Bir saniyede kansız anjiyo dönemi
Abone olYeni yöntemle dirsekten toplardamara ilaç verilerek gerçekleştirilen 'kansız anjiyo' nun süresini bir saniyenin altına indi...
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muşturay Karçaaltıncaba, ABD'de yapılan son
kongrede, dirsekten toplardamara ilaç verilerek gerçekleştirilen
''kansız anjiyo'' nun süresini bir saniyenin altına, radyasyon
dozunu ise 10'da 1 oranında düşüren yeni bir yöntem açıklandığını
bildirdi.
Doç. Dr. Karçaaltıncaba, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk
arasında ''kansız anjiyo'' olarak bilinen ''koroner bilgisayarlı
tomografi anjiyo'' yönteminde son zamanlarda önemli gelişmeler
olduğunu bildirdi.
Yöntemin tüm dünyada 2000, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde
ise 2003'den beri uygulandığını anlatan Karçaaltıncaba, bölümde
yılda ortalama iki bin, altı yılda ise toplam 10 bin hastaya kansız
anjiyo yaptıklarını söyledi. Karçaaltıncaba, ''Dünyada bu alanda en
fazla tecrübeye sahip merkezlerden biriyiz'' dedi.
Yaygın yöntemde hastanın kasığından atardamarına kateter
yerleştirildiği için buna bağlı kanama riski ortaya çıkabildiğini,
hastaların en fazla çekindiği hususlardan birinin de bu olduğunu
kaydeden Karçaaltıncaba, dirsekten toplardamara ilaç verilerek
yapılan ''kansız anjiyo'' da ise kanama riski olmadığını kaydetti.
Karçaaltıncaba, ''Yönteme zaten bu yüzden 'kansız anjiyo'
deniliyor'' diye konuştu.
Ancak ''kansız anjiyo''nun yaygın yöntemin bir alternatifi
olmadığına dikkati çeken Karçaaltıncaba, şunları söyledi:
''Yaygın yöntemin daha çok göğüste ve kolda belirgin ağrısı, tipik
EKG değişiklikleri bulunan yüksek risk grubundaki hastalara
uygulanması yerinde. Çünkü bu hastalara işlem sırasında müdahalede
bulunulması, stent takılması gerekebiliyor. Kansız anjiyo ise daha
çok rahatsızlığı başlangıç safhasında bulunan, şüpheli göğüs ağrısı
ve yüksek kolesterolü olan, sigara kullanan orta ve düşük risk
grubundaki kişilere uygulanıyor. Uygulama sayesinde bu kişilerde
hastalık daha başlangıç safhasında tespit edilebildiği için stent
takılmasına veya cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedbir
alınabiliyor. Genç yaştaki kalp krizlerine damarlarda belirgin
daralmaya neden olmayan sertleşme yol açabiliyor. Bu yöntem
sayesinde kalp damarlarındaki bu değişiklik erken safhada fark
edilebildiği için hemen tedaviye başlanıp risk
azaltılabiliyor.''
Bölümde yaptıkları araştırmaya göre bu yöntemle anjiyo yapılan
hastaların yüzde 30-40'ının normal çıktığını, hastaların yüzde
30'unun kalp damarlarında ise hafif değişiklikler tespit edildiğini
anlatan Karçaaltıncaba, ''Bu hastalara yaygın yöntemle anjiyo
yapılsaydı söz konusu değişiklikler belirlenemez, belki de hasta
ani bir kalp kriziyle hayatını kaybedebilirdi. Ama yöntem sayesinde
erken müdahale yapıldı ve hastalığın ilerlemesi durdurulabildi''
ifadesini kullandı.
Karçaaltıncaba, yaygın yöntemin 15 dakika, kansız anjiyonun ise beş
saniye sürdüğünü belirterek, ''ABD'de yapılan son Kuzey Amerika
Radyoloji Kongresi'nde bu süreyi bir saniyenin altına düşüren,
radyasyon dozunu ise 10'da 1 oranında azaltan sistem tanıtıldı. Bu
yeni teknoloji, yöntemin daha yaygın bir şekilde uygulanmasını
sağlayabilir'' dedi.
Bu yöntemin önceden sadece kalp hızı düşük hastalara
yapılabildiğini, ancak teknolojik gelişmeler sayesinde artık kalp
hızı yüksek hastalara da uygulanabildiğini belirten Karçaaltıncaba,
''Hastanemizde üç bin hasta üzerinde yapılan araştırmada bu
tetkikin kalp hızından bağımsız olarak, yüksek kalp hızına sahip
hastalarda bile yapılabildiğini gösterdik'' şeklinde konuştu.
Karçaaltıncaba, işlemin hastanın nefesi tutturularak yapıldığını,
bu gelişmeler sayesinde ileride buna bile gerek kalmayabileceğini
belirterek, hangi hastada hangi yöntemin uygulanacağına
kardiyologlarla birlikte karar verildiğini bildirdi.