Birand meslektaşlarına seslendi
Abone olAvrupa Birliği'nin ateşli savunucularından gazeteci-yazar Mehmet Ali Birand müzakere öncesi yazarlara seslendi. Birand, meslektaşlarını AB için kulise çağırdı.
Ünlü gazeteci Mehmet Ali Birand, müzakere tarihi öncesi
meslektaşlarını kulise çağırdı. Birand yazarları Avrupa'da yazı
yazmaya çağırdı. Meslekdaşlarıma çağırı yapıyorum Türk medyasında
öyle etkili isimler var ki, istedikleri anda telefonu açıp
Avrupa’nın herhangi bir gazetesine yazı yazabilir ve bu yazı da
mutlaka yayınlanır. İşte bu kişilere bir çağrıda bulunmak
istiyorum. Türk medyasında öyle etkili isimler var ki, istedikleri
anda telefonu açıp Avrupa’nın herhangi bir gazetesine yazı
yazabilir ve bu yazı da mutlaka yayınlanır. İşte bu kişilere bir
çağrıda bulunmak istiyorum. Bizler birbirimizi tanıyan insanlarız.
Dış dünyada kimin ne kadar etkin olduğunu biliriz. Ben özellikle
biliyorum, zira birlikte çalıştık. Gelin, önümüzdeki Eylül-Kasım
döneminde bizlerde AB kampanyasına katılalım. Hükümet ve özel
sektör elinden geleni yapıyor. Bizler ise sadece kendi
gazetelerimizde yazı yazmakla yetiniyoruz. Türke, Türk propagandası
yapıyoruz. AB’nin, neden müzakere tarihi vermesi gerektiğini, eğer
müzakereleri 2005 yılı içinde başlatmadıkları taktirde nasıl
olumsuzluklarla karşı karşıya kalınacağını yazıyoruz. Kısacası
kendimiz yazıyoruz ve kendiniz okuyoruz. Görüşlerimiz ve
mesajlarımız, Ankara’da tercüme edilip AB üyesi ülke kançılaryaları
tarafından farkedilirse ne ala. Yoksa kaybolup gidiyor. Oysa gelin,
sesimizi daha açıkça duyuralım. Bunu son derece de kolay
yapabiliriz. AB ülkelerinde, Türkiye’ye müzakere tarihi verilip
verilmemesi tartışmaları önümüzdeki Eylül-Kasım döneminde
alevlenecek. Özellikle, Ekim başı AB komisyon raporu açıklandıktan
sonra, heyecan daha da artacak. İşte hepimiz bu dönemde devreye
girebiliriz. Gelin şimdiden herbirimiz kişisel tanışıklıklarını,
etkinliklerinisi kullanalım. Hiç tanıdığımız yoksa bile önemli
değil. Bir Türk gazetesinin genel yayın müdürü veya yazı işleri
müdürü veya saygın bir köşe yazarından gelen 500 kelimelik bir
yazıyı kimse reddetmez. İstenseniz bana mail (mab@cnnturk.com.tr)
gönderin. Hangi gazete veya gazetelerle temas halinde olduğunuzu
bildirin ki, aynı gazeteye birkaç kişi başvurmuş olmasın. Ben,
gelen mail’lerden grup yapar, gelen mesajları herkese dağıtırım.
Eğer yazılarınızda hangi açılara değineceğiniz konusunda
tereddütlüyseniz, AB Genel Sekreterliğinin sitesine girin (
www.abgs.gov.tr) ve orada bulacağınız malzemeyi kullanın. Tatmin
olmazsanız, Genel Sekreterlikten Ahmet Acet’i (0312 284 63 57)
arayın. O da olmazsa, Avrupa ülkelerinde Türkiye’ye tarih
verilmemesi için kullanılan gerekçelere karşı yanıtları
(19-20-21.5.2004) günkü yazılarımda toplamıştım. Çok işinize
yarayabilir. BİZDE ÜSTÜMÜZE DÜŞENİ YAPALIM Bütün bunları yazmamın
tek nedeni var. Türkiye ile AB ilişkileri Aralık ayında ya yepyeni
bir döneme girecek veya uzun yıllar boyunca askıya anılacak.
Böylesine önemli bir süreçte, gazeteci olarak bizlerde
hareketlenmek zorundayız. Seyirci kalamayız. “Benim üstüme vazife
değil” diyemeyiz. Zira bu olayın olumlu ve olumsuz yönleri bizleri
de etkileyecek. Bu olayı Birleşmiş Milletler gözlemcisi gibi
tarafsız bir bakışla izleyemeyiz. Ne savcıyız, ne de yargıç.
Bizlerde elimizden geleni yapmalıyız. Sadece biz değil dış dünya
ile ilişkisi olan, sesini duyurabilen, sözünü dinletebilen herkes
hareketlenmelidir. Örneğin, Fatih Terim İtalyan gazetelerinde
yazmalı, Avrupa Klüplerinde oynayan futbolcularımız bulundukları
ülkelerin gazetelerine makale yollamalılar. Herşeyi devletten
bekleme dönemi artık bitti. Gözetecisi, sporcusu, işadamı, bilim
adamı, sanatçısı, sivil toplum örgütü ile hep birlikte harekete
geçmeliyiz. “Kardeşim, ne yapsak bu adamlar bize tarih vermez”
ataletinden kendimizi kurtaralım. Önce bizler bastıralım, ne
istediğimizi açıkça gösterelim. Gerekçelerimizi net şekilde
anlatalım, herşeye rağmen istediğimizi elde edemezsek, o zaman
oturup düşünelim. Ancak önce bizler üstümüze düşeni yerine
getirelim. * * * AB’NİN İNCELEMESİ SÜRÜYOR... Bazı yazarlarımızın
“AB Aralıkta tarama (screening) başlatıp müzakereleri ileri atacak”
yolundaki yorumlarını okuyorum. Yanılıyorlar. Halen 8 ayrı komite
kurulmuş durumda ve ön tarama sürdürülüyor. Yani hangi
yasalarımızın değiştirilmesi gerektiğini gözden geçiriyorlar. Daha
da ayrıntıya girilmesi, müzakereler başladıktan sonra yapılacak. Bu
konu ilk defa İsmail Cem’in bakanlığı sırasında ortaya atılmıştı. O
dönemde bize verilen yanıt “Esas taramanın müzakerelerin bir
parçası olduğu “ şeklindeydi. Ayrıntılı taramalar müzakerelerden
sırasında yapılacak. Yani, Türkiye’ye önce tarama sonra müzakere
denmeyecek. Müzakere tarihi verilecek. Masaya oturulacak ve
ardından esas tarama başlatılacak. Bilinmesinde yarar var. Yazı:
Fatih Altaylı Kaynak:Hurriyetim.com.tr