Bir zamanlar domuz gribi vardı
Abone olTüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de panik ve korkuya neden olan domuz gribinin artık adı bile anılmıyor.
Domuz gribi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek
büyüyen bir korkuya neden olmuştu. Küresel salgın uyarıları ve ardı
ardına yaşanan ölümlerin ardından hastalığın tedavisi için aşı
üretildiği açıklandı.
Hükümeti olası bir salgına karşı gereken tedbiri alarak milyonlarca doz aşı sipariş etse de, bilim insanlarının farklı görüşleri ve ilacın olası riskleri nedeniyle dünyada olduğu gibi Türkiye’de de neredeyse hiç kimse aşılanmadı. Hatta hükümetler aldıkları aşıları satacak ülkelerin peşine bile düştü.
Haber v.s. internet sitesinden Berk Doğan'ın haberine göre 500’den az kişinin ölümünün domuz gribi nedeniyle olduğu açıklanan Türkiye’de korkmadan herkesin aşılanması gerektiği kampanyaları yapılsa da buna itibar eden pek çıkmadı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün direktifleri doğrultusunda tüm dünyada gerçekleşen aşı kampanyaları ve milyarlarca dolara varan aşı ve ilaç stoklarına rağmen “Yanlış yapıyorsunuz” diyen doktorlar tepkiyle karşılandı. Soğukların artacağı kış aylarında salgının ve dolayısıyla ölümlerin artacağı söylendi. Dünya Sağlık Örgütü, salgının başında 70 milyon ölüm olabileceğini öngörürken resmi açıklamalara göre domuz gribinden dünyada gerçekleşen toplam ölüm sayısı 15 binin altında kaldı.
Düzmece hastalık iddiası
Derken Avrupa Konseyi Sağlık Birimi Başkanı Wolfgang Wodarg’ın domuz gribi hastalığının bu işten milyarlarca dolar kar eden ilaç firmalarının bilinçli olarak abarttığı düzmece bir salgın olduğu iddiası geldi. Dünya kamuoyunu aylardır endişelendiren H1N1 virüsünün yol açtığı domuz gribine ilişkin yürütülen kampanyaların yüzyılın en büyük sağlık skandallarından biri olduğunu ileri süren Wodarg hastalığın abartılarak devletlerin büyük zarara uğratılmasında ilaç firmalarının rolünün araştırılması için soruşturma açılmasını da önerdi. Aynı zamanda doktor olan Wodarg’ın iddiasına göre 5 yıl önce başlayan kuş gribi salgınında kamuoyuna ekilen korku tohumlarıyla oluşturulan panik atmosferi hükümetlerin gribe karşı Tamiflu ilacı stoklamaya ve milyonlarca dozluk aşı kontratları yapmaya itti, böylece ilaç şirketleri büyük karlar elde etti. Wogard’ın iddialarına göre büyük ilaç firmaları, Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ve diğer etkili sağlık kuruluşlarının içine kendi adamlarını yerleştirdi. Bilim insanlarını ve resmi görevlileri etki altına alan şirketler kamuoyunu alarma geçirip ilaç ve aşılarının satılmasını sağladılar. WHO, salgın tanımını genişleterek tanımdan “çok sayıda insanın ölmüş veya hastalığa yakalanmış olması gerekir” ifadesini kaldırmıştı. Wogard bu değişiklikte ilaç firmalarının rolü olduğu görüşünde. Geçen yıl İngiltere’de hükümete domuz gribi aşısı konusunda danışmanlık yapan Sir Roy Anderson’ın salgından en çok kar eden firmalardan biri aşı aşı üreticisi GlaxoSmithKline’da da görev aldığı ortaya çıkmış ve bu kamuoyunda tartışılmıştı.
Kar edenler ilaç tekelleri
Harvard Üniversitesi ve İngiliz Medical Research Council
tarafından yapılan açıklamada ise, her yıl milyonlarca insanın
yakalandığı mevsimsel gripten çok farklı olmadığının, hatta virüsün
öldürücü etkisinin mevsimsel gripten daha düşük olduğunu
söylemişti. Bu açıklamalar ve iddiaları doğrularcasına domuz gribi
önce haber bültenlerinden sonra da gündemden tamamen düştü.
Yaratılan korku dalgası önce ilaç şirketlerinin sonra da buna bağlı
olarak gelişen hijyen sektörünün karlarını arttırdı. Konuyla ilgili
İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör ve İstanbul Tabipler
Odası Başkanı Profesör Doktor Özdemir Aktan sorularımızı
yanıtladı.
“Sağlık değil ticari boyut ön planda tutuldu”
İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör
Dünya Sağlık Örgütünün açıklamasıyla kış aylarında kaos
yaratan domuz gribi neden artık konuşulmuyor?
Grip mevsimsel olarak her dönem karşımıza çıkan bir hastalıktır.
Griple ilgili geçmiş yıllarda da salgınlar yaşadık kuş gribi gibi
ama ilk defa bir grip hastalığı dünyada yaşanan salgın tehlikesi
göz önüne alınarak çok fazla ön plana çıkarıldı ve tartışıldı.
Türkiye risk ve tehdit altında olabilecek bir bölgede. Fakat
ölümlerle karşı karşıya kalınabileceği varsayılarak tam olarak
güvenirliliği ve gerekli bilimsel araştırmaları tamamlanmamış bir
ilacın, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan basın açıklamasıyla,
halkı aşı olmaya davet etmesi doğru değildi. Burada yapılan bir
eksiklik, bir ihmal ve yanlış yönlendirme var. Türkiye’de her şeyin
üstü dönem geçince kapatılıyor.
Domuz gribi çok mu abartıldı?
Türkiye’de konuşulduğu kadar büyük ölümlerin ve tehlikenin yaygın
olup olamayacağı çok tartışıldı. Geçmiş dönemlere bakıldığında grip
aşılarının yeterince sağlıklı kullanılmamasının nedeniyle normal
grip vakalarında bile özellikle hasta yaşlıysa veya astım, bronşit
benzeri rahatsızlıkları varsa ölümler kaçınılmaz oldu. Türkiye
geçtiğimiz kış, diğer yıllara nazaran gribe bağlı ölümlerin daha az
olduğu bir yıl oldu. Başbakanın çıkıp “ben aşı olmayacağım” demesi
bir başka tartışmayı başlattı. Her gün televizyonda ölü sayıları
veriliyordu. Televizyonda yapılan propagandalar halkı paniğe sevk
etti ve hiçbir dönem satılmadığı kadar maske, dezenfektan
şampuanlar, el jelleri satıldı. Ekonomik çıkarlar gözetilerek
birtakım aşıların ithal edildiği ve bu nedenle Başbakan ile Sağlık
Bakanlığı arasında bir tartışmanın olduğu basında yer aldı. Sağlık
Bakanlığı’nın söylemiyle alınan aşıların ilgili firmaya iade
edileceğini mantık almıyor çünkü genellikle bu tür aşıların milat
sorunu olduğundan iadesi olup olmadığı bilinmiyor. Bir gerçek var
ki domuz gribi skandalında çok ciddi miktarda para çöpe gitti.
Domuz gribi salgının altında ticari nedenler mi
yatıyor?
Bu alanda ticari olarak kazanç elde edeceğini gören firmalar
reklamlarla ve işi abartarak halkta korku yarattılar. Kuş gribi
salgınıyla ünlenen Tamiflu adlı ilaç insanlar tarafından
stoklanmaya başlandı. Üreticisinin 10 yılda satamadığı kadar ilaç
normalden daha pahalı fiyatlara satıldı. Panik havasında belli
sektörler bu işten çok ciddi paralar kazandı. Herkes kendi
çıkarının gereğini yerine getirdi. İşin sağlık boyutu ön planda
tutulması gerekirken işin ticari boyutu ön plana çıktı. Bu alanda
ticari olarak kazanç elde edeceğini gören firmalarda bu alana
yatırım yapmaya başladı. Kaybeden gene vatandaş oldu. Cebinden bir
sürü para çıktı. Türkiye’ye aşılar fazlasıyla geldi. Büyük bir
kısmı kullanılmadı ve devletin sağlığa ayırdığı bütçeden önemli bir
rakam boşa gitti.
Gelecek yıl domuz gribi yine konuşulacak
mı?
Önümüzdeki dönemlerde daha çok grip ve benzeri salgınlar yaşanacak.
Sağlık Bakanlığı bu kez konuya daha ciddi, daha araştırmacı ve
temkinli yaklaşacak. Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarılarını dikkate
almaları gerektiğini ancak o uyarılarında yeri geldiğinde bir takım
yönlendirmelerle abartıldığı ortaya çıktı. Türkiye’de tifo, verem
gibi bugün halen dünyada görülmeyen birçok bulaşıcı hastalıklar
görülmektedir. Altyapı yetersiz, insanlara sağlıklı yaşamanın genel
şartlarını içeren sağlıklı beslenmeyi destekleyecek gelir düzeyi
sağlanmıyor. Sağlıklı, hijyenik ortam yaratılmadığı için
hastalandıktan sonra tedavi yöntemine gidiliyor. Hastayı tedavi
etmek çok daha maliyetli bir iştir. Salgın hastalıkları önleyecek
tedbirleri aldığımızda ne kuş gribi, nede domuz gribi gibi vakalara
rastlanmaz. Bugün sözü edilmez ama kuş gribinden ölenlerin
sayısından çok daha fazlası her sene bir takım basit sistematik
hastalıklardan veya yetersiz beslenmeye bağlı çocuk ölümlerinde
gerçekleşiyor.
Panik esnasında domuz gribine karşı tutumunuz ne
oldu?
Salgın esnasında, anti griballer gibi ilaçların
gereksiz kullanılmaması yönünde hastaları eczaneler uyardı. El
ilanları hazırladık, daha çok işin hijyen bölümünü ön plana
çıkararak ilaca ve tedaviye gerek kalmadan gribin en asgari düzeyde
ortadan kaldırılması üzerine çalıştık.
“Domuz gribi abartılmadı”
[PAGE]İstanbul Tabip Odası Başkanı Özdemir Aktan
Dünya Sağlık Örgütünün açıklamasıyla kış aylarında kaos yaratan domuz gribi neden artık konuşulmuyor? Bulunduğumuz yarımkürenin artık sıcak iklime geçmesi nedeniyle Domuz Gribi dahil olmak üzere mevsimsel gribin de görülme sıklığının düşmesinin yanı sıra Pandeminin beklenenden daha az şiddette olması, hastalıkla ilgili haberlerin basında yer alması konusunda bir yavaşlamaya neden olduğu söylenebilir.
Domuz gribi çok mu abartıldı?
Hayır,
abartılmamıştır. Pandemi, tanımı gereği küresel düzeyde önemli bir
sağlık sorunudur; önemi ölçüsünde de ele alınmıştır. Salgının şu
anda hafif seyretmesi sorunun temel niteliğini ve önemini
değiştirmez. Dolayısıyla harcanan tüm bu çabalar, bundan çok daha
kötü bir senaryoyu göğüsleyebilmek için gösterilmiştir. Unutmamak
gerekir ki dünya sadece bizler için değil, mikroplar için de
küçülmüştür. Seyahat olanaklarının artması, mikropların da hızla
yayılmasına olanak sağlamaktadır ki son olarak SARS ve Kuş Gribini
düşünecek olursak tehdidin büyüklüğünü daha rahat
anlayabiliriz.
Domuz gribi salgının altında ticari nedenler mi
yatıyor?
Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası
on yıllardır sağlığın piyasalaşmasına karşı çıkmakta ve özellikle
aşı ve ilaçların kamu güvencesinde üretilmesinin ve sağlanmasının
önemini vurgulamaktadır. Dolayısıyla sağlıkta Piyasa metaforu
sadece H1N1 pandemisi sürecinde keşfedilip, pandemi sönümlendiğinde
unutulmamalıdır. Kullandığımız tüm tanı teknolojileri, tüm ilaçlar,
aşılar piyasa ürünleridir. Kanser ilaçları da, tam vücut taraması
da, çocukluk çağı aşıları da piyasa koşullarında sağlanmaktadır.
Hastaya bu tedavi gerekir dendiğinde hastanın inisiyatif kullanması
hemen hemen hiçbir zaman söz konusu olmadığı için, sağlıkta talep
esnekliği de bulunmamaktadır. Ayrıca ithalata dayalı politikalar
sürdürüldükçe dışa bağımlı kalmak kaçınılmazdır. Sağlığın
piyasalaşmasında tümden karşı çıkmayıp, pandemi sürecinde temel
korunma silahı olan ürünler üzerinde piyasa tartışması yapıp, bilgi
kirliliği oluşturmak ve kafa bulandırmak da vahim bir hatadır.
Gelecek yıl domuz gribi yine konuşulacak
mı?
Pandemik grip dünyada şu an için etkisini yitirmiş
gibi görünse de, grip pandemilerinin doğası bunun böylece
atlatılmış sayılamayacağını göstermektedir. 1918’de dünyada büyük
kayıplara neden olan İspanyol Gribi de ilk dönemde hafif seyirli
hastalığa neden olmuş, ilerleyen zamanda çok daha ağır seyreden bir
hale gelmiştir. Ayrıca dünyayı pandemi süresinde bir defadan fazla
dolaşmıştır. Bu olasılıkları bilen DSÖ, H1N1 virüsünü dünya çapında
izlemektedir. Bütün bu tartışmalar süresinde varlığını sürdüren
influenza virüsü, yeni özellikler edinerek geri dönmeye
hazırlanmakta olabilir. Dolayısıyla, Pandeminin küçümsenmesinin en
tehlikeli sonucu, bunda sonra gelecek olan aynı veya başka bir
virüs dalgası sırasında, kitlelerin uyarılmasında ve gerekli
önemlerin alınmasında ciddi güçlükler yaşanabilmesi
olasılığıdır.
Panik esnasında domuz gribine karşı tutumlarınız ne
oldu?
Odamız, pandemi ortaya çıktığı günden bu yana
konunun uzmanlarının yanında bir tutum sergilemiştir. Dolayısıyla
bundan sonra da, uzmanların önemsediği ve dikkat çektiği noktaların
tümü bizim de bu konuya bakışımızdaki ilkelerimizin temel taşlarını
oluşturacaktır.