Bir garip Aşık Veysel...
Abone olBugüne kadar zevkle dinlenen dilimize yerleşmiş çok sayıda türkünün sahibi Aşık Veysel ölümünün 30. yılında anıldı.
‘Ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın’, ‘Uzun ince
bir yoldayım gidiyorum gündüz gece’, ‘Benim sadık yarim kara
topraktır’ dizeleri dillerden düşmeyen Aşık Veysel ölümünün 30.
yılında hatırlandı... Ünlü halk ozanı Aşık Veysel’in 9 çocuğundan
biri olan emekli öğretmen Bahri Şatıroğlu babasının, en büyük
arzusunun Atatürk’ü görmek olduğunu söylüyor. Ünlü halk ozanı Aşık
Veysel’in 9 çocuğundan biri olan emekli öğretmen Bahri Şatıroğlu,
babasının ölümünün 30. yılında, anılarını bir kez daha tazeledi.
Mersin’de yaşayan Bahri Şatıroğlu, ‘Ben giderim adım kalır, dostlar
beni hatırlasın’, ‘Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece’,
‘Benim sadık yarim kara topraktır’ dizeleri ve birçok eseri
dillerden düşmeyen Aşık Veysel’i anlattı. Babasının eserlerini
çalıp söyleyen Bahri Şatıroğlu, 21 Mart 1973 tarihinde ölen babası
Aşık Veysel’in en büyük üzüntüsünün gözlerinin görmemesi ve bu
nedenle de askerlik görevini yapamaması olduğunu belirtti.
Şatıroğlu, “Babam, askerlik yapamadığı için hep eziklik duyardı.
Bunu her fırsatta dile getirir sonra da (kader böylemiş) der ve
kendini teselli ederdi” dedi. Sivas'tan Ankara'ya yürüdü Babasının,
en büyük arzusunun ise Atatürk’ü görmek olduğunu anlatan Şatıroğlu,
şöyle devam etti: “O, çağdaş Türkiye’nin halk ozanıydı. Babam, 1933
yılında, Cumhuriyet’in 10. Yılı için bir şiir yazmış ve bunu
Atatürk’e verebilmek için Sivas’tan Ankara’ya kadar yürüyerek
gitmiş. Ancak, tüm çabalarına rağmen onunla görüşememiş. Daha
sonra, Atatürk, babamın sesini radyodan dinlemiş ve çok etkilenmiş,
görüşmek istemiş. Bu kez de Atatürk’e götürmek için gelenler babamı
evde bulamamış. Bunu öğrendiğinde çok üzülmüş ve tekrar Ankara’ya
gitmiş, ama yine görüşme fırsatı doğmamış.” Şatıroğlu, bu arada
çocukluğunda babasından saz çalmayı öğrendiğini ve bunu hobi olarak
sürdürdüğünü belirtti. Aşık Veysel kimdir? Aşık Veysel, 1894
yılında Sivas’ın Şarkışla İlçesi’nin Sivrialan Köyü’nde dünyaya
geldi. 7 yaşına geldiğinde çiçek hastalığı sonucu sol gözünü, daha
sonra da bir sopaya çarpma sonucu diğer gözünü kaybetti. Babasının
halk ozanı arkadaşlarından ders alan Aşık Veysel, sazı çalmayı bir
tutku haline getirdi ve sazı yaşamının parçası haline geldi. Aşık
Veysel, 25 yaşına geldiğinde ilk evliliğini yaptı. İki çocuğu öldü,
eşi Esma da kendisini terk etti. Daha sonra ikinci evliliğini
gerçekleştiren Aşık Veysel’in 7 çocuğu oldu. Aşık Veysel’in halen
hayatta 2’si erkek, 4’ü kız 6 çocuğu ve 18 torunu bulunuyor.