Birand küpeyle tabuları yıkacak
Abone olBirand, ekranda tabuları yıkmaya hazırlanıyor. Eylül'de Kanal D ekranında farklı bir Birand'la karşılaşacaksınız!
Usta gazeteci Mehmet Ali Birand, hayatına dair pek çok
önemli şeyi Gülin Yıldırımkaya ile paylaştı. Birand, yokluk
yıllarını anlatırken hüzünlense de hayatına dair üç önemli aşamayı
da saymadan edemiyor. Bir de tabi Birand'ın küpe
tutkusu!
İşte Kanal D Haberin patronu Birand'ın hayatı;
Üç önemli dönüm noktası: Üç etabı oldu.
Birincisi, Büyükelçi dayım Mahmut Dikerdem beni Galatasaray'da
okuttu, parasını verdi. O beni eğitimsiz kalmaktan kurtardı, en
alttan kurtardı. Arkasından gazeteye girdim, Abdi İpekçi'nin
yanına. O, çok sevdiğim bir işi yapma keyfini getirdi, ve bir
çentik daha zıpladım. Üçüncüsü de Cemre ile evlendim. Üçüncü çentik
oldu bu da. Bunu laf olarak "İşte evlenince çok mutlu oldum da"
falan diye söylemiyorum, hayır. Beraber yaşadığınız insanın size
katkısı vardır, o katkıdan dolayı, o manevi katkıdır, beraber
hareket edebilme katkısıdır, aldığınız kararları onunla birlikte
alıp, etkili karar alabilmenizdir. Beraber adım atabilmenizdir.
Kendinize güveninizi artırmaktır, kadın dediğin odur. Kadın yoksa
seviştiğin insan değildir, evlilik müessesi odur. Bu üç şey beni
oradan kurtardı.
Birand, röportajında Eylül'de ekrana küpe takarak çıkacağını söylüyor. |
Muhabirken bilet sattım: (...) Veliefendi
Hipodromu'nda bilet satardım mesela. Hayatımı kazanmam lazımdı
yani, Milliyet'e girdiğim zaman bugün olduğu gibi o zaman da çok
fazla para verilmezdi, ama anneme bakmam gerekiyordu. Daha
evlenmemiştim. Eve bakmam gerekiyordu. Haftasonunda, hatta
Galatasaraylı futbolcu, Reha isminde soyadını unuttum. O,
Veliefendi'nin müdürüydü. Ona gidip rica ettim. Böyle kabinler
vardır, orada bilet satarsınız, Cumartesi Pazarları bilet satardım.
Associated Press vardı, Milliyet'in üzerinde. Orada izinli olanlar
olduğu zaman onların yerine part time, aşağıda işim bittiği zaman
gece yarısına kadar çıkar tercüme yapardım. Ondan sonra dergilere
yazılar yazardım, ek para kazanabilmek için.
Gazeteci yalıda oturamaz: Genelde sizin gibi
imkansızlıklar içinde büyümüş, zorluk çekmiş kişiler biraz cimri
olur. Bu durum sizin parayla ilişkinizi nasıl etkiledi. Oğlunuza
mesela "Ben çok zorluk çektim, ne istiyorsa vereyim" diye mi
yaklaştınız, yoksa tam tersi "Varlığın yokluğu da var, aman oğlum"
mu dediniz?
Tam ne istiyorsa alsın değil ama ona yakın. Çünkü benim tek oğlum.
Ben çocuğa çok inanıyorum. Çocuksuz aileleri anlayamıyorum. Çünkü
bu dünyada bırakılacak tek şey var. Ne bu kitaplar, ne uçup giden
haberler, çocuk. Tek varlığınız o. Ben çok mutlu yaşadım, keyifli,
şanslı yaşadım Allah bozmasın, bir de oğlan şanslı olsun. Para
konusunda da yani cimri olmadım ama tutumlu oldum. Fakat yaptığım
iş elimden öyle büyük milyonların geçtiği bir iş değil.
Gazetecilikten zengin olsanız bile, nerenize yani yani evet bir iki
tane eviniz olur, iyi bir arabanız olur, ki benim de bunlar var.
Ama yalıda oturamazsınız.
Birand için iki ünlü markanın erkekler için tasarladığı
modelleri tercih ettik. İlki pırlantalarla süslenmiş model
diğeri biraz klasik...
Kavacık'ta oturuyorum: Oturanlar var da, benim
şeyim o değil. Sizin eviniz apartman dairesi mi? Hayır, Kavacık'ta
bir evim var. Bodrum'da bir evim var, teknem var. Yine de
başladığınız noktadan sonra iyi bir yerdesiniz. Gayet tabii, ama bu
bizim bugün anladığımız anlamda zenginlik değil. Göreceli birşeydir
bu herkese göre tabii ama bana zenginlik derseniz. Benim zengin
diye sayacağım insanlar başka insanlar. Parayla çok içiçe, vıcık
vıcık yaşamadığımdan dolayı benim paraya yaklaşımım hep belirli bir
noktada ama tutumlu oldum.
Uğur Dündar'la rekabet keyifli: Birincisi Uğur ile
rekabet benim için çok keyifli. Uğur Dündar önemli bir isim, bir
marka. Bir markayla rekabete girmek sizin markanızı da güçlendirir.
Onun için son derece memnunum. Haftada bir iki defa ben düşüyorum,
bir iki defa Uğur düşüyor. Öyle genel bir trend yok. İkincisi, yaza
girdik. Star Haber, Show Tv bir buçuk saat bülten yapıyor, biz 42
dakika bülten yapıyoruz. Tabii siz maç yapmadığınız zaman kenarda
dururken gol attıklarında yapacak birşeyiniz yok. Yazın seyircisi
de değişiyor. Ve dediğim gibi ben bunun tapusunu almadım. Gayet
tabii Uğur da birinci olacak, Ali birinci oluyor. Ali çok birinci
oluyordu tatile çıkmadan önce, ama neden oluyordu, çok uzatıyordu
süreyi. O kadar birbirine bağlı şeyler ki.
Uğur'a "kıskanıyorum" diye mesaj attım: Ekranda
değilsem Uğur'dan izlerim. O zaman sizce 1. Uğur Dündar, 2. Ali
Kırca mı? Aslında şöyle söyleyeyim. Bir, birdir. Çünkü biz aynı
kuşağız, aynı yerlere bakıyoruz. Ali'yle Uğur arasında zap yaparım
ekranda değilsem. Ama ben yine de Ayşenur'un yönetimindeki bu
ekiple Deniz Arman da sunsa, başkası da sunsa önce Kanal D'yi
izlerim. Deniz Arman'ın da birikimi var, ama orada önemli olan
Ayşenur'un o yemeğe verdiği tad, üslup.
Habertürk