Bir gazetecinin av anıları
Abone olUfuk Güldemir'in hayatta iken yazdığı, ancak basımını yetiştiremediği av hatıraları kitabı "Gecenin Yüreği", ailesi tarafından yayınlandı.
“ Avlanmak için mi gitti, yoksa duygu dolu bu yazıları yazmak
için mi, hala bilmiyorum”
, Güldemir’in, kanserle mücadele ettiği son bir yılda yayınlamak
için büyük heyecan duyduğu eserlerinden biriydi.
Kardeşi Şafak Okaygün, Ufuk Güldemir’in bu kitabı, tedavi için
gittiği Houston’da 2006 yazında yazmaya başladığını belirtiyor.
M.D.Anderson kampüsünde hasta ve yakınlarının kaldığı Rotary
House’un büyük holünde önünde dizüstü bilgisayarı, oraya hasta
olarak değil de, sanki bir iş için gelmiş gibi çalışan, yazan,
düşünen bir adam...
Gecenin Yüreği, işte o anlarda yazılmaya başlanan, o salonda aile
ile paylaşılan bir eser.
Kardeşi Şafak Okaygün, o günleri şöyle anlatıyor:
“ Aylar geçtikçe bir yandan eskiden yaptığı avları yazarken, bir
yandan da Teksas, Alaska, Afrika avlarına gitti. Bu avlara avlanmak
için mi yoksa duygu dolu bu yazıları yazmak için mi gitti hala
bilmiyorum. Okuyunca ne denli duygu yüklü yazılar olduğunu
göreceksiniz....
Houston’a sık gidişlerimde, kaldığımız otelin lobisinde, MD
Anderson’un bekleme salonlarında, bana teker teker yazılarını
okumaya başladı. Bir gün “Ufukcuğum çok yazı yazdın ama edebi
anlamdaki en güzel yazıların bunlar” dediğimi hatırlıyorum.”
GECENİN YÜREĞİ, Ufuk Güldemir’in mesleğinin yanısıra, hobisine de
ne kadar tutkuyla bağlı olduğunu gösteriyor.
Avcılığa son derece mesafeli olan kitabın yayıncısı Bülent Özükan
bu tutkuyu şöyle anlatıyor:
“Av konusu bana oldukça uzak... Uzlaşamadığım bir konu üzerinde
kitap yapmanın çelişkileriyle Ufuk’un yazılarına uzun süre
bakamadım. Odamı dolduran binlerce av fotoğrafını karıştırırken,
Ufuk’un gözlerindeki tutkuyu keşfettim. Konusu her ne olursa, işini
tutkuyla yapan insanlara her zaman saygı duymuşumdur... Yazılarını
okumaya başladığımda, av tutkusunun farklı boyutta bir şey olduğunu
kavramaya başladım. Gençlik, hatta çocukluk yıllarından başlayan
bir tutkuydu Ufuk’taki.... Golf gibi zengin olduktan sonra
başlanabilecek bir hobi değildi. Bilgi gerektiriyordu, özveri,
yaşamından-işinden zaman çalma. Adrenalinle yoğurma...”
Yayıncı Bülent Özükan, bu tutkuyu kitaba yansıtabilmek için çok
titiz çalıştı.
Ama bir şey daha yaptı;
Kitabın sayfalarını çevirdikçe burnunuza gelecek olan çam
kokularını serpti sayfalara. Tıpkı gölgesinde oturup dinlenirken,
huzur veren kokusunu içimize çektiğimiz çam ağaçlarını diken
bahçıvanların çoktan hayattan çekip gittiğini hatırlatır gibi.
Türkiye’de bir kitapta ilk kez uygulanan bu yöntemle okurlar çam
kokuları içinde kitabın sayfaları arasında dolaşacaklar.
“GECENİN YÜREĞİ”, Ufuk Güldemir’in henüz son editoryal
düzeltmelerini bitiremediği “Kanser Avı” yazısıyla başlıyor. Ama O,
kitabında kendi yazılarından önce, ilk sırayı Abraham Lincoln’un
“Ayı Avı” şiirine vermişti. “Tutku kardeşliği”ni anlatan çarpıcı
bir giriş hayal etmiş olmalı.
Av teması, aslında Ufuk Güldemir’in söylemek istediklerinin sadece
dış çerçevesini oluşturuyor. Bu yazılarda; insana, hayata ve hatta
habere nasıl farklı gözlerle baktığının ipuçlarını
bulacaksınız.
Duygu dolu yazılarını, gazeteciliğe “foto muhabiri” olarak başlayan
Ufuk Güldemir’in fotoğrafları süslüyor. Ya da yazılarının süslediği
fotoğraflar.. En çok da onunla övünüyor 2006 Eylül’nde M.D.
Anderson’da yazdığı Önsöz’de:
“Benden daha iyi avcılar olduğunu biliyorum.
Benden çok daha iyi silah atanlar olduğunu da biliyorum.
Ama benden daha iyi fotoğraf çeken avcı var mı emin değilim.
Bu kitabı avlarımı değil, fotoğraflarımı paylaşmak için yazdım.
Av arkadaşlarıma yadigar kalsın istedim.”
Son yıllardaki avlarının çoğuna eşlik eden, O’nun hayat ve avcılık
arkadaşı Eşi Gaya Güldemir, bu fotoğrafları tek tek seçerek kitaba
yerleştirdi.