Adana'da bir torbacı yakalanmıştı, hatırlarsınız. Küçük yaşta
çocuğu gasp ederken, suçüstü yakalanmıştı. Gazetecilerin
sorduğu her soruya, karşı soruyla cevap veren bir tipti.
"Neden uyuşturucu kullanıyorsun?",
"Neden çocuğun 5 lirasını aldın?",
"Neden ayakta duramıyorsun?"
"Bu Ayetel Kürsü neden satıyorsun?",
"Besmele çekebilir misin?" şeklindeki sorulara şöyle
cevap veriyordu:
"Uyuşturucu mu kullanıyom?"
"Niye mi aldım beş lirayı ?
"Ayakta mı duramıyom?"
Besmele mi okiyim? Bislimmahmelesamedeme. Eşedu enleye
değil mi?"
Bu hatırlatmayı neden yaptım?
Dün ekranda Kadir Topbaş'ı izledim. Muhabir, FETÖ'den
tutuklanan ve serbest kalan damadının tahliyesini soruyor.
Topbaş'ın verdiği cevap aynen şöyle:
"Eleştiride bulunanlar, Ömer Faruk Kavurmacı, Kadir
Topbaş'ın damadı olduğu için mi içeri alındı, yoksa damadı olduğu
için mi bırakıldı, bunu bir düşünsün!"
Anlaşılan Kadir Bey Adanalı torbacının soruya soruyla cevap
vermesinden epey feyz almış.
Muhabir tekrar soruyor:
"Peki damadınızın yurtdışına çıktığı söyleniyor?"
Cevap:
-İnanıyor musunuz?
"Size soruyorum?"
-İnanıyor musunuz?
"Çıktı mı çıkmadı mı efendim?"
-İnanıyor musunuz?
Yahu yazıklar olsun sana Kadir Topbaş! 7 koca ay düşündün ve bu
dahiyane söylem mi geldi aklına? Böyle kriptolu, şifreli, imalı
konuşarak kamuoyunu aydınlattığını falan mı düşünüyorsun
gerçekten?
Madem cevap istiyorsun, söyleyeyim:
Ömer Faruk Kavurmacı senin damadın olduğu için değil, Fetö'nün
ticaret ve ihanet tabakasında yer aldığı için hapse atıldı.
Fetö'ye finansal kaynak sağladığı, 17/25 Aralık sonrasında dahi
Fetullahçı terör örgütünün yayın organlarını desteklediği için
içeri alındı.
Kısa ve öz söylemek gerekirse, ülkeye ve millete ihaneti
tescillendiği için kodese tıkıldı!
Ve senin damadın olduğu için salıverildi!
"Uyku apnesi var" raporu bahane edilerek,
"Aman ha aman! Bu hastalık ileride tamiri, tarifi mümkün
olmayan sonuçlara neden olabilir" saçmalığının arkasına
saklanılarak legal firarına izin verildi.
Senin damadın olduğu için hiç zarar görmedi ama senin damadın
olduğu için fazlasıyla yarar gördü..
Mesela;
Don külot satan biriyken, senin damadın olduğu için İstanbul'un en
büyük en büyük müteahhitlerinden biri oluverdi.
Senin damadın olduktan sonra, Vadipark Seyrantepe'deki Cendere
arazisine kondu.
Senin damadın olduktan sonra Koru Florya'da binaları dikmeye
başladı. Senin damadın olduktan sonra Avangart İstanbul'un
sahibi oldu.
Bütün bu işler senin Başkanı olduğun İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin onayı ile yapıldı.
Ve sen...
2002 yılına kadar sadece '2 adet Saray
Muhallebicisi'nin sahibiydin. Başkan olduktan sonra
'yüzlerce Saray Muhallebicisi'nin sahibi oldun.
Yetmedi Sütiş pastaneler zinciri kurdun. Yetmedi çocuklarınla
birlikte emlak zengini oldun.
Çaldın, çırptın demiyorum. Eminim ki hepsi helal kazançla
yapılmıştır!
E yeter da!..
Yeter yahu!
Sayın Cumhurbaşkanı, "Bu mesele yargının
meselesidir" dedi diye sana bir özgüven gelmiş haklı
olarak!
Bari milletin aklıyla alay etme!
Yetmedi mi AK Parti'ye gönül verenleri milletin diline sakız
ettiğin? Yetmedi mi şehitlerin kemiklerini sızlattığın? Yetmedi mi
15 Temmuz'da vatanını canından aziz bilerek tankların önüne koşan
kahramanları incittiğin?
Sana düşen neydi biliyor musun Kadir Bey?
"Benim damadım olmasının hiçbir önemi yok. Bir hakim bana
göre karar veriyorsa, sakın vermesin. Allah huzurunda yakasına
yapışırım. Eğer bu işte Fetö parmağı varsa, onu da ortaya
çıkarmak bizim boynumuzun borcudur" demekti sana
yakışan...
Senin ve damadın olan Kavurmacı'nın faturası Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a ve AK Parti'ye kesiliyor. Erdoğan için canını verecek
insanları, "Bir daha Erdoğan'a da AK Parti'ye oy
vermem" diyecek hale getirdin.
Sayende ülke isyan halinde. Ahlar, beddualar arşa
yükseliyor.
Kulak ver Kadir Bey!
Uzaktan gelmeyen bu bağırışların sebebi sensin! Çıktığın
meydanlarda yumurtalı, ıslıklı protestolara maruz kalmak hiç mi
gururunu incitmiyor? Seslenmek istediğin kalabalıkların sana
arkasını dönmesi hiç mi onuruna dokunmuyor?
Henüz saygınlığını daha fazla kaybetmeden çıkacağın bir kapı varken
bırak, git Kadir Bey!
Söz veriyoruz, seni kınamayacak, ardından kem söz
söylemeyeceğiz.
Yeter ki git!