Binali Yıldırım : Horoz diyor bunlar diyemiyor
Abone olAK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım, TGRT Haber’de yayınlanan ‘Neler Oluyor’ programına katıldı.
AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım,
“Cemaat dini irşad eder, hükümet ülkeyi yönetir. Cemaatin
devlet içinde teşkilatlanmasına gerek yok” dedi.
Program sunucusu Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Yıldırım,
gündeme ve Cumhurbaşkanı Seçimlerine dair önemli açıklamalarda
bulundu.
"MİLLETİN OYLARI CEBİMİZDE DEĞİL"
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi değerlendirme yapan Yıldırım,
“Biz erken havaya girmeyiz. Dokuzuncu seçimi yapıyoruz. Seçim
sandıkta kazanılır. Sandık önümüze gelmeden, oylar sayılmadan,
'Kazandık' demeyiz. Bu, siyasete uymaz. Vatandaşa dayatma olur. Son
dakikaya kadar çalışacağız. Başbakanımız, Cumhurbaşkanı adayımız,
son güne kadar miting yapmaya devam edecek. Geçmişte yaptığımız
işler, gelecek Türkiye'sinin ipuçlarını veriyor. Biz milletin
oylarını cepte görmeyiz” ifadelerini kullandı.
"ERDOĞAN DAĞ GİBİ HİZMETLE OY İSTİYOR"
Geçmiş seçimlerin aksine sakin geçen yarış ile ilgili görüşlerini
açıklayan Binali Yıldırım, “Gerginlik yok; çünkü işin sahibine
gidiyoruz. Patron millet... Dil döküyoruz, kendimizi anlatıyoruz,
boyun büküyoruz, yapacaklarımızı söylüyoruz, marifetlerimizi ortaya
koyuyoruz. Millet bir karar verecek, herkesi dinliyor. İki aday
için konuşacağım. Başkaları ile vakit kaybetmeye gerek yok.
Adayımız belli... Başbakanımız, Cumhurbaşkanı adayı... Yaptıklarını
anlatıyor, yapacaklarını söylüyor, hayallerini dile getiriyor.
Yaptıkları; yapacaklarının teminatıdır. Bir tecrübesi var, iki
ortada eserleri var. İnsanlar görüyor. Arkamızda dağ gibi hizmetler
var. Boş değiliz. Önümüzdeki 10 yılın, 2023'ün, Cumhuriyet’in 100.
yılının masada hedefleri var. Bir başka aday daha var; ne yapacağı
belli olmayan bir tecrübesizlik içinde” diye konuştu.
“DEVLETİN BİLEĞİ BÜKÜLMEZ, DEVLETLE GÜREŞ
OLMAZ”
Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesi 17 Aralık sürecindeki gibi
bir karalama bekleyip beklemediği sorusuna, “Kasetlerle,
montajlarla, şantajlarla bir şey olacak olsaydı; 30 Mart'tan önce
olurdu. Her şeyi yaptılar. İnsanların uykularını kaçırdılar. Millet
dedi ki; 'Dürüst siyaset istiyorum. Bu ülkede tek irade vardır; o
da benim. Tayyip Erdoğan'ı alaşağı edeceksem, ben ederim. Bu sizin
işiniz değil. Ülkenin siyasi kaderinde etkili olmak istiyorsanız;
çıkarın cübbenizi, takkenizi buyurun meydanlara...’ böyle söyledi
millet. Hiç kimse devletin bileğini bükemez. Hiç kimse de devlet
ile bilek güreşi yapamaz. AK Parti olmasın, Recep Tayyip Erdoğan
olmasın; böyle kayıt dışı paralel yapılara, illegal örgütlenmelere
'eyvallah' dediğiniz an, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümranlığının
tartışmaya açıldığını görürsünüz” diye cevap verdi.
"BİZ, SESSİZ DEVRİMLER HÜKÜMETİYİZ"
12 yıllık iktidarları boyunca, durmadan dinlenmeden çalıştıklarını,
hizmet ürettiklerini hatırlatan AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı
Yıldırım, “Türkiye'nin kalkınması için var gücümüzle çalışmışız;
çok güzel eserler ortaya koymuşuz. Biz bunları yaparken, bazıları
da başka şeyler yapmış. Bu bir itiraftır. Biz herkesi kendimiz gibi
bildik. Hatırlayın; 8 Ocak'ta iktidara geldiğimizde asker, 1 ay
içinde muhtıra gibi açıklama yayınlamıştı. 1 Mart tezkeresi,
Cumhurbaşkanlığı Seçimi, 27 Nisan krizi... Herkes el ense
çekiyordu. Ama ilk defa; 27 Nisan'da bildiri yapıştırdılar; biz de
'iadeli' posta ile geri gönderdik. Türkiye Cumhuriyet tarihinde bir
ilktir. Sivil iradenin, milli iradenin, vesayetçilere,
dayatmacılara verdiği en kararlı cevaptır. Kristal kırıldı, tılsım
bozuldu. Türkiye'nin demokrasisi, milli irade, rüştünü ispatladı.
Bu girişimler durmadı elbette... Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde da bir
'367' icat ettiler. Bizim memlekette buna; 'Tilki, fıslıyor'
derler. Hiç olmayan bir hukuk kaidesini yürürlüğe koydular. Maksat,
'Cumhurbaşkanını iktidar partisi, mecliste seçtirmesin' diye
planladılar. Biz de 'Millet seçecek' dedik, bu günlere geldik.
2007'deki tıkanma sonrası 10 Ağustos da, ilk uygulama olacak. Biz
sessiz devrimler hükümetiyiz. Biz yaygarasını yapan değil,
icraatını yapan hükümet olduk” şeklinde konuştu.
“CUMHURBAŞKANI YETKİLERİNİ TEREDDÜTSÜZ SONUNA KADAR
KULLANACAK”
Halk oylaması ile seçilecek Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini açıklayan
Yıldırım, şöyle konuştu:
“Anayasa'nın 104. maddesine göre; Cumhurbaşkanı'nın geniş yetkileri
var. Temsil ve gözetim dışında yasama yetkileri var. Kanunları
onaylıyor, geri gönderiyor, uluslararası antlaşmalar yapıyor. Yargı
yetkisi var, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi üst düzey
mahkemelere üyeler atıyor. Bütün bürokrasinin üst, müşterek
kararnamelerine atama yapıyor, son imzayı atıyor. Ayrıca Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin başı... Başkomutan, duruma göre savaş
kararı veriyor. Olağanüstü hal ilan edebiliyor. Bakanlar Kurulu'nu
makamına çağırıp başkanlığında toplantı yapabiliyor. Başbakan
atıyor, bakanları onaylıyor. Ama 'Parlamenter sisteme uymuyor'
deniyor. 1982 Anayasası, işlerine gelince, parlamenter sisteme
uygun; ama Cumhurbaşkanlığı yetkilerine gelince, kantarın topuzunu
kaçırmışlar. Böyle söyleniyor. Hayır kaçırmamışlar. O zamanki
ihtilalci general demiş ki; 'Burayı kuvvetli yaz. Her ne kadar
parlamenter sistem olsa da; ben cumhurbaşkanı olacağım, burayı
yazabildiğin kadar geniş tut. Yanlışlık olmasın.' Yani aslında
parlamenter sistem kurgulanmış; yarı başkanlık sistemini içeren bir
anayasa ortaya çıkarılmış. Görev ve yetkileri, tam 'yarı başkanlık'
sistemine uygun kurgulanmış. Şimdi taşlar yerine oturdu. Halkın
seçtiği Cumhurbaşkanı, bu yetkileri tereddütsüz sonuna kadar
kullanacak.”
"DEMİREL, TÜRK DEMOKRASİSİNDE KARA LEKEDİR"
Binali Yıldırım, 'Önceden çekingen kalıyordu cumhurbaşkanları...
Yüzde 21.75 ile seçilmişsin; Süleyman Demirel oradan sürekli taciz
atışı yapıyor' dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Demirel bu ülke
demokrasisine ve kurumlarına hizmet etmiştir; ama son zamanlarında
bütün birikimini yok edecek bir sürü yanlışın içine girdi. 28
Şubat'taki duruşu, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı’nı, sırf kişisel
sebeplerle tanımaması, Türk demokrasisine kara bir leke olarak
geçmiştir. Cumhurbaşkanı'nın vatana ihanet dışında bir sorumluluğu
yok. Ama yüzde 50'nin üzerinde oy ile seçilen Cumhurbaşkanı'nın,
Anayasa'da yazmasa da, siyasi sorumluluğu da vardır. Memleket
nereye gidiyor, Çözüm Süreci ne durumda, devlette kayıt dışı
faaliyetlerle mücadeleler ne oldu diye soracak. Buna bakmak
zorunda; çünkü milyonlarca vatandaş oy vermiş. Vatandaş oy
verdiğini tanır; ne hakimi tanır, ne genel müdürü tanır, ne
generali tanır; onların yanlışları da senin hanene yazılır.
Vatandaş 'bana hikaye anlatma, onları anlatma, bana name yapma;
onlar benim muhatabım değil' der.”
"YARGININ DİBE VURDUĞU YERDEYİZ BUGÜN"
Kaptan köşkünde iki kaptan olmayacağını, hiyerarşide problem
yaşanmayacağını anlatan Yıldırım, "Biri suvari, diğeri birinci
kaptan... Sen zort, ben zort kim verecek davara ot durumu yok. Onu
paralelciler yapıyor. Ülkeyi biz dizayn ederiz, bakanları biz
atarız, Başbakan'a biz kelepçe takarız; diyor. Öyle şey yok
arkadaş, herkes aklını başına alsın. Her şey döner dolaşır millete
gelir. Hiçbir kurum, ne yargı, ne bürokrasi, ne de siyaset,
milletten güç almadan varlık gösteremez. Biz, 4 yılda bir hesap
ödüyoruz. Hakim, savcı, asker, memur hesap ödüyor mu? Halk diyor
ki; 'Sevk ve idaresi senin görevindir' diyor. Orada görevini
yapacak cumhurbaşkanı... Bir dava geliyor önüne, ideolojisi de bir
tarafa, 'Başbakan'ı sevmiyorum, bakanları sevmiyorum' diye karar
veriyorlar; bu olamaz... HSYK'da şimdi yeni adet oldu; çıkıp
açıklama yapıyorlar. Yargılamanın bağımsız, tarafsız, adil olması
lazım. Yargının dibe vurduğu yerdir bugün... Milletin artık sadece
yüzde 15'i, yüzde 16'sı yargıya güven duyuyor" açıklamasını
yaptı.
"BUGÜN KELEPÇEYE İSYAN EDENLER; O GÜN BAŞBAKANA KELEPÇE
TAKMAK İÇİN BİRBİRLERİNİ YUMRUKLUYORLARDI"
Herkesi başını ellerinin arasına alıp düşünmeye davet eden
Yıldırım, "Referandum oldu, HSYK kuruldu biz ipleri elimize aldık,
bundan sonra duman edeceğiz sizi; düşüncesi, bu kafa, milletle
kavga etme kafasıdır. 'HSYK Seçimleri de olacak, o zaman siz
görürsünüz' ve benzeri tehditleri, biz geçmişte daha açık olarak
gördük. Bunlar milli iradeyi alaşağı etmek istiyor. Bugün kelepçeye
isyan edenler, o gün ülkenin Başbakanı'na kelepçe takmak için
birbirlerine yumruk atma yarışına girdiler. Dönemin Başbakanı, eski
sağlık bakanı, komiserler kavga ettiler; 'Ben kelepçe takacağım'
diye... Bu ülke halkının oyunun yüzde 50'sini alan Başbakan'a ve
partisine, terörle mücadele kanununa göre; silahlı terör örgütü
kurmak, ülkeyi yıkmak, demokrasiyi yok etmek gibi bir suçlama
yapabildiler. Örgüt başkanı Recep Tayyip Erdoğan, örgüt başkan
yardımcısı Binali Yıldırım. Bunu duyunca Başbakan'a sitem ettim.
'Sayın Başbakan' dedim 'Ya hakikaten teessüf ediyorum' dedim.
Şaşırdı; 'Ne oldu' diye tekabül etti. 'Böyle önemli bir örgütün
başkanı oluyorsunuz, beni de muavin yapıyorsunuz, haber
vermiyorsunuz. İnsan söyler de kılığımıza, kıyafetimize,
yürüyüşümüze daha bir dikkat ederiz.' Gülünecek bir şey bu; ama bu
ülke bunu yaşadı. Bunlar, 27 Nisan bildirgesinden hiç ders
almamışlar" dedi.
"CEMAAT DİNİ İRŞAD EDER, SİYASET ÜLKE YÖNETİR"
'Milli iradenin seçtiği hükümet, ne kadar zayıf olursa olsun, bu
ülkenin sistemini, rejimini, bekasını, güvenliğini hedef alan iç ve
dış her türlü tehdide her zaman aynı kararlılıkta karşılık verir'
diye meydan okuyan Yıldırım, "Cemaatin görevi dini irşad etmektir,
dini öğretmektir; siyasetin görevi ülke yönetmektir. Dini öğretmek
için devlet içinde teşkilatlanmaya, görev almaya gerek yok. Bunlar
çılgınlık... Kimi silah alır, kimi tank alır, kimi yetkisini aşarak
aymazca davranır. Bunlar oldu; Türkiye bunları yaşadı. Ama hâlâ
akıllanmadılar. Hâlâ yargı elimizde diyorlar; fakat siz de milletin
elindesiniz. Geçmiş geçmişte kaldı. Herkes hesabını verecek. Hiç
kimse bir daha böyle abuk sabuk işler yapmayacak" diye konuştu.
"TIRLARLA 'DEMOKRASİ İFLASI' ALGISI
KURGULANDI"
Binali Yıldırım, MİT TIR’larına yönelik baskını yeniden gündeme
getirerek, "Suriye'deki Türkmenler'e yardım götüren TIR'ların
durdurulması, bunun bir evraka, bir belgeye bağlanarak; Türkiye'yi
terör örgütlerine destek veren ülkeler listesine koydurmak,
demokrasisi iflas etmiş, dünya devletleri içerisinde artık yeri
olmayan, örselenen, ezilen, perişan edilen bir ülke haline getirmek
istediler. Bu vatan hainliğidir. Bu uluslararası projedir; ama alt
yükleniciler de yerlidir. Bu paralel yapılanmalarla mücadele sadece
Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın da görevi değildir. Ülkenin milli
güvenliğinin, istikrarının ve geleceğinin teminatı için topyekün
bütün kurumların, milletin ve muhalefetin de bu mücadele içinde yer
alması gerekir" şeklinde konuştu.
"YARI BAŞKANLIĞIN ARTIK ADINI KOYACAĞIZ"
Yıldırım, 'Emanetçi Başbakan' konusunda, "Yüzde 51'den fazla oy
almış bir AK Parti var. Cumhurbaşkanı da bundan biraz fazla oy
alacak. Emanetçilik bizde söz konusu olmaz. İki tane güçlü
başbakan, güçlü cumhurbaşkanı; daha güçlü bir Türkiye demek. Biri
birinin alanına girerse gürültü başlar; ama çatışma demek değil
bu... Her iki makam da, Anayasa'nın, yasaların, milletin çizdiği
çerçevede kendi işini yapacak, başkasının sorumluluğuna
karışmayacak. İkisi de milletin oylarını alacak. Sadece fiili
durumu, resmiyete çevirmek lazım. Yani zaten var olan yarı
başkanlık sistemini, yürürlüğe sokmak gerekiyor. Bu yeni
Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını
bu anayasa ile yakalayamayız. Devlet ve millet arasındaki bu
sözleşme ile yol alamayız. Anayasa değil de; yönetmelik gibi. Hâlâ
kurumların yetkilerini tartışırsak bir yere varamayız” ifadelerini
kullandı.
"313 BAŞBAKAN - GENEL BAŞKAN ADAYIMIZ VAR"
Yıldırım, 'Başbakan, Cumhurbaşkanı olursa; AK Parti dağılır mı?'
sorusuna, “Biz Cumhurbaşkanı da, Başbakan da seçtik. 8 seçim
gördük. Karışıklık beklentisi içinde olanlar eskiden beri olmuştur.
Ama milletin güven duyduğu bu parti yine demokrasiyi şekillendirir.
Partinin kurumsal yapısını, bütün sistemi işleterek genel başkanını
da seçer ve yoluna devam eder. Kimse hayal görmesin; bulanık suda
kimse balık avlamasın. 313 tane milletvekilimiz, meclis grubumuz
var; yani 313 tane başbakan adayımız var. Miras kavgası, post
kavgası AK Parti'de yaşanmaz. Bizim tereddütümüz, endişemiz yok.
Bir laf vardır, 'Önce şapladığını boya' denir. 10 Ağustos'taki işi
bitirmeden, biz AK Parti'ye bakmayız" diye cevap verdi.
"HOROZ SÖYLÜYOR; BUNLAR, ADAYININ ADINI
SÖYLEYEMİYOR"
'Bu muhalefet partileri, daha kendi adaylarının isimlerini doğru
telaffuz edemiyor, olduğu gibi söyleyemiyor' diyen Binali Yıldırım,
"Bir video izledim; bir horoz bile Ekmeleddin İhsanoğlu diyor; bu
muhalif liderler tanıttıkları kendi adaylarının adını söyleyemiyor.
Bu şu demek, kendilerinin bile adaylarına alışamadığını gösteriyor.
Diyor ki Kılıçdaroğlu, 'Sevdikçe alışacaksınız.' Sanki gönülsüz bir
evlilik yaptım; sevdiğimi bulamadım, o hâlde bulduğumu sevmeye
çalışayım. Böyle bir şey olur mu? Millet neden bunlara oy versin
ki?" değerlendirmelerinde bulundu.
"İHSANOĞLU İLE TÜRKİYE EDİLGEN YAPILMAK
İSTENİYOR"
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun öğretilenleri yaptığını, liderlik vasfı
olmadığını dile getiren Yıldırım, "Sağa bak, sola bak, ileri bak,
gülümse diyorlar; siyasi bir geçmişi de olmadığı için şiir okurken
komik duruma düşebiliyor. Siyasi geçmiş önemli bir kazanım, seçim
kaybedeceksin, milletten azar işiteceksin, yılmayacaksın, milletin
desteğini alacaksın, mücadele edeceksin, iyi işler yapacaksın, kötü
işler de, bilip bilmeden hataların da olacak. Onları telafi etmek
için de ciddi bir mesai harcayacaksın, bugünlere geleceksin. Bu
işler öyle, 'Hoop! İyi, hoş adam, okumuş, dil biliyor; bunlar
değil. Ülke yönetmek bu kadar kolay değil. Türkiye gibi dinamik bir
ülkeyi yönetmek ayrı bir şey. Etrafı ateş çemberi. İhsanoğlu
üzerinden Türkiye'yi edilgen hâle getirmek istiyorlar" diyerek çatı
adayın tercih edilmemesi, yeni Türkiye'nin seçilmesi gerektiği
uyarısı yaptı.
"65 YAŞ ÜSTÜ VE İHSANOĞLU MARMARAY'A BEDAVA
BİNEBİLİR"
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Marmaray için Demirel ve Ecevit'e teşekkür
etmesine manidar bir cevap veren Yıldırım, "Marmaray'a binmesi çok
hoşuma gitti. Demek ki; faydalı şeyler yapıyoruz. Ekmeleddin bey,
çıkışta herkese teşekkür etti. Teşekkürün bini bir para... Ulan, bu
işe başlayan bitiren, sıfırdan yapan ne Başbakan'a ne de onun
bakanına bir teveccüh yok. Bu cahillik, bilgisizlik olamaz; bu şark
kurnazlığı... Teşekkür edeceksen, Sultan Abdülmecid'den
başlamalısın. Sen ister teşekkür et, ister etme; oradan geçen
milyonlar her gün dua ediyor bize... Ekmeleddin İhsanoğlu seyahat
ederken bilet almış, keşke almasaydı. Çünkü biz, 65 yaşın
üzerindeki yaşlılar için bedava yapmıştık. Parası ziyan olmuş" diye
konuştu.
"İHSANOĞLU RAHAT ETSİN DİYE İKTİDARIMIZ ÇALIŞIYOR"
Binali Yıldırım, "Bizim adayımızda konfor diye bir şey yok. Rahat
etmeyi sevmez... Rahat etmek isteyenleri ise hiç sevmez. Bizim
adayımızın özelliği budur. Biz rahatsız olacağız, biz rahat
etmeyeceğiz; ama millet rahat edecek. Sen de rahatsan millet rahat
olmaz. Birileri ayakta olacak, etrafa bakacak ki; sen rahat edesin.
Rahat seyahat edebilesin, yorulmayasın. Bunun için birilerinin gece
gündüz nöbet tutması, çalışması gerekiyor. Onun için Başbakan'ın
yanındakiler rahatsızdır" diyerek Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Marmaray
seyahetine imada bulundu.
"BÖYLE SÜRERSE ÇÖZÜM SÜRECİ'NE KATKISI OLMAZ"
HDP'nin Güney Doğu'daki seçmeni baskı altına aldığını belirten
Yıldırım, "Duyuyoruz ki; Güney Doğu'da adayın birini destekleyen
parti, hâlâ baskı yapıyormuş, 'Oyları buraya vereceksiniz. Açık
kullanacaksınız. Yoksa sonuçlarına katlanırsınız' diye... Buradan
vatandaşlarımıza sesleniyorum. Bu tehditlere boyun eğilmemesi
lazım. Başbakanımızın seçilmesi en çok o bölgenin işine gelir.
Oradaki terör sorunu çözülür. Bunun sorumluluğu elbette polis ve
askerde; ama halk da bu örgüte papuç bırakmayacak. Oradaki
vatandaşlarımızın kararlı olması gerekir. Eğer bu demokrasiyse,
geçmişteki CHP iktidarında olduğu gibi açık oy, gizli tasnif olmaz.
Eski Türkiye'nin parametreleri ile hareket eden bir örgüt var o
bölgede, böyle devam ederlerese, bu Çözüm Süreci'ne katkı sağlamaz"
mesajını verdi.
"CHP'LİLER 'TIPIŞ TIPIŞ' LAFININ GEREĞİNİ
YAPAR"
Yaz mevsiminin zorluklarını anlatan Yıldırım, "Sandığa tıpış tıpış
değil; güle oynaya gitsinler. Bu demokrasi bayramı... Sandığa güle
oynaya gidilir. Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi 'Siz benim koyduğum
adaya oy vereceksiniz' dayatması olamaz. Bunun gereğini CHP'li
seçmenler verir. Yerel Seçim'de bana, 'Sizin icraatlarına
inanıyorduk; ama partinizden dolayı başka tercihte bulunduk' diyen
İzmirliler, bana oy vermeyenler, şimdiki cumhurbaşkanı adayına
nasıl oy verecek? Bana oy vermeyenler; o günkü pişmanlıklarını
şimdi Başbakanımız'la telafi edebilirler" şeklinde konuştu.
"MECLİS, TAYLAND PARLAMENTOSU'NA BENZEDİ"
Yıldırım, Meclis’teki yumruklaşmalar için, "Parlamento milletin
aynasıdır. Meclis'teki görüntü, millete yansıyor. Bizim daha
sorumlu davranmamız gerekiyor. Tayland Parlamentosu'nu andıran
görüntüler oldu. Ümit ederim ki; tekrarlanmaz. Son dönemde,
muhalefet partisi liderleri çok fazla ağızlarını bozdu. Bu bize de
yansıyor. Arkadaşlarımız tahrik olmasınlar, bunlar bilinçli
görünüyor" dedi.
"DEMİRTAŞ, SEÇİM SONRASI DA KUCAKLAYICI OLSUN"
Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı, 'Tek
devlet, tek millet nereden çıkmış' diye sorarak, HDP'nin köşk adayı
Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarını şöyle yorumladı: "Demirtaş'ın
Türkiye'yi kucaklamak yeni mi aklına gelmiş. Geçmişten bugüne 'Tek
devlet, tek millet de nereden çıkmış' diyen birinin bugünkü
açıklamaları taktik... Bulunduğu yere göre konuşma sanatı, eskide
kaldı. Şimdi mi aklına gelmiş tek vatan, tek bayrak... Umarım
seçimden sonra da böyle konuşur."
Öte yandan 10 Ağustos Halk Oylaması için oy tahmini de sorulan
Binali Yıldırım, "En güzel tahmin milletin verdiği oylardır"
dedi.