Muhabir Ahmet Külsoy, İstanbul’da kar yağışının yoğun olduğu 9 ve 10 Ocak’ta evsiz görünümünde sokaklarda iki gün geçirdi. Bakın Ahmet Külsoy neler yaşadı. Belediye verilerine göre 2 günde sokaklarda yaşayan 921 kişi korumaya alındı. Onlardan biri de Ahmet Külsoy. Muhabir, kar yağışının yoğun olduğu 9 ve 10 Ocak'ta Taksim Gezi Parkı civarında evsiz görünümünde sokakta yardım bekledi. Ahmet Külsoy bu tecrübesini aktardı: "ilk gün 3.5 saat bekledim. Beyaz Masa'daki görevliler "Arkadaşlarımız 5-10 dakika içinde gelecek" demiş ama gelen olmadı. Sabrımı zorladım. Rüzgâr ve tipi ayakta durmamı zorlaştırıyordu. Çaresizdim. Ayakkabım su almıştı. Belirli bir süre sonra hayal bile kuramıyorsun. Her şeyden umudunu kesiyorsun. 'Bu soğukta donup öleceğim' diyorsun, yani giderek robotlaşıyorsun. "İkinci gün tramvay durağının arkasına bir pikap geldi. 2 kişiydiler. Beni pikaba almadan önce "Alo 153" logosu gözükecek şekilde cep telefonu ile fotoğraf çektiler. Çekilen fotoğrafları dört beş yerle paylaştıklarını hissettim. Nereyle paylaştıklarını sormadım. "Girişte kimliği istediler. Kayıt yaptılar. "Şapkanı çıkar" dediler. Çıkardım, fotoğraf çektiler. İçeri girdim. Salonda iki televizyon vardı. Her yer yatak olarak kullanılan sedyelerle doluydu. Az sonra tuvalet tarafından bir ses duydum. Tuvalet ve banyo iç açıcı değildi. Kirliydi, yetersizdi ve ihtiyacı karşılamıyordu. Biri "Haydi ulan, çabuk. Ev tuvaleti değil burası" diye bağırıyordu. Salonun bir köşesinde de sedye tartışması vardı. Biri diğerinin sedyesini kaptı. Salondakiler için yemek çok önemliydi. Kahvaltıda çay, peynir, zeytin, öğle yemeğinde çorba, barbunya ve bulgur pilavı vardı. Ama hemen herkes uygulamadan çok memnundu. Şükrediyorlardı. Sürekli "Allah devletimizden razı olsun. Bu kar kış kıyamette dışarıda değiliz" diyorlardı. Hikayelerini dinledim. Mesela Nevzat, kundura ustası... "Yargıtay'da hâkim akrabam var. Ama yazma, görür ayıp olur" dedi. Yaşar, Sultangazi'de ablasının yanındaymış eniştesi istemeyince sokakta kalmış... Salondakiler sabah ezanıyla uyandı. Ezan sesini duyan kalkıyor ve hemen dışarı bakıyordu. Hava açmış mı diye, hava düzeldiyse gitmek için. Düzelmediğini görünce, çıkıp hava alıp, üşüyünce geri dönüyorlardı. İçeride sıcaklık 10 dereceydi. İçerisi havasızdı. Çoğu ayakkabısını çıkarıp, başucuna koyuyordu. Horlayanlar çoktu. Belediyenin doktorları geldi. Hasta olanları muayene etti ve onlara ilaç verdi."