Bir milletin ağladığı gün! 10 Kasım 1938...
Abone olTürkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 sabahı hayata gözlerini yumduğunda tüm ülke yasa boğulmuştu. Türkiye, Atatürk'ü ölüm yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor...
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10
Kasım 1938 sabahı hayata gözlerini yumduğunda tüm ülke yasa
boğulmuştu. Ertesi gün bütün gazeteler matem başlıklarıyla
çıkmıştı: “Ölüm denilen zalim kuvvet içimizden en büyüğümüzü, en
çok sevdiğimizi de aldı.”
Akşam gazetesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünü “Bütün
memleket matem içinde. Atatürk bu sabah dokuzu beş geçe gözlerini
dünyaya kapadı” diyerek duyurdu. Başyazıda “Kemalizm Türk
milletinin kalbinde ebediyen yaşayacaktır” başlığı vardı.
Son Posta, “Türk milleti Ulu Şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. Onun hatırasına ilelebet sadık kalmağa and içmiş olan Türk milleti sağ olsun!” manşeti ve baş yazarı Ercüment Ekrem Talu’nun “O bizim içimizde yaşıyor, yaşayacak... dünya durdukça!” yazasıyla uğurluyordu Atatürk’ü.
‘Babamızı kaybettik’ başlığıyla çıkan Tan gazetesinin ilk sayfasındaki başyazıda Zekeriya Sertel şöyle yazmıştı: “Ölüm denilen zalim kuvvet içimizden en büyüğümüzü, en çok sevdiğimizi de aldı.”
Türk Milleti sen sağ ol!
“Kurtarıcını ve en büyük evladını kaybettin” diyen Ulus gazetesi “Türk milleti sen sağ ol!” manşetini attı. Gazetenin başyazarı Falih Rıfkı Atay yazısına şu cümlelerle başlamıştı: “Bırakınız, son kanlı damlasına kadar göz yaşlarınızı onun yanında tüketiniz. Atatürk’ün ölümünü görmüş olanlar bir daha kime ağlayacaksınız.”
“Büyük milli matemimiz’ manşetini atan Cumhuriyet gazetesinin başyazarı Yunus Nadi duygularını “Büyük şefin ölümü önünde” başlıklı köşe yazısında dile getirmişti.
“Aziz Atatürk’ümüzü kaybettik” manşetiyle çıkan Yeni Sabah gazetesinde Hüseyin Cahid Yalçın “Bu milletin ruhunu en iyi Atatürk anladı” başlıklı yazısında şöyle diyordu: “Atatürk ve millet aynı şeydi. İşte bu ahenkdar anlaşmalarıdır ki tarihin en büyük mucizesi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni yarattı.”
Ata'ya son veda
Atatürk’ün Türk bayrağına sarılı tabutu 16 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı’nı büyük tören salonunda katafalk üzerine konuldu. Üç gün üç gece İstanbul halkı önünden saygı geçişi yaptı. Cenaze namazı 19 Kasım sabahı Prof.Şerafeddin Yaltkaya tarafından kaldırıldı. Aynı gün saat 08.30’da tabut, sarayın dış kapısı önündeki top arabasına konularak törenle Sarayburnu’na getirildi; Zafer torpidosuna alınarak Moda açıklarında duran Yavuz zırhlısına nakledildi. Saat 14.00’te İstanbul’dan ayrılan zırhlı saat 18.30’da İzmit’e vardı. Gece özel bir trenle Ankara’ya gönderilen cenaze, 20 Kasım günü saat 10.00’da Ankara İstasyonu’nda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından karşılandı. Atatürk’ün top arabasına konulan naaşı törenle TBMM’ye getirilerek katafalka konuldu.
Saygı geçişi
Devlet erkânı ve halk devamlı bir insan seli halinde gecenin geç vakitlerine kadar saygı geçişi yaptı. 21 Kasım günü saat 10.10’da tabutun bulunduğu top arabası önünden Türk birlikleriyle törene katılan Alman, Fransız, Bulgar, Büyük Britanya, Yunan, İran, Rumen, Sovyet ve Yugoslav birliklerinin saygı geçişi başladı. Top arabası 10.45’te hareket etti; tabutun arkasında Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım (Atadan) ve eşi, arkalarında cumhurbaşkanlığı genel sekreteri, başyaver ve yaverler yer aldı. Onların on adım arkasında yürüyen Cumhubaşkanı İnönü’yü TBMM başkanı, başbakan ve genelkurmay başkanı, yabancı heyetler ve kordiplomatik, bakanlar önde olduğu halde milletvekilleri, illerin temsilcileri, parti heyetleri, yüksek öğrenim gençliği, askeri birlikler ve izciler izliyordu. Güzergâh boyunca gözü yaşlı halk büyük kurtarıcıya son kez veda etti.
Cenaze geçici istirahatgâhı Etnografya Müzesi’ne getirildi. Makbule Hanım, Cumhurbaşkanı İnönü, TBMM Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Celal Bayar ve Mareşal Fevzi Çakmak tabutun önünde saygı duruşunda bulundular. Atatürk’ün cenazesi Anıtkabir’e nakledildiği 10 Kasım 1953’e kadar Etnografya Müzesi’nde kaldı.