Bir daha hiç kimse...
Abone olAK Parti Genel Başkan Adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Bir daha hiç kimse bu ülkeyi borç batağı üzerinden idare edilebilir bir ül...
AK Parti Genel Başkan Adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,
“Bir daha hiç kimse bu ülkeyi borç batağı üzerinden idare
edilebilir bir ülke haline getiremeyecek” dedi.
2001 IMF defteri açıldığında aynı zamanda siyasi hegemonya defteri
de açılmıştı’ diyen Davutoğlu, “2001 düşünün, o zaman sıradan IMF
memuru Ankara’ya geldiğinde millet Başbakanın ne dediğine bakmaz,
onun ne dediğine bakardı. Ama şimdi, IMF defterini kapatmış bir
Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Ulaştırma da, sağlık da, tarım da,
enerji de her alanda büyük devrimler gerçekleştirildi. İkinci büyük
sıçramanın eşiğindeyiz. Bu atıl kapasiteyi kullanma dışında, bu
ikinci sıçramanın iki ana kaynağı gücü vardır. İki de dezavantajı
vardır. Bizim ekonomik gücümüzün kaynağı insanımızdır,
coğrafyamızdır. Büyük doğal kaynaklarımız yok. Bize başka ülkelere
olduğu gibi, yüz milyarlarca AVRO verenlerde yok. O zaman yeni bir
ekonomik sıçrama için insan kaynağını ve katma değerini arttırmak
zorundayız. Eğitim reformunun çıtasını yükselterek devam edeceğiz.
Dünya da hiç bir güç ekonomik anlamda insan kaynağından önemli
değildir. İnşallah öylesine bir eğitim reformu, öylesine büyük bir
AR-GE atılımı gerçekleştireceğiz ki Türk ekonomisi katma değerini
misliyle arttırabilsin. Coğrafyamızı kullanacağız. Ulaştırma
hatları Pekin’den ister demiryoluyla, ister karayoluyla Avrupa’ya
gidecek. Her ulaştırma koridoru Anadolu topraklarına selam verip
gidecek. Her enerji koridoru, ister Azerbaycan’dan Kafkasya’dan
gelen Tanap gibi ister Irak’dan gelen Kuzey Irak, petrol ve
doğalgaz kaynakları gibi her bir şekli ile mutlaka Anadolu
topraklarından geçecek. Tarımda büyük reformların daha etkin tarım
yollarının yolu açılacak. Nihayette insanımızı, katma değerimizi
yükseltecek şekilde donanımlı hale getirecek hale getirdiğimizde
kalkınmanın önünü açarız” diye konuştu.
“HİÇ KİMSE BU ÜLKEYİ BORÇ BATAĞI ÜZERİNDEN İDARE EDİLEBİLİR BİR
ÜLKE HALİNE GETİREMEYECEK”
Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Bir daha hiç kimse bu ülkeyi borç batağı üzerinden idare
edilebilir bir ülke haline getiremeyecek. Makro ekonomik istikrarı
sağlarken, reel sektörü de güçlendireceğiz ve gelecek yıllarda Türk
üretim sektörü, üretim sanayi Afro- Avrasya’nın en büyük üretim
haline dönüşecek. Bundan sonra gerek objektif hukuk kuralları
açısından gerekse girişim özgürlüğü açısından 12 yıllık birikimin
üzerine yepyeni ve dış yatırımı da çeken büyük açılımların eşiğinde
olacağız. İki dezavantajımız olan enerji ve cari açığa karşıda hem
coğrafyamızdan hem nitelikli kalkınma ve nitelikli insan
unsurumuzdan gelen kaynakları kullanarak harekete geçeceğiz. Şuanda
dünyanın 17. Avrupa’nın 6. ülkesiyiz ekonomik anlamda. Hiç kimsenin
şüphesi olmasın ki önümüzdeki dönemde 2013’de dünya’nın ilk 10
ekonomisi arasına girmek için gece gündüz çalışacağız.”
“ETKİN VE SONUÇ ALICI, VİCDANİ BİR DIŞ POLİTİKA TAKİP ETMEK İÇİN
GECE GÜNDÜZ ÇALIŞACAĞIZ”
2001 yılında Türkiye’de ‘dış politika’ dendiğinde Türkiye’de
anlaşılan şey "dış ilişkiler" olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Tüm
dış politikanın ise Kıbrıs, Ermeni meselesi ve birkaç defansif
konudan ibaretti. Politika da temel ilkemiz, politikamızın Ankara
merkezli olmasıdır. Dış politikamız çok boyutlu olmuştur, olmaya da
devam edecektir. Bu coğrafyamızın bir zaruretidir. Şuanda 222 dış
temsilcilikle dünyada en fazla temsil edilen 7. büyük ülkeyiz.
Bakanlığı devraldığımızda bir talimat vermiştim. ‘Bundan sonra
hattı diplomasi yoktur sathı diplomasi vardır’ satıh ise tüm
dünyadır. Al Bayrağı dünyanın her köşesinde dalgalandırabilmek için
Türkiye’nin çevresindeki bütün havzalarda etkin ve sonuç alıcı,
vicdani bir dış politika takip etmek için gece gündüz çalışacağız.
Bizim dış politikamız insanı diplomasiye dayanıyor. Nerede bize
yardım eden yok mu? Diyen tek bir insan varsa Allah bize onlara
ulaşma gücü ve kudreti versin. Bizim ismimizin anıldığı yerde zulme
imkan kalmasın. Zalimleri korkutan, mazlumlara şevkat olan bir gücü
ve kudrete Türkiye Cumhuriyeti Devletini kavuştursun” diye
konuştu.
Davutoğlu, “Türkiye’de yaşayanların Türkiye’nin ne anlama geldiğini
tam anlamıyla idrak edemiyor olabilirler. Gidin bunu Arakanlılara
sorun, Afganistan’a, Balkanlar’a sorun, Somalilere sorun onlar için
Türkiye her derde deva olabilecek güçte bir ülke” dedi.
“ÜMİTLERİNİ BİZE BAĞLAMIŞ HİÇ BİR KARDEŞ HALKI YALNIZ
BIRAKMAYACAĞIZ”
Son bir yılı aşkındır Gezi, 17-25 Aralık ve bu çerçevede
uluslararası medyada yürütülen kampanyaların tek bir özeti olduğunu
ifade eden Davutoğlu, “Denilmek isteyen şudur; Türkiye çok oldu.
Mevzilerine geri çekilsinler. Hiç heveslenmesinler Al Bayrağı
hiçbir mevkiden ve mevziden geri çekilmeyeceğiz. Ümitlerini bize
bağlamış hiçbir kardeş halkı yalnız bırakmayacağız. Filistinlileri,
Suriyelileri yalnız bırakmayacağız. Balkanlar da ki dostlarımızı
yalnız bırakmayacağız. Kafkasya’yı, Orta Asya’yı yalnız
bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu şunları kaydetti:
“İdeallerimiz için ayağa kalkacağız ki, biz idealleri dizimiz
titremeden savunacağız ki bizden sonra ki nesiller yürüsünler.
Onlar yürüyecekler ki, ondan sonrakiler koşsunlar. Hedefe, menzile
koşsunlar. Hedef nedir? Hedef, çıkarıldığı şehirden insanlık adına,
adalet, özgürlük adına, eşitlik adına yürüyen bir ulu Peygamberin
Medinesidir. Ordusunda bulunan Anadolu halklarıyla Malazgirt’de
savaşa kefen giyerken Alparslan’ın zihnindeki yeni vatan idealidir.
Hedef ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u alırım diyen Fatih
Sultan Mehmet Han’ın zihnindeki İstanbul’dur. Hedef ordular ilk
hedefiniz Akdeniz’dir diyerek, İstikbali gösteren İstiklal Ordusu
ve Gazi Mustafa Kemal’in zihnindeki bağımsız Türkiye’dir. Hedef,
Yassı Ada’da idam sehpasına yürürken milletini düşünen ve özlem
duyarak demokratik Türkiye’yi düşünen Adnan Menderes’in millet
iradesine dayanan Türkiye’sidir. Hedef Türkiye’yi dünyaya açarak,
bu coğrafyanın ötesine taşımak isteyen rahmetli Özal’ın zihnindeki
dünyaya açık Türkiye’dir. 28 Şubat Anayasa Mahkemesi yargısı önünde
savunduğu idealleri, hiç sesi titremeden savunan Prof. Dr.
Necmettin Erbakan’ın Türkiye’sidir. Milletin gönlünde yer etmiş bir
şiiri okudu diye, Pınar Hisar hapishanesin de yürürken bugünleri
hayal eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’sidir. İşte AK
Parti kutsal hicret yolculuğunda maneviyatı bulur. AK Parti’nin
hedefi yeni bir dünya düzeni için de adaleti ikame kılmaktır. Sayın
Cumhurbaşkanım, sizin bize bıraktığınız miras bizim şerefimizdir. O
mirası sonuna kadar koruyacağız. Bize emanetçiyi bir şey ile
söyleyebilirler, biz tarihi mirasın emanetçisiyiz. Ama bir kişi
olarak değil, bütün AK Parti kadroları olarak tarihin bize emaneti,
bizim varoluş sebebimizdir. Bizim şerefimizdir ve ebediyete kadar
korunacaktır.”
(İHA)