Birand'ın 12 Eylül feryadı
Abone olKanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni ve Posta Gazetesi Yazarı Mehmet Ali Birand, 32. Gün ekibinin hazırladığı "12 Eylül Belgeseli"nin kendisinden izinsiz satıldığını yazdı
Birand başlıklı yazısında bölgede güç denendiğini öne sürerken,
yazısının son bölümünde kendi uğradığı başka bir haksızlığa
değindi!
Yazı : Mehmet Ali BİRAND
www.hurriyet.com.tr
56 Belediye Başkanının ROJ TV’nin kapanmasına karşı çıkması, bu
sorunun çözümünü daha güçleştirdi. ROJ TV’nin kapatılmasını da
adeta imkansızlaştırdı.
56 Belediye Başkanının ROJ TV’nin kapatılması girişimlerine karşı
çıkması, fazla tartışılmıyor ancak, Ankarayı son derece güç bir
duruma soktu.
Hükümet ve özellikle de Genelkurmay Başkanlığı, ROJ TV’yi PKK’nın
bir organı olarak görüyor. Nedeni de, ROJ TV ekranlarında sürekli
şekilde PKK’nın görüşlerinin seslendirilmesi, PKK yanlısı isimlerin
konuşturulması.
ROJ TV’de bunu saklamıyor. Zaten saklanacak bir durum da yok.
İşte bu nedenle Devlet, ROJ TV’nin yayın yaptığı Danimarka’ya baskı
yapıyor: “Masum insanları öldüren ve sizler tarafından da terörist
olarak kabul edilen PKK’nın sözcüsü konumundaki bu yayına izin
vermeyin.” deniyor.
ROJ TV’nin kapatılması, Türkiye ile Kürt hareketi arasında bir güç
denemesine dönüştü. Ankara bastırıyor, Danimarka tereddüt
ediyor.
İşte tam bu aşamada bölgenin 56 Belediye Başkanının, Danimarka
Başbakanına mektup yazıp, ROJ TV’nin kapatılmasına karşı çıkmaları
tüm dengeleri değiştirdi. Belediye Başkanları, ROJ TV’nin fikir
özgürlüğü ve halkın gereksinimlerini karşılamak açısından
kapanmamasını isterlerken, açıkça “taraf olduklarını” ortaya
koymuşlardır.
Bu başvurudan sonra Danimarka’nın ROJ TV’yi kapatması artık
imkansızdır. Bölge halkının demokratik temsicileri “TV’mizi
kapatmayın” diyecekler ve Danimarka, Türk hükümeti istiyor diye
aksi yönde karar verecek. Söz konusu olamaz...
İşin bir de siyasi yönü var ki, bence daha da ciddi sonuçlar
getirecek.
56 Belediye Başkanı, dolaylı biçimde PKK’nın görüşlerini yansıtan
bir kanala sahip çıkmıştır. PKK’nın bölge üzerindeki etkinliği, bir
defa daha görülmüştür. Bizim için terör örgütü sayılan PKK’nın
halkın nezdinde farklı algılandığının mesajı verilmiştir.
Şimdi ne yapacağız?
Belediye Başkanlarını mahkemeye, oradan da hapisaneye mi
yollayacağız?
Dikkat edecek olursanız, T.C. Devleti ile Kürt hareketi arasındaki
güç denemesi giderek artıyor ve bizi bir yerlere sürüklüyor.
Son bir not: 56 Belediye Başkanı, Danimarka Başbakanına mektup
yazıp, görüşlerini açıklayabilirler. Ancak bizim onlardan
beklentimiz, ayrı bir mektup yazıp ROJ TV’yi uyarmaları olurdu.
Belediye Başkanları olsun, Kürt Hareketinde rol alanlar olsun, bir
noktada uzlaşıya varmalıyız. O da, silahın bırakılması, terörün
durması... Eğer PKK terörü sürdürecekse, Kürt Hareketinin örgüte de
karşı çıkması gerekir...
Bu ortak noktalarda hareket ettikleri taktirde, bölge huzura
kavuşur. Aksi halde birbirimizi yeriz ve hepimiz huzursuz
oluruz.
RUSYA MI HAKLI, UKRAYNA MI?
Rusya, Ukrayna’ya sattığı doğal gaz’ın metreküpünü 50 dolardan 230
dolara çıkarınca, hepimizin içinde bir ürperti oldu: Doğal Gaz
ihtiyacımızın yüzde 60’ını Rusya’dan karşılıyoruz. Yarın Ruslar
çıkıp gazımızı keserlerse ne olur?
Bakıyorum, bazı köşe yazarlarımız daha da ileri gidiyorlar ve
“Kendi kaynaklarımızı kullanmadık, Ruslara bağlandık” diye olaya
Milliyetçi bir bakışla yaklaşıyorlar.
Herşeyden önce şunları bilmemiz gerekir:
Rusya, Ukrayna’ya doğal gazını neredeyse sudan ucuza satıyordu.
Türkiye’ye 160-190 dolara verirken, Ukrayna’ya neden 50 dolara
satsın?
Ukrayna yıllardır, Rusya’nın Türkiye ve Avrupaya giden borularından
gaz çekiyor, borcunu ödemiyor ve sorun yaratıyor. Bir zamanlar
yakın müttefik sayıldığı için, Moskova tarafından anlayışla
karşılanıyordu. Ancak, artık bu da bitti. Putin, Ukrayna’yı 3 üncü
ülke statüsüne koydu ve 3 üncü ülke muamelesi yapıyor.
Türkiye’nin enerji ihtiyacını ancak doğal gaz-nükleer santral
karışımı sağlayabilir. Kömür kullanmak çevreyi mahveder, su-rüzgar
gibi diğer enerji üretim yolları da hem çok pahalı, hem de çok
yetersiz kalır.
Rusya- Ukrayna anlaşmazlığı hoş değil. İnsanın kafasına kötü
örnekler getiriyor. Ancak, bu duruma bakıp, kendi enerjimizi
kendimiz üretelim, demekte çok yanıltıcıdır.
12 EYLÜL BELGESELİ BENDEN İZİNSİZ SATILIYOR
Başından sonuna kadar kafamı, emeğimi ve paramı koyduğum 12 Eylül
Belgeseli başkası tarafından kendi eseriymiş gibi piyasaya sürüldü
ve satılmaya başlandı.
1996-1999 yılları arasında ağırlıkla 32.Gün ekibi ile hazırladığım
ve büyük emek verdiğim belgesel, Show TV’de gösterilmiş ve büyük
beğeni kazanmıştı.
Belgesel, benim tarafımdan yazılan ve imzamı taşıyan, Demirkırat -
12 Mart- 12 Eylül ve Özallı Yıllar belgesel dizisinin bir
parçasıdır.
Şimdi, 12 Eylül’ün belgeselinin teknik işlerinde, üstelik anlaşma
yaptığımız şirketi adına çalışanlardan Mustafa Ünlü’ nün, eseri
hazırlayan kendisiymiş gibi, belgeseli benden habersiz ve izinsiz
kopyalayıp, CD- DVD formatında satışa çıkarttığını öğrendim (!)
İşin televizyona zamanında yetiştirilebilmesi için ve çok da
önemsemediğimden adının Jenerikte, “yönetmen” olarak yazılmasına
göz yummamdan yararlanarak, yeni bir haksız kazanç sağlama peşinde
olan Mustafa Ünlü, bir de CD ve DVD’lerin kapağına “M.Ali Birand’ın
sunumuyla” diye yazmıştır. İnanılacak gibi değil... Bu belgeseli
satanlara duyurmak istiyorum: İlk defa farklı bir korsan kaset
satıyorlar. Bu duruma da kayıtsız kalmayacağım.