Sokakta evcilik oynarken...
Daha çok küçüğüz tabii, ne sağcı biliyoruz ne
solcu...
Ne dindar biliyoruz, ne kindar!
Ne Alevi biliyoruz, ne Sünni...
Ne Türk biliyoruz ne Kürt...
Bebeklerimiz var plastikten...
Yaz günü, dışarıya kilim sermişiz bebeklerimize anne oluyoruz
işte...
Uyutuyoruz bebeklerimizi...
Onlar uyurken yan tarafta yemek yapıyoruz yine plastik
kaplarda...
Ya da bir kulpu kırık diye oyuncak niyetine verilen
tencerelerde...
Ne pişiriyoruz diye sorsanız...
Hiç...
Ama mutluyuz...
Bebeklerimizin üstü sımsıkı örtülü yaz günü, üşümesinler
diye...
Korkumuz, bebek ya onlar, ya üşürlürse...
Hem rengarenk bebeklerimiz...
Benim ki siyah mesela...
Hala saklarım o bebeğimi...
Saçları da var, boyundan uzun...
Benim güzel "Arap kızım"...
Müslüman mı bilmiyoruz, ilgilenmiyoruz da...
Öznur'un ki sarışın mavi gözlü, uyurken gözleri
kapananlardan...
Kim bilir kimlerden ama bir Alman kızı olmalı saçlarının
sarılığından...
Arzu'nunki bez bebek...
Başında yazması var, yöresel kıyafetler içinde...
Belki Kürt, belki laz, belki yörük...
Bilmiyorum, bilmiyoruz, merak etmiyoruz...
Hepsine aynı sevgiyle bakıyoruz işte...
Ne Kürt diyoruz, ne Türk, ne Ermeni, ne
Müslüman....
Hepsini seviyoruz...
Böyle öğretildi bize...
Önce insan sevmek öğretildi hepimize...
Ve biz Kürt mü, Ermeni mi, Alevi mi, Türk mü, sağcı mı
solcu mu diye bakmayız...
Bir çocuk öldüğünde...