Birand Beki'ye hesap sordu
Abone olKanal D Haber yönetmeni ve Posta yazarı Mehmet Ali Birand, başbak Erdoğan'ın her kötü olayda medyayı fırçalamasının hesabını danışmanı Akif Beki'ye sordu
Başbakanın medya’yı çok yakından tanıyan bir sözcüsü ve
danışmanı var. Buna rağmen bakıyoruz, Erdoğan zaman zaman faturayı
sadece medya’ya çıkarıyor. Oysa ortada kızılacak birşey yok. Bütün
uygar ülkelerde olduğu gibi, bizde de iktidar-medya oyununun üç
aşağı beş yukarı kuralları, nedenleri bellidir. Artık kesin olarak
anladım ki, insanlar iktidarı ele geçirdikten sonra değişiyorlar.
Ancak bu nerede iktidar olunursa olsun fark etmiyor. İsterseniz bir
ülkenin başbakanı, isterseniz kanarya sevenler derneği başkanı
olun, değişim hep aynı şekilde ortaya çıkıyor. Hoşunuza gitmeyen
sözler duyduğunuz zaman sinirleniyorsunuz. Sinirlendiğiniz zaman
da, tüm ilişkileri geriyorsunuz. Hele siyasiler için durum daha da
farklı. Onları anlayabilmek imkansız. Eskiden tanıdığım nice kişi,
siyasete girdikten sonra öylesine değişti, öylesine farklı
düşünmeye başladı, hayretler içinde kalmışımdır. Bütün bunları,
Başbakan’ın Malatya olayından sonra, bakanını korumak için medya’ya
çatmasını izledikten sonra tekrar hatırladım. Doğrusu Başbakan’ın
-sadece Erdoğan’ın değil, tüm eski ve yeni siyasiler dahil,
hepsinin-medya’ya çatmasını anlayamadım. SABAH’taki köşesinde Ali
Saydam olayı teknik yönden incelemiş. Son derece doğru saptamalarda
bulunmuş ve krizin iyi yönetilemediğine dikkat çekmiş. Yani,
eğitimsizlik... Bu saatten sonra siyasilerimizi bu konularda
eğitecek zamanımız yok, ancak ortada bir de işin çok basit bir
uygulaması var. Medya, kamuoyunun nabzını tutmaya çalışır.
Kamuoyunun sevdiğiyle sevinir, üzüldüğü ile üzülür, kızdığına da
kızarmış gibi bir tutum alır. Kimi kendi çizgisine göre, örneğin
muhalefet ise, daha sert tepki gösterir, kimi iktidar yanlısı ise,
daha yumuşak bir eleştiri dozu tutturur. Bu, tüm uygar ülkelerde
-daha doğrusu demokrasilerde- oynanan bir oyundur. Medya bunun için
vardır. İktidarlar da, medya’daki bu havaya bakıp, tutumlarını
ayarlarlar. Örneğin, bir skandal veya kriz patladığında,
Başbakanların etrafı hemen medyayı izlerler ve nabzı tutarlar. İşin
ne kadarının, ard niyetli bir muhalefet yaklaşımı olduğunu, ne
kadarının ise gerçekten toplumun öfkesinden kaynaklandığını
saptarlar. Buna göre, artık klasikleşmiş yöntemler vardır. Krizin
boyutuna kadar, ya müdür veya genel müdür istifa ettirilir. Boyutu
büyük bir skandal ise, istifa Bakana kadar gider. Başbakanlar
kendilerini korumak için, birilerinin kafalarını kamu oyuna feda
ederler. Krizler bazen hiç istifaya gerek kalmadan da
geçiştirilebilir. Sorumlular olay yerine giderler, göstermelik
demeçler verirler. Gerekirse Başbakan da edakarlık gösterisi
yaptığı izlenimi verilerek- sahaya gönderilir. Bütün bunlar bir
iletişim tekniğidir. Oysa bakıyoruz, Başbakan hemen medya’ya
kızıveriyor. Her ne kadar sonradan yayınlanan Ulusa sesleniş
programında “medya görevini yaptı” demesine rağmen, medya’daki bazı
eleştirileri tepkiyle karşılıyor: “Medya istedi diye bakanımın
gezisini kısa kestirip Malatya’ya yollamam” diyor. Oysa, medya
istediğinden değil, kriz iletişimini düşünüp bakanını hemen
Malatya’ya yollasa kendi iktidarı prim kazanırdı. Medya’nın içinde
sabit fikirliler, ne yaparsanız yapın yaranamayacağınız kişi veya
kurumlar da vardır. Ancak bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum
değildir. Dünya’nın her yerinde üç aşağı beş yukarı aynı durum
geçerlidir. İktidarlar medya’ya kızarlar, muhalefete düşünce de
kucak kucağa otururlar. Medyasız iktidar olamayacaklarını görürler.
İşin sırrı, iktidardayken medya ilişkilerini iyi yönetmek, bu
ilişkileri en az zarar görülecek şekilde yürütebilmektir. Akif Beki
bunları bilen insandır. Başbakana acaba anlatamıyor mu ? Medya’nın
özellikle habere ihtiyacı olduğunu, hele Malatya olayındaki gibi,
çocuk unsurunu içeren bir skandal patladığında hemen üstüne
atlayacağını, bunda ard niyet aranmaması gerektiğini... Krizi hemen
yatıştırabilme yolunun, resmi yetkilileri olay yerine yollamaktan
geçtiğini mutlaka anlatmıştır. Sinirlenmeye hiç gerek yok
ki...Bunlar çok doğal olaylar... Mehmet Ali Birand
www.hurriyet.com.tr