Bir taraftan Kur’an, hadis diyeceksin...
Abone olBaşbakan Erdoğan, “Ahlakı olmayan, her yolu meşru, mübah gören bir hareket asla başarıya ulaşamaz. Bir taraftan Kur’an diyeceksin, hadis diy...
Başbakan Erdoğan, “Ahlakı olmayan, her yolu meşru, mübah gören
bir hareket asla başarıya ulaşamaz. Bir taraftan Kur’an diyeceksin,
hadis diyeceksin, Allah, peygamber diyeceksin ama adın kasetlerle,
komplolarla, ulusal ve uluslararası kirli işlerle anılacak. Hiç
kimsenin bu aziz dine bu haksızlığı yapma hakkı yoktur" dedi.
AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, günlerdir Halk Bankası Genel
Müdürü’nün evinden çıkar kutuların konuşulduğunu anımsattı. “Siz bu
kutuların ne olduğunu nereden biliyorsunuz?” diye soran Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, “Kim bunların servisini sizlere yaptı. O
paralar ne olduğunu nereden biliyorsunuz. Eğer evinden para çıktı
diye bir insan anında suçlu buluyorsa buradan ben şimdi CHP’nin
Genel Müdürüne soruyorum; evinden 2.5 milyon Euro çıkan şahsı siz
neden milletvekili yaptınız. Hani çok temizdiniz. Niye milletvekili
yaptınız. Bu iş bu kadar basit mi? Bakın bu operasyon başlayıncaya
kadar CHP hukuk sistemine hakimlere, savcılara, polislere
demediğini bırakmadı. Silivri’de yargıya yaptığı hakaretleri
hepiniz biliyorsunuz. Polisimizi yaptığı hakaretleri hepiniz
biliyorsunuz. Şimdi maşallah yargıyı da çok iyi savunuyor,
polisimizi de çok iyi savunuyor. İnşallah böyle kalırsın. Hatta
CHP’nin genel müdürü hakkında hakimlere hakaretten, mahkemeye
hakaretten biliyorsunuz fezleke hazırlandı. Aynı CHP genel müdürü
şimdi çıkmış bu savunmayı yapıyor. Daha bir hafta öncesine kadar
polise demediğini bırakmayan CHP, şimdi sözüm ona polise sahip
çıkıyor. CHP’nin milletvekili polisimize afadersiniz kameraların
önünde ‘ana avrat sövdü’ buna karşı ne yaptı. Ne yaptı. Hiç…
CHP’nin bir milletvekili kameraların önünde elindeki taşı
polisimize fırlattı. Ne yaptılar hiç. CHP milletvekilleri
barikatların en önünde oturdular görevi başındaki polisi
engellediler. Ne yaptılar koca bir hiç. Hani hukuka saygınız, hani
polise saygınız. Hukuk sisteminde aksayan bir şey varsa hükümet
olarak biz yetkimiz sınırlarımız dahilinde onun üzerine gideriz”
ifadelerini kullardı.
“ÇÜRÜKLERİ TEMİZLERİZ YA DA TEMİZLENMESİ İÇİN GEREKENİ YAPARIZ”
“Devlet kurumları içerisinde görevini yapmayan yetkisini kötüye
kullanan varsa eğer devlete paralel bir örgütlenme söz konusuysa
biz onunda üzerine gideriz ve gideceğiz” diyen Başbakan Erdoğan,
“Biz ilkelerle hareket eden bir partiyiz, iktidarız. Hukukla
hareket edeceğiz, etmeye devam edeceğiz. Anayasayla yasalarla
hareket edeceğiz. Devlet kurumlarının hiç birini top yekun töhmet
atlında bırakmayız. Çürükleri temizleriz ya da temizlenmesi için
gerekeni yaparız. Şimdi burada bir noktaya tekrar dikkatleri çekmek
istiyorum. Ekranları başında aziz milletimin de burayı özellikle
burayı dinlemelerini rica ediyorum. Bakın 2013 yılında biz çok
farklı bir mayıs ayı yaşadık. Küresel finans krizinin etkileri tüm
dünyada çok ağır şekilde devam ederken Mayıs ayında biz Türkiye
olarak tarihte örneği görülmeyen başarılara rekorlara imzamızı
attık. Nedir bunlar bunları çok iyi değerlendirmemiz lazım. Çünkü
şu olay yine altını çizerek söylüyorum ulusal bir operasyon
değildir. Bu olayın uluslarararası boyutu vardır. Ve uluslararası
boyutta bunun en tepe noktası vardır. Onun altında bunun çeşitli
yerlerdeki taşeronları vardır ve olay basit olarak alınması. Bu AK
Parti iktidarının Türkiye’nin büyümesine olan öncülüğü sebebiyle
yapılan bir operasyondur” dedi.
“3. HAVAALANI İLE İLGİLİ DE HER TÜRLÜ OLUMSUZLUĞU BEKLEYİN”
Yapılan operasyonun gereceklerini bir bir sıralayan Başbakan
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
“Bir; İstanbul’daki 46 milyar dolarlık 3. Hava limanı ihalesini
gerçekleştirdik ve dünyanın en büyük hava limanını yapmak için
kolları sıvadık. Bakın bu çeşitli mahvilleri bir şekilde rahatsız
etmiştir. Bunu bilmenizi istiyorum. Bu hava
limanına yönelik her türlü olumsuzluğu her an yapabilirler bunu da
bilmenizi istiyorum. Bu dünyada ilk üç içerisine girecek bir proje
ve böyle bir şey yapılıyor. İki; Ankara’da Japonya başbakanı
ağırladık. Japonya ile Türkiye’de 22 milyar dolarlık bir yatırımla
biliyorsunuz Nükleer Santral kurulması için ilk adımları attık.
Burayla ilgili de bunu engellemek için herşeyi yapabilirler. Üç;
İstanbul boğazına 2.5 milyar dolarlık bir yatırımla 3. Köprünün
temelini attık. Başından itibaren biliyorsunuz bunu da engellemeye
gayret ediyorlar. Yok imar, yok orman, yok şu, yok bu söylenmedik
şey bırakmadılar. Dört; İstanbul Borsası 93 binin üzerine çıkarak
tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Rekor kırdı. Bu da
hazmedilemedi. Dikkat edin borsaya müdahaleler ve borsanın yavaş
yavaş inmesi oldu. Beş; Merkez Bankası rezervini biz 2002 yılında
27.5 milyar dolar olarak devralmıştık. Mayıs ayı içinde Merkez
Bankası rezervimiz 135 milyar dolara ulaşarak bir rekor kırdı. Tabi
şuanda onunda üstüne çıktı 136 milyar doları yakaladık. Ama o arada
yine bir düşüş maalesef oldu. Altı; gösterge faizi biz 163
seviyesinde devralmıştık. Bakın Mayıs ayı içerisinde gösterge faiz
tarihinin en düşük seviyesine düştü. Yüzde 4.6. Eğer o gidiş devam
etseydi bu 2.5’e kadar düşe bilirdi. Ama tahammül edemediler.
Dayanamadılar ve oradaki müdahaleyle biranda tekrar çıkmaya ve
9.5’e kadar tırmandı. Yedi; bir değil, iki değil, üç değil, tam
dört kredi derecelendirme kuruluşu art arda türkiyenin kredi notunu
mayıs ayı içinde artırdı. Buda tabiki onları çok ciddi manada
rahatsız etti. Sekiz; IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme
yaşandı. 23.5 milyar dolardan devraldığımız borcu 14 Mayıs’ta
ödedik ve defteri kapattık. IMF’ye borcumuzu sıfırladık. Sen mi
sıfırlarsın işte burada uluslararası güçler devreye girdi. ‘Hayır
sen her zaman borcu kalacaksın.’ Çünkü borçlu olan emir alır olaya
böyle baktılar. Dokuz; enflasyondan sanayi üretiminde, dış
ticarette yeni rekorlara şahit olduk. Buna da katlanamadılar. Evet
işte tüm bunları sadece bir ay içinde peş peşe yakaladık.”
“BU VATANA İHANETTİR VE BUNU ACIMASIZCA YAPTILAR”
Türkiye’nin ilerlemesinin önünü kesmek için Gezi olaylarının
başlatıldığına dikkat çeken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
“Uluslararası medya İstanbul’a Ankara’ya adeta kamp kurdu. Bir
yanda uluslararası medya bir yandan ulusal medya, bir yandan sosyal
medya Türkiye’yi dünyaya karalamaya başladılar. Değerli arkadaşlar
bu bir ihanettir. Bu vatana ihanettir ve bunu acımasızca yaptılar.
Bakın açık söylüyorum; apaçık bir ihanete, apaçık bir ekonomik
suikaste bu dönemde şahit olduk. Sadece faizin yükselmesinden
Türkiye’nin kaybı 2 milyar doları aştı. Allah hamd olsun Gezi’de
istedikleri başarıyı elde edemediler. Türkiye’ye daha ağır bedeller
ödetemediler. Ekim ayından beri Türkiye yine çok parlak bir dönem
yaşıyor. Turizm rekorlar kırdık, ihracatta rekorlar kırdık. Merkez
Bankamızın rezervi az önce söylediğim gibi 136 milyar dolara çıktı.
Orada da yine tarihin bir rekorunu kırmış olduk. Diyarbakır’da son
derece muhteşem, heyecanlı, umut verici bir açılış törene yaptık.
Gerek sayın Mesut Barzani’nin, 38 yıldır vatanından ayrı kalmış
Şiwan Perver’in değerli sanatçımız Tatlıses’in katılımıyla
unutulmaz bir Diyarbakır tablosu ortaya çıktı. Diyarbakır’da
insanlar o meydanda ağladılar. Bismil’de Ergani’de ağladılar.
Ekranları başında 81 vilayetten insanlar sevinç gözyaşları
döktüler. Çözüm sürecinin nasıl güçlendiğini görenler sevindiler,
umutlandılar. Geçen hafta başından itibaren en başta çözüm sürecine
yönelik kardeşliğimizi hedef alan bir suikast girişiminde
bulundular ayrıca. Bunu da görmemezlikten gelemeyiz. Gezi’de Mayıs
ayının başarıları sabote edilmek istendi. 17 Aralık’ta Diyarbakır
tablosuna da suikast düzenlendi. Bu aynı zamanda bizim içerideki
barışımıza bir suikasttır. Burada hedef sadece çözüm süreci de
değildir” şeklinde konuştu.
“HALKBANK’IN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN TEZGAH KURDULAR”
Erdoğan, bir paket hazırlandığını içinde birbirinde farklı ilgisi
olmayan dosyaları koyduklarının belirtti. Kamuoyunu etkilemek için
bu paketi yolsuzluk ambalajıyla sunduklarını dile getiren Başbakan
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Manşetlere yolsuzluk iddiasını sundular. CHP’yi MHP’yi TÜSİAD’ı
diğer birtakım sivil toplum örgütlerini, sermaye kuruluşlarını
yolsuzluk üzerinden sahaya iteklediler. Kamuoyunu yolsuzluk
iddialarıyla meşgul ederken arka planda Diyarbakır’ın, Mavi
Marmara’nın intikamını almak için Oslo’nun 7 Şubat’ın bunun yanında
Halkbank’ın intikamını almak için tezgah kurdular. Şu anda Halk
Bankası’nın ederi 25 milyar doları çıkmıştır. Daha önce 100
milyonlarla ifade edilirken şimdi 25 milyar dolara ulaşmıştır. Bu
tabi belli mahfilleri rahatsız ediyor. Ama ne yazık ki içerideki
taşeronlar görevlerini bu süreç içerisinde maalesef bir ihanet
anlayışı içerisinde haince yaptılar yapıyorlar . 9 gün içinde
sadece Halkbank’ın uğradığı değer kaybı 1 milyar 625 milyon
dolardır. Şimdi buna ne diyeceğiz? Çok güzel bir iş mi yaptınız
diyeceğiz. Eğer sizin elinizde hukuka uygun ciddi belgeler varsa
bunu önce bizimle paylaşırsınız. Gereği neyse bunun gereğini biz
yaparız. Ama şu anda borsaya kote olan, dünyada değişik ülkelerde
misyonu olan Halkbank’ı siz çökerttiğiniz zaman bir genel müdürü
çökertmiyorsunuz, ülkeyi çökertiyorsunuz. 14 ay izleniyor. Bu
izlemede yargıdaki birkaç zatın haberi olacak, yürütmede emniyette
yine birkaç tane zatın haberi olacak. Ve onların dahil olmadığı
hiçbir birimin haberi olmayacak. Böyle bir şey olabilir mi,
düşünülebilir mi? Bunun karşısında yapılan adımlara karşı da
birileri başta anamuhalefet aklına geleni söylemeye devam edecek.
Halka açık şirketlerimiz 9 gün içinde yaklaşık 20 milyar dolar
değer kaybetti. Faizlerde artış var. Türk lirasının değerinde bir
miktar düşüş var. Türkiye’ye kaybettirdiler ama birileri de bu
işten çok karlı çıktı.”
“VATANA İHANET İÇİNDE AJANLIK YAPAN, CASUSLUK YAPAN MEDYA
KURULUŞLARI VAR”
“Türkiye içerisinde birtakım odaklar, bir takım örgütler, bir takım
merkezler bu kirli odakta maşa olarak kullanıldılar” diye konuşan
Başbakan Erdoğan, “Şu yaşadığımız dokuz gün Türkiye açısından tam
anlamıyla bir turnusol kağıdı olmuştur. Biz bu medyayı bu sermaye
çevrelerini bu örgütleri 10 yıllardır çok iyi biliyoruz. Çok
yakından tanıyoruz. Şu süreçte bunların ne olduklarını, neye hizmet
ettiklerini kimin çıkarını düşürdükleri, kimin değirmenine su
taşıdıkları açık ve net şekilde ortaya çıkmıştır. Açık açık
söylüyorum. Şu son olay göstermiştir ki Türkiye’de kendi ülkesinin
değil başkalarının çıkarlarını düşünen, kendi milletinin değil
başka çevrelerin rantını düşünen vatana ihanet içinde ajanlık
yapan, casusluk yapan medya kuruluşları var, sermaye çevreleri,
örgütler ve çeteler var. Bu kadar açık konuşuyorum. Devlet içinde
maalesef böyle maşalar böyle taşeronlar var. Hükümet olarak biz
yetkimiz dahilinde tamamen yine hukuk içerisinde kalarak bunun
üzerine gideceğiz. Demek ki şu ana kadar çetelerle yaptığımız
mücadele yetmemiş, zincirin daha çok farklı halkaları varmış.
Çetelerle bu mücadeleyi vermiş bir hükümet olarak devlet içinde
devletin, devlet içinde paralel yapıların oluşmasına kesinlikle göz
yummayacağız. Bir hareket, bir dava en başta ahlak sahibi olmak
zorundadır. Ahlakı olmayan hiçbir hareket başarıya ulaşamaz. Her
yolu meşru, mübah gören bir hareket asla başarıya ulaşamaz. Bir
taraftan Kuran diyeceksin, hadis diyeceksin, Allah, peygamber
diyeceksin ama adın kasetlerle adın komplolarla adın ulusal ve
uluslararası kirli işlerle anılacak. Hiç kimsenin bu aziz dine bu
haksızlığı yapma hakkı yoktur. Müslüman o kimsedir ki elinden ve
dilinden tüm insanlar tüm Müslümanlar salimdir. Bunu bir kenara
koyamayız. Bu din azizdir, bu Mushaf indiği andan itibaren
korunmuştur. Kendi mensuplarının yaptıklarından bu din yara almaz,
Kur’an yara almaz. Ama yanlış içinde olanlar yara alır. Onların
maskeleri düşer. Kim olursa olsun ister şahsım ister başkaları
olsun, kime ve neye hizmet ettikleri açıkça ortaya çıkar.
Birliğimiz kardeşliğimiz milletimizin bekasını ilgilendiren bir
durum ortaya çıkıyorsa biz de anayasa ve yasalar çerçevesinde
gereken adımı hiiç tereddüt etmeden atarız. Dini bir kisve
altındaki örgütlerin bir takım ülkelerin ve çevrelerin maşası
olarak benim ülkemde operasyon yapmalarına, ameliyat yapmalarına
kesinlikle kesinlikle müsaade etmeyiz. Türkiye’ye milletimize milli
iaredeye yönelik bir tezgah kurdular. Ama biz dik durarak bu
tezgahı anında deşifre ettik. Deşifre etmeye de devam edeceğiz. Bu
kirli tezgahın içerisinde AK Parti iktidarıyla çıkarları zedelenen
malum çevreler var. Türkiye’nin kazanıyor olmasından rahatsız olan,
Türkiye büyüdükçe, kazandıkça kaybeden çevreler var. Medyada
yapılan yayınlara bakın bu çevreleri göreceksiniz. Siyasete,
sermayeye bakın bu çevreleri göreceksiniz. İşte devlet kurumlarında
da bu anlayışın taşeronlarını maşalarını göreceksiniz. CHP çıkıyor
kendince bize yolsuzluk ithamlarında bulunuyor. Çünkü CHP’ye bu
vazifeyi verdiler. CHP hükümetlerde hiçbir zaman seçimle yer almış
bir parti değildir” diye konuştu.
(İHA)