Geçtiğimiz haftayı Kayseri’de geçirdim. Doğup büyüdüğüm, gençlik
yıllarımı yaşadığım şehir. Her zaman güzel ve büyüleyicidir. Her
zaman cezbeder.
İnsanları çalışkandır, üretkendir. Dışardan mütemadiyen göç
alır. Çünkü iş vardır, aş vardır. Kimseyi aç ve açıkta koymayan bir
şefkati, hamiyeti vardır Kayseri’nin…
Kıymetli dost, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu
Başkanı Tahir Nursaçan davet etti, birlikte Kayseri OSB’yi
gezdik.
1300 tesis, 75 bin çalışan… Yirmidört saat üretim. Arkasında da
birbirinden kıymetli isimler.
Bölge öyle temiz ki, kimse oranın Türkiye’nin en önemli üretim
merkezlerinden birisi olduğunu anlayamaz bile.
Pırıl pırıl bir park, Fevzi Mercan adına yaptırılan muazzam bir
cami, her şeyiyle OSB kontrolünde bir teknik kolej, Türkiye’nin en
büyük güneş enerji paneli, uluslararası fuar ve kongre merkezi,
içinde kendi itfaiyesi, endüstriyel tasarım merkezi Nursaçan ve
arkadaşları tarafından son dört yıl içinde Kayseri OSB’ye
kazandırılan eserler. OSB’nin gerçek bir mimari tasarım ürünü olan
kendi binasını ve içinde Türk- İslam kültür ve sanatının en nadide
eserlerinin yer aldığı çok güzel sergileme alanlarını saymıyorum
bile…
Nursaçan, mesleki ve teknik bilginin önemini bilen, bu ihtiyacı
derinden hisseden bir sanayici ve işadamı olarak eğitimi ilk
öncelikleri olarak gördüklerini ve en fazla gurur duydukları
hususun Teknik Kolej olduğunu vurgulayarak önümüzdeki dönem için
yeni ve daha büyük bir kolej planladıklarını, ayrıca meslek yüksek
okulu ve teknik üniversite için girişimleri olduğunu söylüyor.
Kayserili işadamlarının bir özelliği vardır, bu gün
söylediklerini hemen yarın yaparlar. Hiçbir şeyi öyle lafta, sözde
bırakmazlar. Önce derinlemesine düşünür, tasarımını yapar,
bütçesini oluşturur, finansmanını sağlar sonra da yapacağım derler.
O nedenle biliyorum ki, değerli arkadaşımın anlattıklarını kısa bir
süre sonra büyük ve devasa eserler olarak yakında göreceğiz.
İnsana yatırım önemli. Türkiye ne yazık ki, İmam Hatip
Liselerinin önünü kesmek isteyen zihniyetin tüm mesleki ve teknik
okulların yok olmasına yol açan bir felaketi yaşadı. Bunun
sıkıntısını da her sanayici dile getiriyor. Aradıkları nitelikte
ara elamanı, teknik insanı bir türlü bulamıyorlar. Devasa
işletmeler kuruluyor, ancak işletmeler insana dayalı kısımlarda
istenen başarıyı bir türlü temin edemiyor.
Kayserili bunun çözümünü, istediği nitelikte elemanı kendisi
yetiştirmekte bulmuş. Tipik Kayserili davranışı budur işte,
devletten beklemez, kendisi yapar.
Kayserili devletten sadece ilgi, anlayış ve takdir bekler.
Gerisini kendisi yapar.
Kıymetli Nursaçan konuşmamız esnasında bir derin üzüntüsünü dile
getirdi ki, haklı; Türkiye’nin her yanında böylesi başarılı işleri
takip eden Sayın Cumhurbaşkanı’nın Kayseri programına Organize
Sanayi Bölgesi konmamış.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan keşke Türkiye’nin en tertipli ve
düzenli sanayi bölgelerinden biri olan Kayseri OSB’yi görse, yine
Türkiye’nin en büyük güneş enerji sistemini yerinde tetkik etse
idi. Oradaki çevreci anlayışı kesinlikle takdir edecekti. Gerçekten
büyük eksiklik olmuş.
Rahmetli Özal ve Demirel Kayserili sanayici ve işadamlarına
gözbebeği gibi bakardı. Onlar kendilerinden hiçbir şey istemez,
sadece yaptıklarını görmelerini ister ve takdir beklerlerdi. Özal
da, Demirel de onlara her gün Kayseri ile ilgili ödevler, hedefler
verirdi.
Cumhurbaşkanı Sezer’in böyle bir yaklaşımı ve tarzı olmadı.
Kayseri kendi içinden çıkan sayın Cumhurbaşkanı Gül döneminde Özal
ve Demirel döneminde yaşadığı denli büyük atılımlar beklese de
istediği ölçüde olmadı.
Recep Tayyip Erdoğan sanayici ve işadamları için ufuk açan,
hedef veren bir cumhurbaşkanı. Tarzı, tavrı Özal ve Demirel gibi,
başarıya ve sonuca odaklı.
Kayserili haklı olarak kendi başarı hikâyesinin Cumhurbaşkanı
tarafından da yerinde görülmesini istiyor.
Kayseri büyümek ve daha da büyümek, daha da başarmak istiyor.
Bunu başaracak akla, inanca, güce sahip, bunun bilinmesini ve
takdir edilmesini istiyor.
Teşekkürler değerli dost Tahir Nursaçan. Teşekkürler, tüm
Kayserili sanayici ve işadamları…