Bir Zamanlar Anadolu'da, Londra'ya geldi
Abone olNuri Bilge Ceylan'ın son filmi Bir Zamanlar Anadolu'da, bu akşam Londra Film Festivali'nde gösteriliyor. Ayça Abakan, filmin medyaya tanıtımı ardından salondaki bazı eleştirmenlerin nabzını tuttu, filme ilişkin düşüncelerini sordu.
İlkbahar aylarında Cannes'da Büyük Ödül'ü paylaştığı günlerden beri, Nuri Bilge Ceylan tutkunlarının merakla beklediği film, Bir Zamanlar Anadolu'da bu akşam Londra Film Festivali'nde gösteriliyor.
Ceylan'ın filmi aslında geçtiğimiz günlerde önce medyaya tanıtılmıştı. Thames ırmağının öte yakasındaki İngiliz Film Enstitüsü sinemasının ikinci salonu tıka basa doluydu sabahın dokuzunda.
157 Dakikalık film boyunca beyaz perdede sürüp giden öyküyü, baş döndürücü çarpıcılıktaki renkleri izlemekle kalmayıp sık sık sağıma soluma farkettirmeden göz atmaya, izleyicilerin tepkileri yakalamaya çalıştım.
Film bittiğinde medya mensupları öyle hemen fırlayıp çıkmadı salondan. Adeta izledikleri görüntüleri belleklerinde sindirmeye çalışıyor gibiydiler.
Ve bir başka film gösterimine yönelmelerinden önce, içlerinden dört eleştirmene, Nuri Bilge Ceylan sinemasına ve bu sonuncu filmine ilişkin düşüncelerini sordum.
İşte, yanıtları...
- Geoff Andrew (Film eleştirmeni ve BFI Southbank Film Programı başkanı) :
Nuri Bilge Ceylan'ın tüm filmlerini izledim, hepsini de çok beğeniyorum. Özellikle uzun metrajlı filmlerini. Ceylan, bugün dünyadaki en ilginç film yönetmenlerinden biri bence. En iddialı ve en iyi yönetmenlerden biri. Bu filmde, Nuri Bilge Ceylan, hayatı, hem trajik, hem de gülünç yönleriyle ortaya koyuyor. Bütün filmlerinde komedi unsuru var aslında. Bu filmde bence en hoş olan sahnelerden biri, cesedi bulmak için toprağı kazdıkları sırada yaptıkları Clark Gable benzetmesiydi. Geçmişte kendisinin Clark Gable'a benzetildiğini anlatan savcı, ceset için de aynı şeyi söylüyor. Bu sahneyi çok eğlendirici buldum.
Ceylan'ın filmlerinin yavaş ve uzun olduğu şeklindeki eleştiriler hakkındaysa şunu söyleyelebilirim. Bu eleştiriyi pekçok yönetmenin sineması için de yapabilirsiniz ama herşeyin de Hollywood sineması gibi hızlı olması gerekmiyor. Nuri Bilge Ceylan eğer Batılı ülkelerde bu denli seviliyorsa, bu çok iyi bir yönetmen olmasından ileri geliyor. Burada da filmleri büyük beğeni topluyor. Ceylan'ın en önemli taraflarından biri, her filmle, kendisini yeni yerlere yönlenmeye zorlaması. Yıllar boyunca değişti, sanatını geliştirdi, bugün dünyanın belli başlı sinema yönetmenlerinden biri oldu. Bundan sonra da, eminim ki, kendisini zorlamaya ve biz izleyicilere meydan okumaya devam edecektir. Bir Zamanlar Anadolu'da filmiyse, birkaç defa izlemekle tadı daha fazla çıkarılan, çok zengin bir film.
- Hemanth Kissoon (Film eleştirmeni) :
Ben, Bir Zamanlar Anadolu'da filmini izlerken bunun çok tipik bir Nuri Bilge Ceylan sineması olduğunu düşündüm. Teknik bakımdan mükemmel bir filmdi, sinematografi ve yönetmenlik bakımından harikaydı. Filmin ilk yarım saati gece saatlerinde, Anadolu'nun bir kırsal bölgesinde otomobil farları altında geçiyor. Olağanüstüydü ama ben filmi, öyküsü bağlamında tatminkar bulmadım. Aslında olay bir polis işlemi ama, Ceylan, konuyu diğer çalışmalarına benzer şekilde işliyor. Daha çok kahramanlarının birbirleriyle ilişkilerine ağırlık veriyor. İlginçti ama her zaman da izleyiciyi kavramıyordu bence. Festivalin ilginç filmlerinden biri, ancak, kendi açımdan, pek tatminkar değildi.
- Mark Stafford (Film eleştirmeni) :
Bir Zamanlar Anadolu'da filminin, şimdiye dek izlediğim en iyi filmlerden biri olduğunu düşünüyorum. Güzel görüntüler sunan bir filmdi, özellikle gece çekimleri. Mistik, garip, harika imgeler vardı. Gündüz gözüyle bakıldığında süzülüp kaybolan, bürokratik işlemlere dönüşen imgeler... Çok etkileyici bir çalışma bence. Çok güzel görüntüler vardı. Rönesans tabloları gibiydi bazıları. İki ayrı film aslında; gecenin gizemli dünyası ve gündüzün sıradan işleri, bürokratik işlemler, bilgisayarda yazdırılan raporlar, taburenin yüksekliği, yani gündelik hayatın çöplüğü...
Filmdeki kimi sahneler, eğlendiriciydi. Dairelerinde olup bitenleri konuşuyorlar, sonra yoğurdun hangi kıvamda olması gerektiği hakkında tartışmaya girişiyorlardı. Hem gerçek, hem de insanı eğlendiren anlar vardı. Sinemadan çıkanlar katilin kim olduğu, adamın niçin ve nasıl öldürüldüğü konusunda farklı fikirler ortaya atacaktır. Aslında katilin kim olduğunu bilip bilmemek de bence çok önemli değil; durumun ne derece vahim olduğu önemli. İşlenen bu korkunç suçtan, kaç insanın ne derecede etkilenmiş olduğunu görüyorsunuz.
- Maria Almendra McBride (Meksikalı TV muhabiri) :
Ben âşığım! Yalnızca Nuri Bilge Ceylan sinemasına değil, Türkiye'ye, o çok eski ve bilge uygarlığına âşığım. Filmden unutamadığım sahneye gelince. Karanlık içinde o genç kızın, muhtarın kızının çıkageldiği an beni çok etkiledi, duygulandırdı. Bir evde kadının ne kadar büyük bir rol oynadığını gösteriyordu o gürüntüler. Çok duyarlı bir üslupla anlatmış bunu Nuri Bilge Ceylan. İzlediğim filmler içinde kadının rolünü bunca duyarlı ve şefkatli bir şekilde betimleyen başka bir sahne olmadı.
Filmin montajı ve filmdeki ışıklar harikaydı. Hamam sahnesini izlerken, Malta Katedrali'ndeki Caravaggio resimlerini hatırladım. Bedeni görüntülerken kullandığı ışık tekniği, çok ilginç ve kendisine özgü. İlişkileri anlatırken kullandığı üslup herkesi etkiliyor. Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasıyla karşımızda yeni bir dünya beliriyor. Ve bugün o, bizleri ülkesinin kalbinde bir yolculuğa çıkardı.