Adnan Akgünel...
Arap Apo yani...
Yıllarca ekmek parası için çalmadık kapı bırakmadı. Flas TV'ye
yıllarını verdi. En son İdris Keskinci'nin sahibi olduğu Kanal T'de
çalıştı. Ağır yükü vardı, çoluğunu çocuğunu geçindirmek için paraya
ihtiyacı vardı...
Olmadı!
Üzüldü, kahroldu!
O üzüntü...
Kahredici hastalığın habercisi oldu...
Sonra da bütün vücudunu teslim aldı
Adnan'ın...
***
İşsizliği bilirim...
3 yıl evde oturdum çünkü...
Her yer mezarlık gibi...
Etrafındaki herkes yok oluyor aniden...
Çaldığın hiçbir kapı açılmıyor...
Kimi dalgasını geçiyor...
Kimi tanımıyor...
Kimi şerefsizliğini açık etmekten geri
kalmıyor...
Kimi de, onu muhtaçmışsın gibi...
Yüzüne para fırlatıyor...
Ben yaşadım bunları...
Hayatım boyunca hiç unutmayacağım o günleri...
Saadettin Teksoy'un o kahredici
sözlerini:
-Hadi sen metin yazabilir misin?
Nasıl gururum kırılmıştı, nasıl aşağılanmıştım... Zor atmıştım
kendimi dışarıya.. Yalvarmıştım Allah'a oracıkta canımı alsın
diye.. İş istemiştim sadece. İşsiz olmam, bana köpek muamelesi
yapılmasına neden değildi!
***
Orhan Can...
Kötü bir gazeteci mi?
Değil!
Habertürk'e yıllarını verdi...
Ufuk Bey rahmetli oldu...
Orhan açıkta kaldı...
İşsizlik işsizlik işsizlik...
Çocukları, evi, alacaklıları...
Ne yapsın Orhan, çıkış yolu arıyor bulamıyor. Bakıyor ki
olmuyor, bu dünyadan çekip gitmeye karar veriyor.. Kafasına sıkmaya
yani.. Bana bunu anlattığında tüylerim diken diken oldu. O sırada
yediğim mandalina boğazıma düğümlendi, yutkunamadım!
Nasıl yani?
Aynen öyle!
Orhan'ı Hürriyet'ten gelen bir telefon
kurtarıyor.
Aramışlar, müjdeli haberi vermişler:
-Hayırlı olsun!
Hayırlı oldu ya...
Orhan iş sahibi olunca...
Allah'ım sen böyle bir acıyı düşmanıma bile
yaşatma!
***
Adnan kimbilir neler yaşadı?
Ne acılar çekti kimbilir?
Hiçbirimizin haberi olmadı...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin mesajı olmasa, ölümünden
de haberimiz olmayacaktı belki de..
Niye?
Bu insanları sevdiğimizi niçin öldükten sonra
hatırlıyoruz?