Bir yatakta iki hasta yatıyor
Abone olSağlık sistemi alarm veriyor. Hastaneler adeta cephe gerisindeki seyyar hastaneleri andırıyor. Bir yatakta iki übezn üç kişi yatıyor. Randevu sistemi de çözüm olamadı.
Koğuş gibi hasta yatağı Afyon SSK'da her yatakta neredeyse iki, bazen üç çocuk dermanını arıyor. Afyon SSK Hastanesi'nde yatarak tedavi gören, 20'si çocuk tam 100 hasta var. Çocuk koğuşunda hasta çocuklar ikişer kişi yatıyor, bir de refakatçi anne. 7 KAT HASTA Bu hasta yoğunluğuna rağmen hastanede sadece 50 doktor var, 70 de hemşire. Her doktor günde 20 yerine neredeyse 150 hasta bakıyor. Hastayla bir dakika Göztepe SSK hastanesinde randevular arasında 6 dakika var. Ancak hastalar, doktorların kendilerini birkaç dakika göz ucuyla muayene etmelerinden şikâyetçi Telefonla randevu alma sistemi Göztepe'de de sonuç vermemiş. Hastane içinde odalar arasında koşturan hastaların kat ettikleri yol kimi zaman 10 kilometreyi buluyor. Okmeydanı SSK Hastanesi'nden sonra ikinci durağımız olan Göztepe SSK Hastanesi'nde de durum farklı değil. Hastanenin kapıları 07.00'de açılmasına rağmen hastalar, dondurucu soğuğa aldırmadan zifiri karanlıkta hastane kapısında uzun kuyruklar oluşturuyor. Sabah 05.30'da kapının önünde oluşmaya başlayan kuyruklar, saatler ilerledikçe neredeyse izdihama dönüşüyor. Kapılar açılır açılmaz ilgili servislerin önünde beklemeye başlayan vatandaş, saat 16.00'ya kadar hastane koridorlarında koşturup duruyor. SSK hastanesinden yararlanmak isteyen vatandaş, kendini zorlu ve stresli bir maratonun içinde buluyor. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan tarafından başlatılan telefonla randevu sistemi, uzun kuyrukların önünü burada da alamıyor. Vatandaş randevu almak için aradığı telefon hattını, günlerce hatta haftalarca düşüremiyor. ECZANE KUYRUKLARI Zor da olsa telefonla randevu almayı başaran vatandaş, bu aşamadan sonra hastane koridorlarında günlerce süren bir koşuşturma içine giriyor. Aldığı randevuyla ilgili servisin doktoruna muayene olan hasta, kan testi hatta röntgen çekimi için bile numara alıyor. Başka bir servise sevk edildiğinde ise yine telefonla randevu alarak tekrar başa dönüyor. Vatandaş, teşhisin ardından bu kez de doktorun yazdığı ilaçları alabilmek için günlerce uğraşıyor. Hasta ve hasta yakınlarının en büyük sıkıntılarından biri de saatlerce süren uzun ilaç kuyrukları. Arkası bitmeyen ilaç kuyruklarının nedeni, hastanenin polikliniklerinde bulunan 12 eczane gişesinden sadece 6'sının hizmet vermesi. Hastalar, günde 1000 ila 1500 kişinin başvurduğu eczanelerde numaraların öğle saatlerine kadar bitmesi nedeniyle, ilaç alabilmek için bir sonraki gün aynı eziyeti çekmek zorunda kalıyor. 2 SAATTE 10 KİLOMETRE Ellerindeki evrakla, odalar ve katlar arasında mekik dokuyan hastalar, kimi zaman hastane koridorlarında 2 saatte 5-10 kilometre kat ediyor. Doktor ve memurlar tarafından yanlış yönlendirilen hasta ve hasta yakınları, evraktaki eksik bir mühür yüzünden işlemlerini tamamlamak için saatlerce oradan oraya koşturuyor. Hastanenin çetin şartlarıyla savaşmak için aynı anda iki ayrı kuyruğa girip işini çabuk halletmeye çalışan vatandaş, başka bir kuyruğa da akrabasını ya da arkadaşını yolluyor. Böylece aynı anda hem ilaç kuyruğundaki hem de kan verme kuyruğundaki sırasını korumuş oluyor. Verilen randevular arasında ise sadece 6 dakika olmasına rağmen, çoğu doktorun birkaç dakikada sadece göz ucuyla hastaya teşhisi koyup, hangi tahlilleri yaptırıp, röntgenleri çektirmesi gerektiğini söylüyor. Bu arada yaşanan sıkıntılardan biri de ateşinin ölçülmesi için hastaların bizzat kendilerinin dışarıdan derece getirmeleri. Hasta yakınları, kendi derecesini kendi getirmeyen hastaların ateşinin ölçülmediğini, bu yüzden de hastanede yatan yakınlarına derece götürdüklerini iddia ediyorlar. Sedyede yedi saat BİR RoRo gemisinde çalışan Hasan Yılmaz, 6.5 saattir hastanede sedye üzerinde bekliyor. Gemide geçirdiği kazada iki ayağı da yaralanan Yılmaz, "Tedavi olup ilaçlarımı yazdırana kadar tam 6.5 saat geçti. İlaçlarımı ne zaman alacağım ise meçhul. Özellikle ilaç kuyruğunu çözerlerse bence yük biraz hafifler. Daha önce de burada böbreklerimdeki taşı kırdıracaktım ama taş kırma aletleri olmadığı için Avrupa yakasındaki hastanelere sevk edildim. Ben burada oturuyorum ve karşıya geçmem çok zor oluyor. Randevu almak da bir dert. Kimi zaman telefonu düşürebilmek için ailemin haftalarca uğraştığımı bilirim. Benimle birlikte ailem de perişan oluyor" diye dert yanıyor. Pervin METİN - Yalçın BEL - Bülent ERGÜN-Sabah