Bir Paydaştan Vergi Önerileri… ( 2 )

Hazine ve Maliye Bakanımızın açıkladığı yeni ekonomik yaklaşım modeli ile ilgili önerilerimi sıraladığım geçen haftaki yazımdan sonra olumlu, olumsuz birçok eleştiri aldım. Üzülerek ifade etmeliyim ki birçok kişi konuları...

Özkan Taştan ih-ozkantastan@internethaber.com

Hazine ve Maliye Bakanımızın açıkladığı yeni ekonomik yaklaşım modeli ile ilgili önerilerimi sıraladığım geçen haftaki yazımdan sonra olumlu, olumsuz birçok eleştiri aldım. Üzülerek ifade etmeliyim ki birçok kişi konuları “siyasi mecralara çekmekte, değerlendirmelerini hep siyasi olarak” yapmakta.

Özellikle belirtmemde fayda var; gerek daha önceki gerekse bu ve bundan sonraki yazılarımda siyasi bir söylemim, herhangi bir siyasi kesime yakınlık veya uzaklığım hiç OLMADI, OLMAYACAK.

“Hakaret derecesine” varacak şekilde eleştiri yapanlara da “Hz. Mevlana’nın” şu sözüyle cevap vermek istiyorum…

‘İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme, duydukları senin sesin fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir.’

Ekonominin ve maliyenin bir paydaşı olarak yazması kolay ama uygulamaya geçirilmesi gerçekten zor olan “RADİKAL” denilebilecek önerilerime devam edecek olursam;

“NERDEN BULDUN” YASASININ GETİRİLMESİ…

Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede atılacak ilk adımın, sistem dışında bulunan kara paraların sisteme dâhil edilmesinin sağlanması olmalıdır.

KARA PARA deyimini sadece kanun dışı işlerden gelen paralar için değil, “vergi dışı bırakılan, kayıtsız” paralar için de kullandığımı belirtmek isterim. İşte bu vergi dışı bırakılan, kayıtsız paralarla mücadelede en etkili yol “NEREDEN BULDUN” uygulaması ile olacaktır.

Devletin 7143 Sayılı Kanunla “varlık barışını” getirip hem kurumlara hem de şahıslara “temiz bir sayfa” açma şansını tanıdığı bir ortamda “NERDEN BULDUN” yasasının hayata geçirilmesinin tam da zamanıdır diye düşünüyorum.

KİRA GELİRLERİNE SIKI DENETİM UYGULANMASI…

Kira geliri elde edenlerden tahsilatı artırmak, kayıt dışında kalan kira gelirlerinin oranını azaltmak gibi nedenlerle Gelir İdaresi tarafından atılan en önemli adım ‘Hazır Beyan’ sisteminin getirilmesi oldu.

2012 yılında kullanılmaya başlanan Hazır Beyan sistemi, “banka aracılığı ile yapılan kira ödemelerinin sistem tarafından tespitine olanak sağlaması”, gayrimenkul sermaye iradı vergilerindeki kayıp, kaçak oranın azalmasına ciddi katkıda bulundu.

Her ne kadar bu akıllıca ve yerinde uygulama ile gayrimenkul kira gelirlerinin vergilendirilmesinde müspet neticeler alınmış olsa da gayrimenkul sermaye iradındaki vergi kaçağı hala önemli denilebilecek bir boyutta. Dolayısıyla kira gelirlerinin vergilendirilmesi konusunun tekrardan masaya yatırılması, bu konunun sıkı bir denetime tabi tutulması büyük önem arz etmekte.

DOLAYLI VERGİLERİN AZALTILMASI…

Esas itibariyle kişi ya da kurumların gelirleri ve servetleri üzerinden alınan vergilere dolaysız, harcamaları üzerinden alınan vergilere ise dolaylı vergiler denilebilir. Örneğin; bir firmanın yıllık kazancına istinaden ödemiş olduğu gelir/kurumlar vergisi dolaysız vergi iken, araç alımı, akaryakıt alımı gibi harcamalara ödediği Özel Tüketim Vergisini de dolaylı vergidir.

Gelişmiş birçok ülkede dolaylı vergilerin oranı yüzde 46-47 civarında olmasına rağmen ülkemizde bu oran 63-64’leri bulmakta.

Dolaylı vergi oranının bu denli yüksek olmasının; ülke ekonomisinin gelişmişlik seviyesi, gelir vergisi sistemindeki bozukluk, kayıt dışılık gibi çeşitli faktörlerle birebir ilişkisi bulunuyor. Bu durumda da devlet, vergi toplama ihtiyacını mecburen dolaylı vergilerle sağlama yoluna gidiyor.

Sosyal devlet anlayışı gereği daha adil bir vergi sistemi için dolaylı vergi oranının “yüzde elli” seviyesine çekilmesi ilk adımlardan biri olmalıdır.

ARTIK VERGİ AFFI UYGULAMASI OLMAMALIDIR…

Vergi aflarının, kısa vadede vergi tahsilatını artırdığı ve kayıt dışının azalmasına yardımcı olduğu açık bir şekilde gözlemlenmekte. Fakat işin uzun vadedeki olumsuz etkileri göz önünde bulundurulduğunda, af müessesi devlete yarardan çok zarar vermektedir.

Eğer mükellefler gelecekte de sık sık vergi affı çıkarılacağını düşünürlerse, vergi ödeme konusunda istekleri olmayacaktır. Ayrıca her çıkarılan af yasası vergisini zamanında ve düzgün ödeyen mükellefler için de bir adaletsizlik meydana getirdiğinden toplumdaki “vergi bilincini” giderek azaltacaktır. “Mağduriyet ve haklı şikâyetlerin” oluşmasına sebebiyet verecektir.

Bunun içindir ki artık vergi affı uygulaması bir daha gelememek üzere rafa kaldırılmalıdır.

VERGİ SAYISI VE ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ…

Ülkemizde, “TRT vergisi, mülga maden fonu, götürü ekonomik denge vergisi, röntgen filmlerinden alınan ek vergi” gibi belki de adını bile ilk defa duyduğunuz farklı farklı adlarda iki yüzden fazla vergi kalemi bulunmakta.

Vatandaşlar ödemek zorunda olduğu vergi sayısının çok fazla olduğuna inandığında, üzerlerindeki vergi yükü çok ağır olmasa dahi, psikolojik olarak vergiye olumsuz yaklaşmakta. Buna bir de vergi oranlarının yüksek olması eklendiğinde toplumda ‘Vergi ödeyen ekonomik olarak geçinemez, vergi ödeyen zarar eder.’ anlayışı yaygınlaştırmakta. Bu durumda mükellefleri vergi kaçırmaya yönlendirmekte.

Bu algıların ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi için ülkemizdeki vergi türü sayısının ve vergi oranlarının düşürülmesi konularında detaylı ve kapsamlı bir çalışma yapılması büyük önem arz etmektedir.

ETKİN DENETİM MEKANİZMALARININ OLUŞTURULMASI…

Ülkemizde denetim ve inceleme olanağı düşük olduğundan, vergi mükellefleri yeterince denetlenememektedir. Hatta uzun yıllarca mükellefiyeti bulunup da hiçbir vergi incelemesine girmeyen mükellef sayısı bir hayli fazladır.

Mükelleflerin inceleme oranları yüzde 3-5’ i geçemediği, bu incelemelerin çoğunluğunun da “sınırlı KDV denetimi” mahiyetinde olduğu düşünüldüğünde, bu durum doğal olarak vergi kaçırmayı teşvik etmektedir.

Bunun önüne geçebilmek için etkili bir inceleme ve denetim mekanizmasının oluşturulması, inceleme ve denetim elemanlarının yetkilerinin artırılması, hatta gerekirse bir inceleme ve denetim ordusunun kurulması yerinde olacaktır.

VERGİ KAÇAKÇILIĞI CEZALARIN ARTIRILMASI…

Ülkemizde vergi kaçakçılığı ile ilgili cezaların düşük ve yetersiz olması, mükellefler üzerinde caydırıcılık etkisi olmamasına ve vergi ödememe direncinin artmasına sebebiyet vermektedir.

Mükelleflerin vergi kaçırmasını en aza indirebilmek için yapılması gereken ilk iş vergi kaçakçılığı ile ilgili “cezai müeyyidelerin ciddi derecede artırılmasıyla” olabilecektir. Aynen ABD’de olduğu gibi caydırıcı cezaların getirilmesi, vergi kaçakçılığı suçuna verilen ceza alt sınırının yükseltilmesi, ceza kanunlarımızda yer alan erteleme hükümlerinden faydalanmaların engellenmesi gibi adımların atılması oldukça yerinde tedbirler olacaktır.

Özetle; daha önce de değindiğim üzere vergi sistemimizde gözden geçirilmesi, düzeltilmesi hatta değiştirilmesi gereken birçok konu bulunmakta.

Hazine ve Maliye Bakanımızın yeni ekonomi yaklaşımı toplantısında açıkladığı “maliye politikaları ve vergi sistemimizle” ilgili sözleri vergi ve maliye politikaları ile ilgili RADİKAL kararlar bekleyenlere bir umut olmuştur. Umarım bu sefer de hayal kırıklığı olmaz ve beklentiler karşılanabilir.

Berat Bey’in söylediği üzere “daha adil bir vergi sisteminin getirilmesi” dileğiyle…

Not: Soru ve görüşleriniz için iletisim@ozkantastan.com adresine mail atabilirsiniz.