Bir savcı çıkıp edep dışı...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Savcı Zekeriya Öz’ü eleştirerek, "Bir savcı çıkıp edep dışı, haya dışı, devlet ahlakından öte, eğer bir Başb...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Savcı Zekeriya Öz’ü eleştirerek, "Bir savcı çıkıp edep dışı, haya dışı, devlet ahlakından öte, eğer bir Başbakana saygısızlık yapabiliyorsa, yargı artık şüpheleri üzerine çekmeye başlamış demektir" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) düzenlenen ’7. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’na katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Sayın Başkan ve Birliğinin yönetimine Türkiye, ekonomimiz için son derece önemli şurayı tertip ettikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum. TOBB’a, tüm üyelere Türkiye’nin büyümesine, sorunlarının çözümüne yaptıkları katkılar için bir kez daha teşekkür ediyorum. 2013 yılında büyüme yüzde 4 gibi gerçekten yüksek bir oranda gerçekleşti.2014 yılının ilk çeyreğinde de ekonomimiz yüzde 4,3 gibi beklentilerin üzerinde bir oranda büyüme kaydetti. Hiç kuşkusuz bu güzel büyüme oranlarında, sanayicimizin, tüccarımızın, esnafımızın, KOBİ’lerin çiftçimizin çok büyük emekleri var. Bu emeklerinizden dolayı da sizlere ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. TOBB sadece ekonomik büyümeye katkı yapmakla kalmıyor. 81 vilayete, yurt dışına yayılan örgütlenmesiyle TOBB, onun değerli mensupları, ahilik geleneğimizi yaşatarak toplumsal refaha, kardeşliğe, dayanışmaya çok önemli katkılar sağlıyor. Türkiye’nin adeta çimentosu olduğunuz için, Ahilik geleneğimizi yaşatarak ülkemizin refah ve kardeşliğine güç kattığınız için sizlere tek tek teşekkür ediyorum" dedi.
TOBB’un Filistin ve Türkmenler konusundaki duyarlılığını ilgiyle takdir ettiklerini anlatan Erdoğan, "Dün yardımcım Beşir Beyle ve AFAD Başkanımla hayırlı bir toplantı gerçekleştirdiniz. Hem Irak’taki Türkmen hem de Gazze için 25 bin aileye toplamda 25 TIR yardım paketi gönderiyorsunuz. Bu hayırlı adımlarınızdan dolayı da sizlere teşekkür ediyor, sizleri yürekten kutluyorum" diye konuştu.
Altıncı Türkiye ve Ticaret Sanayi Şurası’nın 2010 yılının Kasım ayında gerçekleştirildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bizim iktidarımız döneminde başlayan bu şuralara mümkün olduğunca katılmaya, konsey üyelerini dinlemeye önem verdiğimi de biliyorsunuz. Esasen şuralar, genel kurullar ya da diğer toplantılar dışında TOBB Başkanımızla sık sık bir araya geliyor sorunları ilk elden öğreniyor ve çözmeye çalışıyoruz. Yurt dışındaki birçok resmi ziyarete sizlerle birlikte gittik, oralarda iş forumlarını sizlerle birlikte gerçekleştirdik. Devlet adamları nezdinde, iş adamlarımızın, iş dünyamızın sorunlarını dile getirdik, bunları çözüme kavuşturmanın peşinde olduk. Sektörel bazda birlikte çalışmalar geliştirdik, gerçekleştirdik. 12 yıllık iktidarımız döneminde hem TOBB’la hem iş dünyamızın tamamıyla kurduğumuz bu diyalog ve istişare ortamı hamdolsun ekonomi ve demokrasiye de çok çok olumlu yansıdı" ifadelerini kullandı.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
"Sadece 2 gün sonra Pazar günü milletimiz sandığa gidiyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanını seçiyor" diyen Erdoğan, "Sizlerin de desteğiyle 2007 yılında Anayasa’yı değiştirdik. Cumhurbaşkanlarının halk tarafından seçilmesini bir hak olarak anayasa ve milletimize kazandırdık. Tarihimizde ilk kez milletimiz doğrudan doğruya ilk elden cumhurbaşkanını seçecek. Vekaleten değil asaleten seçecek. Milletvekillerimiz bu önemli vazife için şahsımı aday olarak gösterdiler. Bunun öncesinde partimizin mensuplarıyla, toplumun tüm kesimleriyle çok yoğun ve kapsamlı istişareler yaptık. Bu istişarelerin ardından yola çıktık. Bu istişareler önemli bir tanesini de TOBB’ta aynı şekilde STK’larla birlikte gerçekleştirdik. 12 yıllık Başbakanlık görevinin ardından bir görev değişikliği gerçekleşecek olursa hiç kuşkusuz toplumun farklı kesimlerinden de haklı bazı sorular önümüze gelebiliyor. Bunun cevabının şimdiden verme de fayda var. Türkiye ve geleceği için son derece önemli olan çözüm sürecinin akıbeti haklı olarak merak ediliyor. Aynı şekilde ulusal güvenliğimizi tehdit eden paralel yapıyla mücadelenin de akıbeti merak ediliyor. Bu değişim sürecinde merak edilen bir başka konu da ekonominin geleceği. Eğer pazar günü milletimizin takdiriyle Cumhurbaşkanı seçilirsek Türkiye’nin istikametinde, yürüyüşünde, değişiminde hiçbir değişiklik olmayacaktır çünkü oturmuş bir yapı var. Bu oturmuş yapı kendisini aday olarak ileri süren arkadaşlarıyla sürecek bir süreçtir. Eğer farklı bir yapı olacak olsaydı bu tür endişeler olabilirdi ama burada böyle bir endişenin olması asla söz konusu değildir tam aksine seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyla seçilmiş bir hükümet el ele vermek suretiyle Türkiyeyi çok daha hızla bir uçuşa geçirecektir. Bundan hiç kimsenini şüphesi endişesi olmasın, hiç kimsenin endişesi olmasın" şeklinde konuştu.

"PARALEL YAPIYLA MÜCADELE BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM ÖNCELİKLERİMİZ DEVAM EDECEKTİR"
Erdoğan, "Ekonomik istikrarın korunması, çözüm süreci ve paralel yapıyla mücadele başta olmak üzere tüm önceliklerimiz aynen devam edecektir. Defalarca ifade ettim, şahıslar gelip giderler biz faniyiz ve baki davalar fanilerle hiçbir zaman koruma altına alınmaz. Biz, sadece oradan nasibimizi alırız ve bu nasip ölüm ötesi içindir. Genel Başkanlar, başbakanlar, bakanlar değişebilirler, ancak bir ilkeler partisi olan partimizin politikaları asırlardır devam eden bir yürüyüşün neticesinde şekillenmiştir. İnşallah, asırlar öncesinde gelen bu yürüyüş isimler değişse de istikbale doğru sapmadan,sarsılmadan yoluna devam edecektir. Kuruluşunda yer aldığım, genel başkanın olduğum arkadaşlarımla bugünlere taşıdığım AK Parti konjonktürel bir parti değil, çok köklü bir siyasi harekettir" dedi.

"PARTİMİZ TEK ADAM PARTİSİ OLMADI"
"Bizim partimiz hiçbir zaman bir tek adam partisi olmadı" diyen Erdoğan, "Bizim partimiz istişarelerin partisi olmuştur. Bütün işlerimiz istişareye dayalı olarak yürümüştür. Bundan sonra da partimizin yetkili organları, çerçevesi çizilmiş politikalarımız ışığında, belirlediğimiz hedefler doğrultusunda ve siyasi kültürümüze uygun şekilde geleceği biçimlendirmeye devam edecektir. Çözüm sürecinin takipçisi olmayı sürdüreceğim. Çözüm sürecinin belli aşamaya getirdik. İnşallah, hükümetimizle birlikte bunu nihayete erdirmek, Türkiye’de huzuru, güveni ve kardeşliği tesis etmek için mücadelemiz devam edecek" ifadelerine yer verdi.
Başbakan Erdoğan, "Paralel yapıyla mücadele benim ya da partimin mücadelesi değil, Türkiye’nin mücadelesidir. Milli güvenlik meseledir. Bu mücadeleyi yeniden istikrar mücadelesi olarak adlandırdık. Paralel yapının hedefi, benim şahsımdan öte, paralel yapının hedefi benim ailem, dostlarım, değerli arkadaşlarım, bütün bunlardan öte partimiz ya da hükümetimiz değildir, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Doğrudan doğruya milli iradedir" dedi.

SAVCI ZEKERİYA ÖZ’ÜN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMASI
Savcı Zekeriya Öz’ün Erdoğan ve Ala hakkında suç duyurusunda bulunmasını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bir savcı çıkıp edep dışı, haya dışı, devlet ahlakından öte, eğer bir Başbakana saygısızlık yapabiliyorsa, bir bakana saygısızlık yapabiliyorsa; bu ülkede yargı artık şüpheleri üzerine çekmeye başlamış demektir. Yargı, kararlarıyla konuşur. Yargı, siyasete cevap vermek üzere görevli bir kurum değildir. Siyaset, yasama ve yürütmedeki varlığıyla üzerine düşeni görevi yasalar çerçevesinde yürütür. Şu anda bu ülkenin HSYK’sı hala savcılık görevini ihlal etmiş olan bu kişi hakkında gerekli olan adımı atmıyor. Neden? İşte paralel yapı denilen zihniyet bu ve bu zihniyet birbirini çok açık net birbirini koruma altına alabiliyor. Nereden hareketle? Kuvvetler ayrılığı, bağımsızlık, tarafsızlık. Bağımsızlığı anlıyorum da tarafsızlığı anlamıyorum, çünkü bunlar taraf. Bunların takipçisi olacağız. Eğer bunların takipçisi olmazsak, bu ülkede artık yargı devleti kurulmuş olur ki bu en büyük tehlikedir. Bazıları şantaj altında olduğu için ya da tehdit edildiği için susuyor olabilir. Ülkenin bağımsızlığı söz konusu olunca hiç kimse şantaj ve tehdide boyun eğmez" şeklinde konuştu.
"Bir Başbakanın yabancı devlet adamlarıyla yaptığı konuşma neden dinlenir" diye soran Başbakan Erdoğan, "Ben bir yabancı devlet başkanıyla konuşurken eğer dinleniyorsam uluslararası bir sorunu çözmemiz mümkün olabilir mi? Burada bile hassasiyet göstereceksiniz aman şu cümleyi çıkarayım, tırnaklayayım, kimse dinlemesin. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu rahatlıkla dinliyorlar, dinlemeyle kalmıyorlar, uluslararası servislere de bunu aynen servis ediyorlar. Utanmadan, sıkılmadan bu ülkede vatanserverlikten bahsediyorlar. Ne vatanseveri ya? Böyle vatanseverlik olabilir mi? Ben bakanımla konuşacağım, kriptolu telefonla yaptığım konuşma aynen servis edilecek. Bu dinlemeler casusluk faaliyeti değildir de nedir? Benim Sayın Mahmut Abbas, Somali Cumhurbaşkanıyla yaptığım konuşmayı bunlar ne yapacaklar? Bunları ne için kullanıyor, servis ediyorlar? Ortada alçakça ihanet var. Bugün hala bu alçakça ihanet karşısında susanlar varsa durumlarını gözden geçirsinler. Tayyip Erdoğan, çok sert. Evet bu durumlar karşısında sert. Eğer bundan rahatsız olanlar varsa, ben sert olmaya devam edeceğim çünkü milletimin, ülkemin menfaatleri bunu gerektirdiği için sert. Sadece siyaseti değil, sadece emniyeti yargıyı değil iş dünyasını da dizayn etmeye çalışmışlar. Ananaslar, rafineri işleri gidip geliyor. Tehditler, şantajlar, kumpaslar yapılıyor. İş adamlarından haraç alınıyor, kusura bakmayın birçok iş adamı bu konuda konuşmuyor. Konuşun be kimden ne aldılar konuşun. Yargıda birtakım işler çevriliyor. Bunlar ekonominin de üzerine karabasan gibi çökmüşler. Şu anda CHP, MHP onlarla birlikte bazı kesimler ’düşmanımın düşmanı dostumdur’ diyerek bu vatan hainleriyle birlikte iş görüyorlar. Benim ülkemin, vatanımın, milletimin düşmanları kusura bakmayın hiç kimseye dost olmaz, yar olmaz" ifadelerine yer verdi.

"YARIN DA GİDECEKLER ŞİMDİKİ YOL ARKADAŞLARINI SIRTLARINDAN BIÇAKLAYACAKLAR"
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Dün bizi sırtımızdan hançerlediler. Eğer ellerine imkan geçerse yarında gidecekler şimdiki yol arkadaşlarını sırtlarından bıçaklayacaklar. CHP içinde birçoklarını dinlediler, izlediler ve şantaj yaptılar. MHP içinden milletvekillerini dinlediler, izlediler, kaydettiler ve şantaj yaptılar. Sayın Baykal benim açıklamamı istiyor ya zaten ben bunu tam manasıyla bilmiş olsam ben önce beni dinleyenleri hemen yasaya teslim ederim, yargıya teslim ederim ama seni dinleyenlerin, seni gözetleyenlerin de bunlar olduğunu hala anlamıyorsan senin siyasi geçmişine de yazıklar olsun. Bu kadar açık ortada. Beni gözetleyenler de bunlar. MHP’nin milletvekillerini, Genel Başkan yardımcılarını gözetleyenler de dinleyenler de bunlar. Aynı şekilde CHP’nin bu ihanet çetesiyle yol yürümek insanın en başta kendine ihanetidir. 30 Mart’ta Pensilvanya ile yol arkadaşlığı yapanlar milletten gereken cevabı aldılar ama ibret almadılar. Ben milletimin ferasetine hayranım, milletin ferasetini takdirle karşılıyorum. Bütün her şeye rağmen 30 Mart’ta gereken cevabı milletim verdi. Şimdi, 10 Ağustos için yol arkadaşlığı yapanlar bu kez inanıyorum ki milletten daha ağır bir cevap alacaklar ama biz sizlerden de bu konuda cesur, kararlı adımlar bekliyoruz. Bu vatan, bu bayrak için canınızı vereceğinizi siz her fırsatta gösterdiniz, gösteriyorsunuz. Emeğinizle, alın terinizle bu vatanı siz büyütüyor itibarını siz çoğaltıyorsunuz. Paralel ihanet çetesiyle mücadeleyle de sizlerin en ön safta cesaretle durmanızı bekliyoruz."
(İHA)

Günün Önemli Haberleri