı:
Birinci gün: Türk gazeteciler basın müşavirliğinden tanıtım
yazısı alarak BM'ye giriş kartı çıkarttı. Yazının bir kopyası
gazeteciye verildi. Bir kopyası da BM kimlik ofisine fakslandı.
Kartı BM ofisinden alabilmek için iki adet resimli kimlik kartı
gösterme kuralı vardır. Timurlenk, önce soyadını Birand olarak
hatırlayamayan müşavirlikteki memura kızdı. Hırsla Türkevi'nin
hemen yanında bulunan BM'nin kimlik ofisine gitti. Paranın her
kapıyı açtığını zanneden Birand'ın üzerinde, gazeteci olduğunu
ispatlayacak hiçbir kimlik de, pasaport da yoktu. BM görevlisine
kredi kartını kimlik olarak gosterdi. Görevli bayan reddetti. Bir
milleti mahçup ettiğinin farkında bile olmayan Birand, az once
kızdığı basın muşavirliğinden yardım istedi ve kimlik kartı
çıkarıldı. Bu arada '50 bin dolar kaybediyorum' diye konuştu
durdu.
İkinci Gün: KKTC, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ve Mümtaz
Soysal, BM'nin hemen karşısında olan ve Türk heyetinin konakladığı
Milenyum Oteli'nin barında oturdu. Gazeteciler Ferai Tınç, Erdal
Güven ve başkaları da var. Birand, lakayt bir tavırla
konuştu. Serdar Denktaş, 'Sen Karen Fogg çocuğusun' dedi. Birand,
'Neden böyle söylüyorsunuz?' karşı sorusuna da, 'O... cocuğu
diyemediğim için' cevabını aldı. Bu sözlere alınmadı bile.
Kahkahası 'deyyus' sözcüğünü işittikten sonra daha da gürleşti.
Mümtaz Soysal'ın 'Başparmağını iki parmağının arasına alarak'
yaptıği işaretle de yol haritası tamamlandı.
Üçüncü gün: Birand güne yine yılışık yılışık esprilerle başlıyor.
Herkes aç ve yorgun, gazete ya da TV'sine haber yetiştirmeye
çalışıyor. O ise diplomat peşinde. Maalesef itibar edenler de var.
Akşam üzeri. Serdar Denktaş'ın Türk Evi'nde basın toplantısı
var.
Türkiye haber bekliyor. Üçüncü kattaki odaya, açıklama yapacak olan
Serdar Denktaş giriyor. Tam konuşmaya başlayacak. Birand, 'Serdar,
Serdar' diye sanki kırk yıllık arkadaşıymış gibi şımarık bir
tavırla, 'Bizim TV, yarın şu saatte, şöyle yayın yapacak' diye
sesleniyor. Onca insanı adeta hiçe sayarak, şaşkın ve kızgın
bakışlar arasında, salonda kendine göre bir ayarlama yapmaya
calışıyor.
Bu noktada fazla dayanamayıp, 'Kimsenin zamanını çalamazsınız.
Sesinizi kesin ve yerinize oturun' şeklindeki çıkışmam üzerine
sustu ve yerine oturmak zorunda kaldı. Çok sayıda insanın bu
çıkışmadan memnun olduğunu hissettim.
TRT Genel Müdürü Sayın Şenol Demiröz kurumunuzun büyük imkanları
var. Lütfen Kıbrıs ve benzeri görüşmeleri daha 'popüler' ve
'bilimsel ağırlığı' olan isimlerle ve geniş kadrolarla izleyin.
Tanıtımınızı iyi yapın. TRT olarak önde olun ki, kimse
şımarmasın.
Kendisini de bizi de rezil etmesin.